Tenisin Ülkemizde Yaygınlaşmama Sebepleri Neler Olabilir?

Tenis için çok da fazla araca ve insana gerek yok; iki insan, iki raket ve ufak bir top yeterli. Ancak ülkemizde yaygınlaşmadığını, uluslararası yarışmalarda yükselen sporcularımızın olmamasından da anlayabiliriz. Olası nedenlerine kısaca bakalım.
Tenisin Ülkemizde Yaygınlaşmama Sebepleri Neler Olabilir?
iStock

seyirciler için

- takım ve temas sporu olmaması.

- oyun sırasında tribünde ses (çıt) çıkarmamak zorunda olunması, oyuna müdahale edilememesi.

- kuralların net olup yoruma açık olmadığı için taraftar/kulüp baskısının bir işe yaramaması, hakem faktörünün maç sonucuna fazla etki edememesi.


sporcular için

- oyun zekası, fiziki yeterlilik, sükûnet gibi tüm detayları bir arada gerektirmesi.

- hırs, öfke, motivasyon, sıcakkanlılık, tez canlılık, duygusallık, hızlı değişen ruh hali gibi türkiye'de spor müsabakalarında başarıyı tetikleyen faktörlerin bu sporda başarıda çok etkili olmaması.

- sükûnet, soğukkanlılık, sakin kalmak ve disiplin gibi bizim sporcu kültürümüze uymayan faktörlerin başarıda daha etkili olması.


- vücut yapısı olarak, tenis sporunun gerektirdiği standartlara yakın/yatkın insan kaynağımızın yeterince olmaması.

- genelde eleme usulü olduğu için en ufak bir başarısızlığın telafisinin olmaması, her maça final gözüyle bakılması. futboldaki gibi on maç sakat olup, deplasmanlarda sahaya çıkmayıp, maç seçip, son maçta gol atarak, 1-2 maç iyi oynayarak tüm sezonu kurtarma şansının olmaması.

- futboldaki gibi kötü oynasa da, sakat olsa da, yatarak para kazanma şansının olmaması, her zaman başarılı olunmak zorunda kalınması.

Olayı sporcu eksikliğine bağlayan alternatif bir görüş

tenisin türkiye'de tutmamasının nedeni, pahalı olması değildir. daha pahalı motor sporlarının bile sadık izleyicileri var. hatta gece otobanlarda 1000 cc motorlarını yarıştıran kalabalık bir gençlik var. hadi onu geçtim, kısıtlı imkanlarıyla bile futbol maçlarına sezonluk bilet alan binlerce insan var. para istenince bulunur. ispanyanın, arjantinin, romanyanın çok eskiden beri şampiyon oyuncuları vardı. onlar çok mu zengin ülkelerdi? hatta japonların 100 yıl önce ikinci dünya savaşından önce tenisçileri vardı uluslararası turnuvalara giden.

eğitmen de yok değil, eski tenisçilerin büyük bölümü ders verir kulüplerde. sürüyle tenis hocası vardır. 20-30 yıl önce almanyadan hoca getirtiyordu federasyon antrenörlere kurs vermek için.

tesis olmaması da değildir. sürüyle kort var ülkemizde. hem de bir sürü şehirde çok eskiden beri kulüpler var. sadece üç büyük şehir değil, eskiden beri zonguldak, konya, adana, bursalı tenisçiler vardı çok sayıda. antalya'da 30 yıldır 50 tane toprak kortu olan tesis var. tesis büyük bir etken değil. zamanında bir hocamız biraz disiplinli çalışmayla trabzondan eğri büğrü korttan kaç tane yarı final- final oynayan tenisçi çıkartmıştı.

sebep ilgi eksikliği de değildir. trt 30-40 yıl önce wimbledon yayınlardı. o dönemlerde boris becker'i, agassi'yi bilmeyen mi vardı? benim ankara'da 30 yıl önce gittiğim tenis kursunda 400 kişiydik, ama iki sene sonra sadece iki kişi devam ediyorduk.

sebep sportif başarısızlıktır. bizimle aynı gelir seviyesinde ama çok daha düşük nüfuslu arjantin, şili, tunus, kazakistan, uruguay, bosna, gürcistan gibi ülkelerin bile başarılı profesyonel tenisçileri vardır, tv'de federer'le nadal'la maç yaparlar. ama bizim hiç başarılı tenisçimiz yok, ondan ilgi görüp yaygınlaşamıyor. tenis uzun süreli disiplinli çalışma gerektiren hazırlık dönemi uzun bir spor. sporcularımız bu uzun yolu aşabilecek azim, hırs ve disiplinden yoksunlar. gevşekler, çabuk bıkıyor, çabuk şımarıyor, çabuk yılıyorlar. 80 milyonluk ülkeden sporcu çıkmıyor. zengininden de çıkmıyor, fakirinden de çıkmıyor. boris becker tatile geldiğinde bir keresinde sormuştu hatta; “neden hiç türk tenisçi yok, ben hiç türk tenisçiyle oynamadım” demişti. (boris becker'in iranlı behrami'yle maçı hala youtube'dadır.)

bir ara marsel vardı, ama o da zaten bizim yetiştirdiğimiz bir sporcu sayılmazdı ve yeterince başarılı da olamadı. birkaç grandslam turnuvası oynayabildi sadece. çağla, ipek gibi kızlarımız da kalıcı başarılar yakalayamadılar.

bir naimin türkiyede haltere olan ilgiyi ne kadar artırdığını hatırlarsak djokovic, nalbandian, gonzales, damir dzumhur, tsitsipas, dimitrov, nastase ayarında bir kaç sporcu çıkarsak, şöyle birkaç büyük turnuva ve iyi paralar kazansalar, bağdat caddesinde ferrariyle gezseler, sharapovayla sevgili olsalar (bkz dimitrov), michael jordan ve bill gates ile twitleşseler, çim kortta kent dükünden kupa alsalar, afrikadaki açlar için nadal ile gösteri maçına çıksalar falan millet yıllardır başarısız, disiplinsiz, eğitimsiz ikinci sınıf futbolcularla nasıl kazıklandığını anlar, 80 milyonluk bir ülkede tenise ilgiyi o zaman görürüz.

Yeni Başlayanlar İçin Tenis