Tek Eşlilik, İnsan Doğasına Aykırı mı?

Tek eşliliğin insan doğasına aykırı olup olmadığı konusunu evrimsel açıdan inceleyelim.
Tek Eşlilik, İnsan Doğasına Aykırı mı?
iStock

evrimsel açıdan insan ne çok eşli ne de tek eşliliğe uyumludur ki atalarımızda arda bir yerde kalmıştır. neden tam anlamıyla çok eşli olmadığımızı altta anlatmaya çalışayım.

bedensel farklılıkların etkisi

insanın çok eşliliğinin sınırlılığının bir sebebi bedensel farklılıklardır. türlerin tam anlamıyla çok eşli olması için bedensel farklılıkların büyük olması ve tamamen görsele dayalı seçim yapmaları gerekir ki bu zeka kavramını ortadan kaldırır. poligamiye en güzel örnek tavus kuşlarıdır. erkek tavus kuşları belirgin şekilde dişilerden daha güzeldir. yani bedensel farklılıkları mevcuttur. güzel tavus kuşu dişi tarafından tercih edilir. bir diğer sebebi vücut kas farklılığıdır, çok eşli erkek goriller, diğer gorilleri döverek, dişileri elde eder. yani yüksek bedensel farklılık fiziksel üstünlüğü ve diğer dişileri de dölleme hakkını verir. altta tek eşli türlere baktığınızda erkek ve dişinin birbirine benzediğini göreceksiniz [geoffrey millery - sevişen beyin]: monogamik canlılara örnekler

fiziksel olarak bu kadar belirgin farkları olmayan ve sosyal konularda da gelişen, bilime, dine, felsefeye katkı yapan insanoğlu seçilimi sadece fiziksel düzeyde hiç bir zaman olmamıştır ama bir miktar olması(erkeğin boyunun %10, kas oranının %20, üst vücut kasları %50, kavrama gücünün %100 daha fazla olması) da poligamiye de yakın olduğumuzu gösterir ama esas poligamik fark zekayı gösterme biçimlerimizden gelir. bir çok çalışma erkeğin yaratıcılığının kur amacıyla yaptığını ortaya koyar. aksi olsaydı, örneğin bedensel özelliklere bakılsaydı en yüksek fark "kas" yapısında olduğu için en kaslı oranlarımızın daha çok evrimleşmesi gerekir ve bu farkın beyin gibi 3 kat fark etmesi gerekirdi. oysa ki kas oranımız eskiye oranla çok değişmemiş sadece dağılımı değişmiştir, bunun da muhtemel sebebi cinsel değil, doğal seleksiyondur. referans

fiziksel özelliklerimiz az çok aynıyken; iq'nun devamlı artışı, teknolojide dev gelişmeler cinsel seçilimde entelektüel düzeyinde önemini ortaya koymaktadır.

eğer sadece fiziksel varlıklar olsaydık alttaki makaleye göre boyumuzun şu an belki 15 metre olması gerekirdi. oysa ki son 150 senede en uzun boya ulaşan hollandılar endüstriyelleşme 20 cm fark ederken, birkaç yüzyılda milim seviyesinde artış göstermiştir. bu da en basitinden insan boyunun cinsel seçilimle değil iyi beslenmeyle arttığını göstermiştir ki doğal seçilim boydan bağımsızdır. kısa veya uzun boy bölgesel olarak kişilere avantaj sağlayabilir. [referans1: gert stulp and louise barrett "evolutionary perspectives on human height variation", biological reviews, syf: 206-234, 2016], referans2


hormonların etkisi

tam anlamıyla çok eşliliği önleyen bir diğer sebep memeli olmamızdan ve doğan çocuğun bakım gerektirmesinden kaynaklanır. örneğin hayvanlar aşık olmaz, sadece kızışır fakat insanlar aşık olur.

yani bağlılık hormonu olan oksitosin ve diğer bir hormon vasopressin bizi sadık hale getirir. insanlar çocuk büyütme dürtüsüyle birliktelik kurmaya daha yatkındır çünkü hem birbirlerine hem de çocuğa bağlılık için bağlılık hormonu salgılar. bunun en güzel örneği farelerdir. dağ farelerinde oksitosin miktarı düşük olduğu için çok eşlidir fakat tarla fareleri yüksek oksitosin sebebiyle tek eşlidir. ilgili çalışmayı şuradan okuyabilirsiniz: referans

bu olmasaydı dişinin bebek yetiştirme maliyeti aşırı artar ve bir süreden sonra dişi çocuk yapmamayı tercih edebilirdi.

cinslerin etkisi

bir diğer fark çok eşliliğin sperm dağıtmadan sorumlu tarafa ait olmasıdır, yani erkekler bunu yapar. kadınlar ise en uyumlu olanı seçmeye çalışarak tam olarak olmsa da çok eşli sayılabilir, yani hayatları boyunca tek kişiye ait olmayabilirler. zenginler, devlet adamlar, rock star erkeklere bakıldığında binlerce kişinin buna uyduğu görülebilir. atalarımızda da 17 kadının 1 erkek tarafından döllendiğini ispatlayan kaynaklar mevcuttur: referans

şöyle de diyebiliriz. erkek aynı anda bir çok kadınla, kadınsa farklı zamanda bir çok erkek seçerek çok eşli olabilir. çünkü erkek aynı anda bir çok kadını dölleyebilir, kadınsa farklı zamanlarda farklı erkekler tarafından hamile bırakılabilir. örneklemek gerekirse eğer kadınlarda günlük doğum yapabilseydi, onlar da erkekler gibi tam manada çok eşli olabilirdi.

sosyal etkiler

diğer kıstaslar ise sosyaldir. kısaca örf-adet, dini kurallar, aile kavramı veya etik diyebiliriz. bu kavramdan birbirinden farlıdır. örf-adet toplum tarafından belirlenir veya zorlanırken etik kişisel yargı sistemimizle ilgilidir. tarih boyunca bazı erkekler hiç evlenemediği örf ve adetler öncelikli olarak görücü usulünü ardından evlilik kurumunu çıkartmıştır. islamiyetin kuralları bilindiği için çok bahsetmiyorum. hristiyanlığın katolik mezhebi, seksin zevk amacıyla kullanılmamasını, çocuk sahibi olmak harici yapılmamasını söylemiştir.

bunların hepsi aslında bir çeşit eşitlikçi-sosyal yaklaşımladır. erkeklerin hepsinin üremeye dahil olması için toplum tarafından zamanla geliştirilmiş kavramlardır. örneğin evlilikteki kadınların bu kadar korunmasının gizli hatta bilinçaltı sebeplerinden biri de budur. çünkü güçlü bir erkeğe şans verilirse kendiliğinden çok eşli olmayı ve bir çok kadını döllemeyi seçecektir. bu evrim açısından iyi olsa da toplum açısından huzursuzluğu getirir. çünkü eş bulamayan diğer erkekler toplumu kaosa sürükleyebilir. bunlar şaka değil. çin'de tercih edilmeyen koca bir yığın mevcut. artık eşler

burada mesela çok eşli farelerin tek eşli farelere göre 8 jenerasyon sonra daha güçlü ve hızlı olduklarına dair bir araştırma mevcut: referans. benzer bir çalışmayı da denetimsiz seçilim adıyla ronald aylmer fisher yapmıştır fakat teorisi 50 sene sonra sonuç verdiği için geç keşfedilmiştir.

ailenin ve avcı-toplayıcı birlikteliğin etkisi

tek eşlilik aynı zamanda enerji tasarrufu da demektir. devamlı eş koruma için enerji harcamak evrim için mantıklı değildir, fazla streslidir. benzer olarak insanlar da aile ve soy kavramına önem verirler. bu birliktelik toplumları ve dolayısıyla bireyleri güçlendirir ki insan evrimine baktığımızda topluluk halinde yaşamaya geçtikten sonra daha hızlı evrildiklerini görüyoruz. [https://onlinelibrary.wiley.com/…10.1002/evan.21345 bernard chapais makale referans]. 

bir diğeriyse türlerin erkekleriyle rekabet amacıyla büyüyen dişilerin (örn: erkek primatlar) zamanla yok olmasıdır. olay daha çok kaynak toplayarak eşleri etkilemeye yönelmiştir. bu da dişileri tek eşli yapmıştır. çünkü eş kaynak toplayan erkeği bekler. lovejoy.

etik, felsefe ve sonuçlar

diğer sebep kişisel olan etik esaslı nedenlerdir ki bu yine sosyal varlık olmamızdan kaynaklanır. kıskançlık, haset, sadakat, bağlılık gibi duygularımız bu konuda etkindir ve en basit açıklaması: "kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyleri başkalarına yapmayın" olabilir. sadakatsızlık etik kavramı içinde doğru olmayan bir kavramdır. gariptir ama poligami nesilleri iyi hale getirirken yani genetiği güçlendirirken, etik davranışları köreltir. bunu ilgili yazımda ayrıntılı anlatmıştım. etiğin karşısında olan aldatma kavramı bile bu sebeple gelişmiştir, kadın iyi genlere sahip erkekten spermi alır fakat güvenli o anki eş tarafından büyütür. bu sadece insanlarda değil, kuşlarda da mevcuttur [robin bakers - sperm wars].

belki primitif hayvan türlerinde tam manada poligami normaldir. sonuçta duygusal bir beklenti mevcut değil ama insanlarda durum böyle değildir. sosyal varlıklar olmamız evrimi yavaşlatır mı gibi felsefenin alanına girmiş oluruz ama bunu bilemeyiz, çünkü insan evrimine bakıldığında bir çok gelişme yaşanmaktadır ki cinsel seçilimin denetimsiz ve hızlı olması kendi "süs" yükünü taşıyamaması durumunu ve yok oluşları doğurduğunu da hatırlatırım. 

İlişkide Kadının Aldatmayı Bir Güç Dengesi Haline Getirmesi: Cuckolding