Teksas'ın 3. NBA Kulübü Dallas Mavericks'in Kuruluştan Günümüze Kadarki Tarihi

NBA'in başarılı takımlarından Mavericks franchise'ını masaya yatıralım güzelce.
Teksas'ın 3. NBA Kulübü Dallas Mavericks'in Kuruluştan Günümüze Kadarki Tarihi

dallas mavericks, 1980 yılındaki genişleme (expansion) neticesinde nba'e girmiş olan, texas'ın san antonio spurs ve houston rockets'tan sonra üçüncü nba takımı. yeşil beyaz mavi tonlarda logo ve formaya sahiptir. kısaca mavs diye anılır. diğer texas takımlarına göre başarısız bir franchise'dır.ama bir kez nba şampiyonluğu kazanmış ve pek çok playoff yapmış bu takımın nba içinde görece iyi bir franchise olduğu söylenebilir. her expansion takımı gibi iyi başlamamışlar, ancak draft başarısı neticesinde diğer expansion takımlarına göre sürünme sürecini hızlı atlatmışlardır.

kiki vandeweghe'nin 80 yılında dallas'ça draftten seçildikten sonra dallas'ta oynamak istememesi nedeniyle iki draft hakkı karşılığı (biriyle aşağıda bahsedilen blackman, diğeriyle sonra 84'te sam perkins seçilecekti) takımdan gönderilmesinden sonra 81 draftinde 1. sıradan mark aguirre ve 9. sıradan rolando blackman'i seçtiler. bu iki seçim, hem kısa hem uzun vadede takımı yukarı taşıdı. defansif açıdan üst düzey oyuncular denemez belki, ama çok skorer isimlerdi. aguirre 80'li yıllarda nba'de skor makinesi hüviyeti yapmış bir kısa forvetti. 88-89 sezonuna kadar da dallas'a 20-30 (genelde 25 civarı) sayı ortalamalarıyla hizmet görecekti. ki, bu dönemde 3 kez all-star da olacak ve ribaund-asist yönünden de katkı sağlayacaktı. sonra kısa bir dönem avrupa basketbolunda durdurulamaz performansıyla stefanel milano'dan hatırladığınız blackman de 92'ye kadar dallas'ta sezon başına 20 civarı sayı ortalamasıyla istikrarlı bir performans verecekti ve 4 kez all-star olacaktı. orta mesafenin primde olduğu yıllarda sıkı bir orta mesafe şutörüydü.

Blackman.

bu iki oyuncunun liderliğinde dallas'ın performansı sezon sezon giderek yükseldi ve nihayet 83-84'te playoff gördüler

88-89 istisnasıyla 90'lara kadar her sezon playoff'a gidecekler ve hatta 87-88'de konferans finali de göreceklerdi.

bir expansion takımı olarak bu başarıya çok gecikmeden erişmelerinde blackman ve aguirre seçimlerinin yanında ilerleyen yıllarda üst sıralardan (ilk yıllardaki düşük kazanma oranları neticesinde) müspet draft seçimleri (bir tek 82'de çok kötü seçim yaptılar, onun dışında hiç fena değillerdi -- 96'ya kadar takımın gm'i olmuş norm sonju bir alkışı hak eder herhalde) ve olumlu yancılar da rol oynayacaktı. yine 1981'de 24. sıradan seçtikleri uzun forvet jay vincent ve oyun kurucu brad davis, birkaç yıl takıma sıkı katkı verecekti. 83'te seçtikleri derek harper, bir franchise efsanesi haline dönüşecek ve yıllarca defansif yönüyle (sıkı bir adam kitleyiciydi ve maç başı 2 kadar top çalardı -elemanın 2 kez yılın defansif takımına da girmişliği var) ve asist yönüyle (nba'de dönemin en iyi asistçilerindendi - ki bir de skor katkısı da vardı) nba'de bir nevi kült oyun kurucu haline gelecekti (ancak aheste de bir elemandı, bu yavaş tempo takım oyununa da yansıdı). 83'te seçtikleri dale ellis, üçlüğün rağbet görmediği yılların üçlükçüsü, dallas'ta olmasa da sonrasında nba'in sağlam şutörlerinden biri olacaktı. 84'te dönemin brook lopez'i gibi tırt bir unvan verebileceğiniz, ama nba kariyerinde 6. adamlıkta da büyük katkılar vermiş (şampiyonluğa oynayan 90'lar sonics'inde bu roldeydi), şut kabiliyeti olan pivot sam perkins, 85'te üçlükçü alman detlef schrempf (ki o da esas performansını başka takımlarda verecekti), 86'da, aslında tam da yılın altıncı adamı aldıktan sonra 20'li sayılara gelip olumlu performans vermeye başlamışken ağır uyuşturucu kullanımı nedeniyle nba'den uzaklaştırılmış ve yunanistan basketbolundan hatırladığınız (aris, ıraklis ve olympiakos'ta oynadı, hatta bir avrupa kupası finalinde aris'te iken efes pilsen'i final maçında hallaç pamuğu gibi attığını hatırlarım -şimdi baktım da hakikaten 50-48 biten o maç 19 sayı 18 ribaund'la atmış, hafızama kurban.) uzun roy tarpley; yine aynı yıl cleveland'da kariyerine başlasa da aslen dallas'ça seçilmiş mark price gibi isimleri draft ettiler. 87-91 arası tırt seçimler yapsalar da bu 81-86 arası yaptıkları başarılı seçimlerden birkaçı, franchise'ı o yıllarda sırtladı. ki bu yıllar da batının batı olduğu yıllar... portland, efsaneler dönemi lakers...

velhasıl, dallas bu dönem yüksek ofansif kabiliyetleri ile, pek hızlı denemeyecek oyunu ve nisbeten zayıf defansif kabiliyetlerine rağmen her yıl playoff gördü. hatta "prime" dönemlerinde en büyük atılımı yapıp batı finallerinde lakers'ı son maça kadar zorladılar. dönemin kadrosu - harper -blackman-aguirre- perkins-donaldson beşi ve altıncı adam tarpley, yedeklerde yine schrempf. burada daha önce bahsetmediğimiz isim james donaldson; aslında işte böyle şampiyonluğa oynayan ve yıldız uzunu olmayan her takımda olduğu gibi bir pivot. ama tam da kazma diyeceğiniz bir tür değil; skor katkısı olmasa da ribaund ve blok katkısı veren, o dönem bir kez all-star'a dahi çıkmış, dallas'ta da 7 sezon kadar geçirmiş bir çember koruyucusu (rim protector).

Brad Davis

takım bu başarıdan sonra, kadro değişmese de, 88-89'a kötü başlıyor

bu son derece ağır tempoda oynayan takımın o sezonki ofansif kısırlığı, mark aguirre'in, yine bir süperstar olan ama 4 yıl daha yaşlı adrian dantley ile takasını getiriyor.. bu takas iki takıma da çok yaramayacak - zira iki adam da yeni takımlarında eski günlerini mumla aratacaklar..aynı günlerde schrempf de pivot ihtiyacına binaen herb williams karşılığı indiana'ya takas ediliyor (berbat takas - schrempf yıldızlaşacak zira).ertesi sene tekrar playoff'a dönüyorlar (o kötü performansta da ceza koç john mcleod'a kesiliyor), ancak eski parlaklıkları yok..o yıllarda draft ile doğru dürüst taze kan da getiremiyorlar..

sonrasında yaşlanan adrian dantley performans verememeye başladığında, tarpley uyuşturucu nedeniyle nba'den ceza alınca (ki yıllarca cezalı kalacak ve bir daha nba'de bir tam sezon dahi geçiremeyecek -- avrupa'da kariyeri sürecek gayri) ve perkins da kontratı bitip ayrılınca, draft hakları karşılığı getirilen skorer fat lever da sakatlık sarmalına düşünce takviyesiz kalan takım harper-blackman-donaldson gibi isimler de durmasına karşın 90-91'i berbat bir dereceyle bitiriyor (28-54). blackman'in ilerleyen yaşın verdiği etkiyle performansı da düşmeye başlayınca, ertesi sezon daha da kötü hale geliyorlar. 91-92'deki bu başarısızlık (22 galibiyet), takımda yeniden yapılanma çanlarını çaldırıyor. yıllanan blackman draft hakkı karşılığı knicks'e gönderiliyor (donaldson da knicks'e gidecek keza). batı finali yapmış kadrodan geriye bir tek harper kalıyor, o da takımın yıldızı zaten. yeniden yapılanma ilk döneminde korkunç başlıyor - 92-93'te 11-71 ile bitiriyorlar -- takım hem ofansif hem defansif olarak takımın en kötüsü. sezonun tek olumlu nüvesi, draftten seçilen jim jackson(ki o da sezonun büyük bölümünü sakat geçirecek).. jackson yıllarca nba'de üst düzey skor üretecek (20-25 sayı - en kötü 15'lerde), ama böyle bir tembelliği ve laçka tavırları olsun, böyle bir istikrarsızlığı olsun, düzenli sakatlıkları olsun, defansa katkı sunmaması olsun, tam bir yıldızlaşamayacak.. draftten seçilen sean rooks gibi kazma bir uzun ilk beşte, randy white gibi ileride bulls'un beşinci yedeği falan olacak adamlar, adını hiç duymadığınız kişiler ("mike iuzzolino" - mafya lideri mi oynattınız getirip.) acayip süreler alıyor, öyle bir hüviyetsiz takım...

93'te jamal mashburn seçiliyor

lucious harris de bir diğer draft seçimi, ki kendisinin bilinen bir yedeklik kariyeri ve bench katkısı olacak ilerleyen yıllarda nba'de. mashburn ve jackson yetenekli çocuklar... takımın skor yükünü sırtlıyorlar. ama o sezon ortasında "yapılanmışken tam yapılanalım" diyip de franchise efsanesi, şampiyonluk yüzüğü peşindeki derek harper'ı da boş bir takasla knicks'e gönderince, takımın derecesi iyileşmiyor (13-69). takımın front court'u ise içler acısı... sean rooks, popeye jones, randy white, terry davis, lorenzo williams falan... nba'de oyunun boyalı alana dayalı olduğu bu yıllarda vasatlıktan kırılıyor bunların boyalı alan adamları... neyse ki ertesi sezon jason kidd'i seçiyorlar ve jason-jim-jamal adlarının baş harflerinden mütevellit "3j" olarak anılan klik doğuyor. kidd'in de katılımıyla bu klik takımı playofflara taşıyamayacak, ama 35 galibiyet üstüne getirecek. hepsi yetenek timsali maşallah bunların (zate hepsi 92-93-94 draftlerinin ilk beş seçimlerinden)... ama henüz gençler, oyunları tam olgunlaşmamış, bir de her biri ayrı arıza. üçü ayrı ayrı birbirleriyle dalaşıyor, bu kliğin zaman içinde ve ilerleyen yıllarda bu ümit vadeden kliği dağıtmak zorunda kalacaklar. takımda yer alan bench isimlerine katılan orta halli bazı diğer adamlar ise koçluğundan tavır yaptığınız scott brooks, şutörlüğü fena olmayan george mccloud, nba'e umutlarla gelmiş ama tam da olmamış tony dumas. bir de kidd'den sonra yine nispeten üst sıralara sahip olsalar da hiç doğru düzgün draft seçimi yapamayacaklar yıllar boyu, ha bire kazma uzun seçecekler, öyle de bir dertleri olacak. cherokee parks, loren meyer, samaki walker (9. sıra), kelvin cato, robert traylor (6. sıra -orada nowitzki ile planlanmış bir ketempere var gerçi, aşağıda değineceğiz), etan thomas bazı örnekleri... hatta 2003'teki josh howard ve belki kısmen de 2017 dennis smith istisnalarıyla, kidd'den (yani 94'ten) 2018'e kadar (luka doncic) dallas hiçbir doğru dürüst draft seçimi yapamayacak (draft hakları sıkça takaslanacak, üst sıralardan da olsa düzgün seçim olmayacak, alt sıralardan gelenler tırt çıkacak)...


velhasıl 3j'li 2. sezon olan 95-96 sezonu, sakatlık bağımlısı mashburn'ün kısa sürede sezonu kapatmasıyla başlıyor. önceki sezonlarda şaha kalkmış jackson'un performansı düşüşe geçiyor. ama kidd bir "immediate impact" yaratıyor, türkçesi ile derhal etki gösteriyor..geldiği gibi nba'in en yaratıcı beyinlerinden, en verimli asistçilerinden, en iyi oyun kurucularından sayıldığı bir mertebeye çıkıyor - ki bu esnada skor katkısı da olan bir isim. ancak ne kadar ekmek o kadar köfte..dallas yine 26-56.

dallas 96-97'ye de alışılmaya başlanan kötü formunda başlıyor. bu arada eski oyuncuları derek harper 35'inde veteran olarak dönmüş durumda knicks'te birkaç sene sonrası.. 3j kavgalı. uzun zamandır da öyle..kimin top kullanacağında ve kimin "yıldız" olacağında problemler, egoist tavırlar, basında demeçler, saha içi artistlikler, kılçık kılçık hareketler, her birinde gırla (ama özellikle kidd ve jackson birbirine fena takık). takım da durumu yönetemiyor; bir yandan da bu adamlara da muhtaç..üçü de genç yıldız, kabil isimler, üçü da arıza ve fakat üçü de birbirine resmen ayrı ayrı kin duyuyor. bütün bu başarısızlıklar, uzun yıllardır takımın gm'i olan norm sonju'nun işinin ve aynı zamanda gm'lik kariyerinin son bulmasıyla sonuçlanıyor. ancak esas durum şu, takımın üst kısmının (sahip, yönetici vs.) tepesi atmış bu şarlatanlık, aymazlık ve laçkalık haline ve neşter operasyonu kapıda. 3j sepetlenecek, takım ne olursa olsun dağıtılıp yenilenecek. önce dumas, kidd ve meyer, phoenix'e faydalı oyun kurucu sam cassell, michael finley, eski lakers veteranı a.c. green ve 2. tur draft hakkı karşılığında sepetleniyor.. iki takım için de bu takas faydalı olacak ilerleyen yıllarda (bu takas yapıldığında daha don nelson yok)..ve bilin bakalım kim gelecek gm olarak. gsw'nin katili overrated don nelson. geldiği gibi haftasında sakat mashburn'ü miami'ye sasha danilovic, kurt thomas ve martin muursepp karşılığı yok pahasına sepetliyor (danilovic hemen sonra avrupa'ya dönecek, thomas 97-98'de total 5 maça çıkıp knicks'e gidecek ve yıllarca emekçi bir performans verecek elinden geleni yapacak, estonyalı muursepp'i daha duyan yok -işte deha donnie). cassell de takımda pek durmuyor - takımın jackson'dan da kurtulması lazım, cassell, kısa süre durmuş chris gatling, jackson ve mccloud, shawn bradley, kolej yıldızı ancak sonrasının draft balonu ed o'bannon, atletik oyun kurucu robert pack ve arıza yetenek khalid reeves karşılığı nets'e sepetleniyor. bu takasla dallas aslen cassell ve jackson'ın karşılığını tam alamıyor. ama kendince işte pivot boşluğunu dönemin en uzun adamlarından, bir dönem bel bağlanan ama hiç doğru dürüst bekleneni veremeyen beyaz uzun bradley ile dolduruyor, bir de yanına reeves ve o'bannon potansiyel yetenek koyuyor kendince (onlar patlayacak sonra), bir de esasen katkı sağlayabilecek pack gibi bir eleman geliyor (ama dallas'ta perte çıkacak ve senede 30 maçı geçemeyecek). velhasıl 3j'den kurtuluş amaçlı neşter operasyonu 96 sonu 97 başındaki bu bir dizi takasla sonlandırılıyor. takım artık kesinlikle daha yetenekli değil, ama nispeten daha problemsiz, takım oyununa yatkın ve cefakar oyunculardan kurulu denebilir diyeceğim tam olarak o da değil -bu sürecin özeti, 3j'den kurtulup finley'i ve ne ölçüde bir değer olduğu tartışmalı olan shawn bradley'i almak oluyor. fakat bu da durumu kurtarmıyor. takım yine yirmili galibiyetlerle sezonu bitiriyor. 97-98'de harper ve o'bannon, nba'in sıkı üçlükçülerinden dennis scott karşılığı orlando'ya gidiyor - ki sonra phoenix'e cedric ceballos için takaslanacak (ki ceballos'un sakatlık problemleri biliniyordu, zamanının çoğunu da sakat geçirecek). hubert davis üçlük katkısı için takıma katılıyor.

Dallas2ın 3J'si.

adam yokluğundan finley'in neredeyse maç başı 42 dakika süre bulduğu sezonda ertesi sene de (97-98) 20-62. nelson'la yeniden yapılanırsan olacağı bu. finley olmuş takımın canı ciğeri, her şeyi. bradley'nin kısmi bir parlaması var. velhasıl don nelson şansı diye de bir şey var. 24 haziran 1998, mavs'in makus talihinin döndüğü gün. bir danışıklı takasla mavs, 6. sıradan seçtiği çaylak robert traylor'u (ki o dönem bel bağlanan bir isimdi), bucks'ın 9. sıra seçimi dirk nowitzki ve pat garrity karşılığında bucks'a yolluyor. garrity, muursepp, bubba wells ve bir adet 1. tur draft hakkını da (shawn marion seçilecek sonra bununla), kidd'in gölgesinde kalmış steve nash karşılığı suns'a yolluyor. lokavtlı kısa sezonda 19-31 ile kapanış yapıyorlar. takıma sürpriz bir katkı gary trent'ten geliyor. nowitzki ve nash ilk kez düzenli oyun şansına sahip oluyorlar -ama daha yeniler, henüz kendilerini göstermeyecekler pek. finley hala 42 dakika oynama ortalamasıyla at gibi koşturuluyor resmen..ertesi sezon da aynısı olacak.bu yıllarda sürünen bu takımı sırtlayan adam finley... ki kendisi olanca bir kondisyon, stamina... komple de bir adam, hem orta mesafe hem üçlük şutu var hem de yüzdeli denebilir cinsten, penetresi var, skoru var, defansif yönü var, asist yönü var, ribaund yönü var, var oğlu var. 99-00,00-01 sezonlarında haklı olarak all-star da oluyor. dallas'ın süründüğü bütün bu dönem boyu (97-01) finley, 41-42 dakika civarı maç başı süre alıyor, 21-22 sayı atıyor, 4-5 asist yapıyor, 5-6 ribaund alıyor, 1-1.5 top çalıyor, %47-48 efektif yüzde ile atış yapıyor... öylece yürütüyor koca ekibi.

neyse efendim işte 99-00'e geldik böyle böyle derken

nowitzki'nin ilk tam sezonunda eleman kendisini göstermeye başlıyor. şutörlüğünü, kapasitesini ortaya koymaya başlıyor. nash ise henüz tam parlayabilmiş değil. suns yıllarının pasını atmaya yeni yeni başlıyor belki. bradley ise düşüşte. takım yine playoff yapamıyor.

00-01'de ise uzun yıllardan sonra ilk kez playoff yapacaklar. 2000 yazında bir dizi takasla bir dolu oyuncu gelip gidiyor. neticede şubat 2001'de kontrat canavarı juwan howard'ın dallas'a gelişiyle bu dizi sonlanıyor bu takas serileri. yıllar içinde beklenen faydayı vermemiş pek çok isim elden çıkarılmış oluyor (pack, ceballos vs.), howard eisley gibi eklemeler var..00-01'de finley yine bildiğiniz gibi. nowitzki de kendini geliştiriyor iyice. ama esas patlamayı nash yapıyor (16 civarı sayı - 7 küsür asist istatistiklerine çıkıyor). takım, don nelson'un da sevdiği tempolu oyun yapısını oturtuyor - ki takımın hüviyeti ve starları da buna uygun. yüksek ofansif kapasite ile iyi bir sezon geçiyorlar; playoff'ta da jazz'ı eliyor, ancak dönemin bölüm sonu canavarlarından spurs'e eleniyorlar ikinci turda.

ertesi sezon (01-02) o eski tırt logolarından atlı aylı daha şekil, daha pastoral logolarına geçiş yapacaklar. hızlı oyun ve muazzam ofansif kapasite devam. finley - nowitzki - nash üçlüsü kopturuyor takımı. nowitzki artık yıldızlığa terfi ediyor ve ilk kez de all-star oluyor..23.5 sayı, 10 ribaund, %54 efektif şut yüzdesi gibi muazzam istatistikleri var..nash de keza ilk kez all-star oluyor. oyununu iyiden iyiye oturttuğu dönemler artık. bu esnada, takıma son dönemini katılmak üzere gelmiş olan bir tim hardaway var ki (başka veteranlar da kısa süre gelmişti o dönem örn. danny manning), takıma belirli bir katkı sağlamış kontrat balonu juwan howard ile beraber onu, nick van exel, avery johnson, raef lafrentz, tariq abdul-wahad şeklinde veteranlı paket karşılığı yolluyorlar. velhasıl büyük üçlüleri ve diğer yandan veteranların da katkısı..57-25 ile iyi bitiriyorlar sezonu. artık iyi bir takımlar..fakat bu sefer de, ilk turda minnesota'yı rahat geçtikten sonra, dönemin flaş takımı kings'e eleniyorlar.

Nowitzki ve Steve Nash.

ertesi sezon 2002-2003'te performansları daha da artacak. nba'in en iyi ofansif takımı halindeler. defansta da kötü değiller. tempolu oyunları sürüyor. raja bell, walt williams takıma katılanlar arasında. bradley bitmeye yüz tutuyor -zaten yerine artık lafrentz oynuyor daha ziyade. finley'nin performansında hafif bir düşüş -ama bu ziyade artık nash ve nowitzki'nin daha çok rol almasından ve top kullanmasından kaynaklı. nowitzki'nin takımın asli yıldızı haline geldiği sezonda büyük üçlülerinin yardımıyla, sezonu 60-22 ile bitirip, playoff'ta portland ve geçen yıl elendikleri kings'i eliyorlar. fakat bölüm sonu canavarı spurs yine konferans finallerinde onları eliyor.

2003-04'te takıma çeşitli takaslar neticesinde antoine walker, antawn jamison, danny fortson, travis best, tony delk draftten de josh howard gibi isimler katılıyor. aslında şimdi böylesi bir kadro, çok iyi bir kadro. tartışmam. eski boston'lı walker, sonradan performansı düşse de, eski bir all-star, yıldız mertebesinde bulunmuş, katkı sağlayacak bir isim. jamison, ki o sene en iyi altıncı adam ödülü alacak, çok yönlü bir katkı aracı ((bkz: antawn jamison/@turcopolis)).fortson müzmin sakat fakat oynadığında ribaund canavarı. josh howard da, hafif bir ampırlığı olsa da, katkı verecek, iyi bir draft seçimi. yedekler iyi. ancak takım halen nba'in en iyi ofansif gücü olsa da, defansif açıdan çok kötü bir sezon geçiriyorlar. nowitzki, nash ve finley'in üçü de önceki sezona kıyasla kötü sezon geçiriyorlar. 52-30 ile biten sezon bu sefer kings'e ilk turda elenme ile son buluyor. her ne kadar walker ve jamison muazzam katkılar olsa da, takımda bir kimya uyuşmazlığı var - bunların eklenmeleri takımı daha iyi hale getireceğine biraz oyun yapısını ve sistemini bozuyor..neticede ertesi sezon her ikisi de takaslanıyorlar. jamison, devin harris ve veteranlar jerry stackhouse ve christian laettner (bir ara yine dallas'taydı bu, kubilay uygun gibi her takımdan bir geçişi var mübarek - hemen bir süre sonra yine erick dampier'ın dallas'a geleceği bir takasla yollanacak) karşılığı wizards'a gidiyor. walker ve delk, gard jason terry, alan henderson ve korumalı bir draft hakkı karşılığı atlanta'ya yollanıyor. müzmin sakat fortson pivot calvin booth'la (sonics) takaslanıyor. sonra booth ve henderson keith van horn karşılığı bucks'a yollanacak birkaç aya.
  

ancak takımdaki en büyük zayiat, steve nash

2004 yazında kontratı biten nash'i dallas elinden kaçırıyor. nash phoenix'e dönüyor, ve 2 kere mvp olacağı yılları phoenix'te yaşayacak. olgun çağında bu oyunculuğu böylesine elden kaçırmaları, dramatik ve şampiyonluklara mal olacak. orada bu elden kaçırmanın bir sebebi de muhtemelen, walker, jamison, abdul-wahad, fortson gibi isimlerin yüksek kontratları (walker 13.5 m$ ile en çok maaş olan isimdi - ayrılmadan önce nash'in maaşı 5.75 m$ idi - jamison 11.3 m$, abdul-wahad 6,2 m$, fortson 5,4 m$ alıyordu). bu cap düzeninde muhtemelen nash'e yüksek kontrat vermek istemediler. nash de konuya dair açıklamalarında ona tam hak ettiğini düşündüğü ödemeyi yapmak istemediklerini ifade ediyor; takım sahibi meşhur mark cuban kendisine 4 yıl 36 m$ önerirken, suns ise 6 yıl 63 m$ önerince, adam suns'ı seçiyor. abdul-wahad'ın olanca tırtlığıyla o paraları aldığı ortamda nash düzgün kontrat alamıyor işte. yine o dönemdir ki don nelson (kendisi aynı zamanda o esnada takımın koçu) tası tarağı topluyor, koçluğu oyunculuğundan iyi bildiğiniz avery johnson'a, gm'liği ise oğluna bırakıp gsw'ye koçluğa gidiyor.

bütün bu takas zincirleri ve kayıplar neticesinde, 04-05 sezonuna takım nash'siz giriyor

yerini terry alacak, ama bir nash değil... fakat jason terry de boş bir gard değil (hem pg, hem sg oynayabilen değişik bir türdü), uzun yıllar dallas'a ter dökecek. finley ve nowitzki yine takımın yıldızları. ama finley yaş almış durumda biraz, at gibi maç başı 42 dakika koşturulduğu bütün o yıllardan sonra eskisi gibi performanslı değil. velhasıl, biraz kontrat arayışı, biraz yüzük hezeyanı ile 2005'te finley de kontratı bitince takımdan ayrılacak (ve spurs'te son yıllarını yaşarken şampiyon olmaya gidecek) josh howard biraz daha öne çıkıyor. sezon boyu takımın ofans gücü ve temposu düşse de, defansif yönünde iyileşmeler var - 58-24 ile sezonu bitirip ilk turda rockets'ı geçseler de, batı konferansı yarı finalinde nash'li suns tarafından tatile gönderiliyorlar.

spurs'te yıllanmış johnson'un yeni oyun stilinde artık eskisi gibi tempolu oyun yok. bilakis yavaş bir stil var. fakat yine de ofansif verimlilik üst düzeyde, defansif verim de gayet iyi. takım finley ve nash'i artık 2005 itibariyle kaybetmesine karşın, 05-06 sezonu acayip geçiyor. 60-22 ile sezonu kapatıyorlar, ki çok iyi bir rakam. memphis, spurs, suns'ı tek tek eleyip, finalde wade-shaq dönemi miami'sine yeniliyorlar.. ama da finale kadar çıkabilmeleri, muazzam bir başarı. nowitzki bir canavar, o ayrı konu da (düzenli all-star ve düzenli olarak all-nba takımında o yıllarda zaten); yanındaki kadronun katkısı hem olumlu, hem de bu katkıyı çok sayıda oyuncu veriyor..jason terry, josh howard kalibre atlıyor..marquis daniels, stackhouse, van horn, harris, dampier, hepsi kenarından köşesinden bir ucundan tutuyor..ve aslında takım çok da haddi olmayarak finale kadar yükseliyor.

ertesi sezon 06-07'de takım işi şova döküyor ve sezonda beklentilerin de ötesinde 67-15'lik derece yakalıyor. acayip. devin harris'in ilk beşe yükseldiği, terry ve howard'ın yine iyi performans verdiği (ki howard o denli gelişecek ki all-star'lığa terfi edecek), nowitzki'nin yine uçtuğu bir yıl - ki o yıl mvp seçildi. stackhouse altıncı adamlık vazifesini gayet iyi yerine getirecek keza. dampier, desagana diop ve devean george (eski lakers'lı) da katkı verecek. fakat sezonun sonunda aynı derecede büyük bir şokla bu takım, playoff ilk turunda don nelson'un koçluğunu yaptığı, baron davis-monta ellis-jason richardson-stephen jackson gibi adamlara sahip dönemin gsw'sine elenecek...


ertesi sezon (07-08) tam o bir sezon önceki tadı yakalayamayacaklar

artık bir veteran haline gelmiş jason kidd devin harris - diop- van horn ve draft hakkının bulunduğu bir paket ile takaslanıp son demleri için takıma geri dönecek. çekirdekleri nowitzki-howard-terry-stackhouse-dampier duruyor ise de takım bir düşüş gösterip beklentilerin altında 51-31 ile sezonu bitirecek ve ilk turda chris paul'lü new orleans hornets'a elenecek..bu sezon, avery johnson'un da sonu olacak - yerine rick carlisle gelecek (ki kendisi hala dallas koçudur).

artık playoff müdavimi olmuş, fakat o son sıçrayışı yapamayan dallas, o çekirdek oyuncu grubunu yine koruyacak; bunun yanında eklemlenen ve süre alan antoine wright, brandon bass ve j.j. barea gibi isimler var. fakat takım bir düşüş trendinde. howard'ın sakatlığının da etkisiyle, terry'nin performansını arttırdığı, kidd'in yüksek asistle etkin top dağıtımını sürdürdüğü, nowitzki'nin yine bilindik performansını verdiği sezonda 50-32 ile sezonu kapatıp, playoff'ta spurs'ü eleyip sonra nuggest'a elenecekler. nuggets serisinde nowitzki'nin çılgın performansına karşın, yancıları nene ve j.r. smith'çe fena destek almayan anthony-billups ikilisini aşamayacaklar.

yine bölüm sonu canavarları spurs'e playoff ilk turunda elendikleri, 55-27 ile biten 2009-10 sezonunda ise bazı değişiklikler yapıyorlar; çok takımlı ve kapsamlı bir takas neticesinde 2009 yazında stackhouse, devean george ve antoine wright giderken defans gurusu shawn marion takıma katılıyor - ki müspet bir hamle. keza tim thomas, drew gooden gibi yedekleri takıma katıyorlar. yine bir başka kritik hamleyle josh howard, gooden ve iki adet başkaca yancıyı gönderip caron butler'ı, ileride şampiyonluk yılında ikincil katkılar yapmış brendan haywood ve deshawn stevenson ile birlikte wizards'tan takıma katıyorlar. howard'ın bundaki sonraki kariyeri sakatlıktan ötürü tepetaklak iniş halinde gidecek. genç yaşta tarumar olacak. hoş gerçi caron butler'ın da dallas kariyeri pek farklı olmayacak - kontratı bitince 2011'de clippers'a geçecek.

nihayet yıllar süren mücadele ve bekleyişin, özellikle de post fadeaway namlı şut stilinin kralı nowitzki açısından şampiyonlukla sonlandığı o kutlu sezonları 2010-2011 geldi..57-25 ile biten sezon sonrası takım, portland - lakers - okc engellerini aşıp, finalde lebron dönemi miami'sini yenip şampiyonluğa uzanacak.takım kadrosunda yapılan çok fazla değişiklik yok aslında o sezon (keza butler'dan da bir katkı alamayacaklar pek - sadece 29 maç oynayıp sonra playofflarda da yer almayacak). yine aynı isimler; ama devre arası veteran gücü olarak eklemlenen peja stojakovic, ribaund ve blok katkısı ve defansif gücüyle ön tarafı toplayan, çemberi dar eden tyson chandler var. olgun ve tecrübeli, yaş almış kidd (37)-terry (33)-marion (32)-nowitzki (32)-chandler (28) beşinin yanısıra bench'ten barea,peja, stevenson, haywood gibi isimlerin katkılarıyla, sürpriz bir şampiyonluğu yakalayacaklar. nowitzki'nin sayı, chandler'ın ribaund, kidd'in asist lideri olduğu bu 2011 playoff'larında, rakiplerine kıyasla daha iyi şut yüzdesi yakalayarak ve ofansif verim üstünlüğü sağlayarak bu noktaya erişmiş olduklarını da belirtmek lazım - kaldı ki bütün kendi üstünlüklerinin yanında, karşı tarafların lebron, durant gibi belaları karşısında marion gibi bir defansif tuğlaya sahip olmaları da ayrı bir avantajlarına oldu.

işte ertesi sezon 11-12'de artık onca bekleyişten sonra gelen şampiyonluğun rehaveti midir, ne derseniz diyin, takımın defansif yönü yine iyi seyretse de, o muazzam ofansif verimi düştü; bunda gidenlerin ve yaş alan kadronun da payı var. kontratı biten terry takımdan ayrıldı. barea ve stevenson ayrıldı. karşılığında pek bir şey almadıkları, biraz salary cap hesaplı kötü bir takas neticesinde tyson chandler knicks'e gitti. yaş almış vince carter ve lamar odom takıma katıldı. playoff'ta ilk turda okc'ye süpürüldüler. 12-13 ise daha fenaydı. kidd'in bıraktığı, nowitzki'nin düşük performansla ve sakatlıkla seyrettiği, takımın bir seneliğine o.j. mayo, chris kaman, fazla veteran hale gelmiş elton brand, darren collison gibi isimleri eklediği (hepsi sene sonunda gidiciler), yine başkaca da jae crowder gibi isimleri takıma eklediği o sezon, uzun yıllar boyu ilk kez playoff'a kalamadılar. bu bir bakıma, nowitzki'nin performansının takıma ne denli etki ettiğini de ispatlar bir sezondu.

13-14'te ise takıma monta ellis (ki gsw'deki performansını pek buraya yansıtamadı), samuel dalembert, jose calderon, brandan wright, eski oyuncuları devin harris, üçlükçü wayne ellington gibi isimleri kattılar. shane larkin de kadrodaki isimlerdendi..artık 35 yaşına gelmiş nowitzki ve marion'un belki artık son şanlı performanslarını sergiledikleri sezondu. keza belki de carter'ın da son tam 6. adam performansı verdiği sezon. 49-33 ile playoff'a kaldılar, spurs'ü son maça kadar zorladılarsa da nefesleri yetmedi ve ilk turda elendiler. sonraki sezon 14-15 ise, carter ve marion'ın ayrılık zamanı. 50-32, playoff ve ilk turda houston rockets yenilgisi..o sezon tyson chandler ve j.j. barea takıma geri döndü. nowitzki'nin performansı yaş itibariyle artık düşüş trendine girdi.rajon rondo, jameer nelson, richard jefferson, amare stoudemire (sakat geçirdi buradaki dönemini) gibi veteranlar, kısa bir süre sonra kontratları bitip gitmek üzere ekibe toplandı. emekçi defansif forvet al farouq aminu bir sezonluğuna göründü. chandler parsons kazması ise, sonrasında yıllar boyu ekmeğini yiyeceği, kontrat balonu haline dönüşmesini sağlayacak, anormal üçlük attığı, 16 sayı - 5 ribaund - 2.5 asist civarı ortalamalar yaptığı sezonu yaşadı (ki kendisi kalan zamanını istatistikleri düşürüp kontratını yiyerek geçirecek nba'de).


monta ellis'ın takımdan ayrıldığı 15-16'da, nowitzki hala ilk beş ve hala sıkı katkı gösteren bir elemandı

takıma wesley matthews, deron williams, raymond felton, zaza pachulia gibi çoğunluğu serbest piyasadan eklemeler yapıldı. javale mcgee bir süre duranlar arasında; david lee de geldi ancak kariyeri sakatlık nedeniyle bitmişti gayri. 42-40 ile zar zor playoff yaptılar ve ilk turda yine okc'ye elendiler. 16-17'de ise artık nowitzki efsanesi halen var olmakla beraber, eski katkısından uzaklaşıyordu (38 yaşındaydı artık). harrison barnes ve andrew bogut takıma katıldı şampiyon gsw'den. bogut sakattı ve hali yoktu ama (nerlens noel ile takaslanacaktı sonra yanına birkaç tırt bişi katılıp), barnes bir patlama yapıp takımın en iyisi sıfatına ulaştı o sezon. matthews biraz katkı verdi, yeni katılan üçlük uzmanı (tıpkı biraderi ve babası gibi) seth curry ve dorian finney-smith'ten de randıman aldılar (gelen isimler arasında yavaş yavaş performans artıracak dwight powell da var); ama daha iyisini yapması beklenen deron williams'ın nba kariyeri artık bitişteydi - kendisi cavs'a gönderildi, yogi ferrell takımın oyun kurucusu haline geldi ve sonra deron nba'i bıraktı zaten..velhasıl , vast bir kadro haline döndü takım epeyce.. yaşlanan oyuncuların mukabilinde bir şey almaları mümkün olmamış, draftte yıllar yılı düzgün bir şey seçmemiş, serbest piyasadan da doğru düzgün bir ekleme yapamamışlardı.velhasıl takımın ağır oyunuyla kötü performans gösterdiği sezon, playoff'a kalamayarak kapandı.

39'luk nowitzki'nin hala ilk beşte oynatıldığı, ancak ortalamasının 12 sayıya kadar düştüğü 17-18 sezonunda, maxi kleber eklemeler arasındaydı, dennis smith draftten geldi. iyi performans da verdi. barnes, matthews takımın en çok top kullanan adamlarıydı. velhasıl, genel itibariyle vasat olan bu kadro sonuç alamadı. çöp bir hücum performansıyla beklentilerin çok altında kalıp sezonu 24-58 ile kapattılar.

18-19'da sonunda draftten çok yönlü ve komple bir oyuncu olan, avrupa kökeninden kelli önyargı ile bakılsa da kısa bir süre sonra herkesi yanıltacak süperstar luka doncic geldi (ayarlanmış bir takas neticesinde). doncic derhal etki gösterecekti -ki 2019-20 sezonunda mvp adaylığına varan, triple-double'larla dolu muazzam bir hücum performansı sergileyecekti. serbest piyasadan daha önce de epey peşinden koştukları deandre jordan ile kontrat imzaladılar. onu aşkın kere all-star olmuş, franchise ile özdeşleşen marka isimleri nowitzki bir sezon daha oynamak üzere kaldı. o sezon yıllar sonra ilk kez yedek ağırlıklı olarak oynayacak ve dallas'ın gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu unvanını rahatlıkla hak eden efsane 2019 yılında, dallas ile uzun yıllardan sonra, 14 all-starlık, 12 all-nba team mensubiyeti, 1 mvp'lik, 1 final mvp'liği, 1 şampiyonluk ile nba'den emekli olacaktı. ancak takımın performansı yine kötüydü (sezon 33-49 ile bitecek, playoff göremeyeceklerdi); ancak 18-19 devre arasında "bunun böyle gitmeyeceğini" gören küçük donnie nelson ve koç bazı hamlelelere girişti. uzun bir sakatlık yaşamış ve knicks'le ters düşmüş kristaps porzingis'i, trey burke, tim hardaway jr., courtney lee mukabilinde alırken, deandre jordan, matthews, iyi bir çaylak sezonu geçirmiş dennis smith'i ve iki adet 1. tur draft hakkını (2021-2023) yolladılar. bu takas knicks'e pek yaramadı -matthews ayrılacak, smith hayalkırıklığı yaratacak, kendini bir şey sanan kontrat peşindeki overrated jordan da bir süre sonra gidici olacaktı; ama draft haklarından inanılmaz şeyler çıkarsa ancak o vakit durum değişir, o da pek düşük bir ihtimal. şutörlük yönü de olan genç uzun forvet porzingis kısa bir süre sonra performans vermeye başlayacak ve dallas'ı ileri iteleyecek, hardaway jr. de skor katkısı sağlayacaktı... porzingis takasından bir hafta sonra barnes kings'e gönderildi (yaş almış ve nba kariyerinin sonundaki zach randolph ve justin jackson karşılığında); ki bu barnes'ın yüklü kontratından kurtulmak için bir cap hesabıydı (randolph'ın kontratı ise bitiyordu). içerik itibariyle takas kötü görünse de amacı cap'ten kurtarmaktı zaten bu takasın; kaldı ki barnes kings'te tam aynı performansı da veremedi. kaldı ki bu cap'ten kurtarılan maaşla, seth curry, finney-smith, kleber, porzingis gibi isimlere yeni kontratlar verildi.

Don Nelson ve Mark Cuban.

velhasıl, 2019-20 itibarıyla yine en iyi ofansif performansı sergileyen takım olan dallas, doncic-porzingis star ikilisi üzerine kurulu, powell, finney-smith, hardaway jr. (her ne kadar biraz "overpaid" olsa da), curry, kleber, jalen brunson gibi isimlerden de iyi katkı alan kadrosuyla umut veren bir hüviyete sahip. bilhassa mvp kalibresine çıkan doncic'in de varlığıyla ne yapacağı belirsiz, karşısına çıkan her takımı yenebilecek, ama antin kuntin maçları da kaybedebilecek değişik bir halleri var. 2020 playoff'larında eşleştikleri playoff'ta muhtemelen clippers'a elenecekler - ama hiç de belli olmaz dedirtiyorlar..

bu ekip ilerleyen yıllarda defansif çehresini düzeltebilecek oyuncuları takıma katabilirse, doncic ve porzingis'in de potansiyel gelişimleriyle çok farklı bir düzeye gelebilir, bekleyip göreceğiz...

bir de yıllardır rick carlisle (koç) - donnie nelson (gm) ikilisi, takım sahibi de mark cuban... cuban hadi satmaz, carlisle da dursun ama, şu donnie nelson'u bir zahmet hadi artık...