Sultanahmet'te Bulunan ve Dünya'nın Merkez Noktası Kabul Edilen Anıt: Milyon Taşı
doğu roma imparatorluğu'nun yeni başkenti konstantinopolis olarak inşaa edilirken, bizans imparatoru büyük konstantin sadece büyük bir saray, hipodrom ve bulvarlar yaptırmakla kalmaz, aynı zamanda kudüs'ten kutsal million taşını da getirterek akıllıca bir hamle daha yapar. kullanılmaya başlandığı 4. yy'dan itibaren bu milyon taşının olduğu yer dünyanın sıfır noktası ve merkezi olarak kabul edilip, antik roma yollarının başlangıç noktası olur. tüm mesafeler bu taştan itibaren ölçülür ve haritalandırılır. 1453 yılına kadar her yol bu taşın olduğu noktaya yani istanbul'a çıkmıştır.
hatta evrenin merkezi olarak kabul edildigi bile iddia edilir.
türkiye'deki en kıymetli tarihi eserlerden biridir. tevellütü 290'dır. "her yol roma'ya çıkar" sözü bu taştan dolayıdır. ancak sultanahmet'te öylesine korumasız bir şekilde durur. tramvay raydan çıkıp dannn diye üstüne devrilebilir.
yerebatan sarayi'nin tam yanında yer almakta olup aya sofya muzesi'nin karsi köşesinde tramvay yolunun yanında bulunur. italya'da roma şehrinde bulunan bir diğer anıt olan milliarium aureum ile aynı islevi gormektedir.
bizans'ın yeniden inşaası ve başkent kimliğini kazanması esnasında yapılan birçok görkemli anıt gibi imparator i. konstantine tarafından 4. yüzyılda buyuk konstantin tarafından yerleştirildiği dusunulur.
milyon ilk yapıldığında dört yöne bakan bir kapı ve bu noktada kesişen yolların üzerine yükselen, dört sütun üzerine oturmuş bir kubbeden oluşmaktaydı. tetrapylon mimari ismi ile anılan bu yapılar roma kültürünün önemli öğelerinden biriydi. milyon anıtının ve kubbesinin üzerinde birçok bizans dönemine ait heykel ve kabartma bulunmaktaydı ve bu anıtın ihtişamını çok daha fazla arttırmaktaydı. 16. yüzyılda istanbul'a su taşıyan, kemerlerin genişletme çalışmaları esnasında yıkılıp, ortadan kaybolmaya başladığı tahmin edilmektedir. bu gun sadece kucuk bir parcasi kalmistir.
bu taşın 7 mil ötesine denk gelen yere ise "hepdemon" derlerdi ki günümüzdeki karşılığı bakırköy'dür.
bunun bir de farklı bir hikayesi vardı. yok efendim işte bizans'ın kalbi konstantinopolis işgal edilirse yer altından çıkan tanrılar bu milyon anıtının kapılardan geçerek buna engel olacaktır vs.. diye.. hani bilen olsa bende götümden sallamak zorunda kalmasam ne güzel olur. neyse, ayrıca 80 kere başına gittiysem de eskiden neye benzediğine dair bir resim ya da bilgilendirme çizimi görmedim göremedim.
önündeki tabeladaki mesafelere bakınca insanın ufku iki katına çıkmasa da bir miktar açılıyor. amsterdam 2216 km, tahran 2058 km uzaklıkta. komşu ülkenin orta noktasındaki başkent ile avrupa'nın atlantik kıyısındaki liman şehri neredeyse istanbul'a aynı mesafede. avrupa'nın coğrafi olarak asya'nın irice bir yarımadası ( ayrı bir avrupa kıta plakası yok. ) olduğu gerçeğini ve asya, afrika ve avrupa'dan oluşan eski dünya'nın aşağı yukarı orta noktasında olması hasebiyle napolyon'un "dünya tek bir devlet olsa başkenti istanbul olmalıdır." anlamına gelen sözlerini bir kez daha hatırlatan anıt.