Squid Game 2. Sezon İncelemesi

Netflix'in en popüler işlerinden biri olan ve ilk sezonuyla gönüllerde taht kuran Squid Game dizisinin 2. sezonunun ilk kısmı yayınlandı.
Squid Game 2. Sezon İncelemesi

içinde bulunduğumuz dönemde senaristlerin, yapımcıların, stüdyo yöneticilerin aklında tutması hatta mümkünse kazıması gereken çok temel bir nokta var.

bulunan bir fikir şömine gibi saatlerce yanmaz, fikirler daha çok havai fişek gibidir. tek bir anda patlar sonra da gözden kaybolur giderler. insanlar havai fişeğin ne kadar güzel olduğunu hatırlayabilir ancak finalde elinizde yanık bir fitilden ve atmosfere karışıp gitmiş olan parçalardan başka hiçbir şey kalmaz. (bir de tabii box office'ten gelen milyon dolarlar. ama o konunun yaratıcılıkla çok bir ilgisi yok)

o nedenle fikri alıp oradan tekrar orijinal bir fikir yaratan (toy story 3, mad max fury road) ya da orijinal fikre sadık kalıp dış görünüşü güzel ambalajlayan (top gun: maverick) filmler ve diziler haricinde prequel'ler ve sequel'lar genelde kötü oluyor. (buna itiraz eden kişi matrix 4'ü ya da melissa mccarthy'nin oynadığı ghostbusters'ı izlesin bi tekrar konuşalım)

bir de bunun altında türkiye'de havai fişek olan işler var ki bunlara her zaman temkinli yaklaşmak lazım. çünkü gittiğiniz restoranlar, alışveriş yaptığınız mağazalar, transformers serisinin sanat eseri, the rock'un şahane bir oyuncu olduğunu düşünen insanlarla dolu.

şimdi türkiye'de gereksiz popüler olan, hatta cringe noktasına evrilen (gülse birsel'in diziden bir karakteri canlandırmaya çalıştığı felaket bir reklam bile yapmışlardı zamanında) squid game gibi bir iş var elimizde.

temelde bakarsanız squid game, ilgi çekici bir fikir gibi duruyor. borç batağında yüzen yetişkinleri alalım, bunlara cezası ölüm olan çocuk oyunları oynatalım, kazanana da dünya kadar para verelim. oyunlar sırasında bazı insanlar türlü çeşit şerefsizlik yapsın, izleyici de bunlara sinirlensin, atlayıp zıplayan insanlara bakıp heyecanlansın diye kurgulanmış bir hikaye var.

ancak hikayenin tek sezon olarak tasarlandığı çok belli. çünkü ana karakter, yüzleşeceği her şeyle yüzleşti, yaptığı hataların ceremesini çekti, saf bir insan olarak başladığı hikayeyi aklı başında biri olarak bitirdi ve hayatın değerini anladı. bundan sonrasını zorlamak çok mantıklı değil. ancak netflix gibi başarıyı içerikle geçirilen total zamanla ölçen bir oluşumda bu çok zor. o nedenle dizinin ikinci sezonu da geldi. şimdi ufaktan ikinci sezon nasıl olmuş bir bakalım.


--- spoiler ---

öncelikle şunu söylemek gerekiyor. dönem hız dönemi. godfather şimdi çekilecek olsa kardeşim bu ne 25 dakika düğün mü izletiyorsun derler. godfather gibi bir klasik için durum böyleyken, squid game gibi aşırı izle unut bir şey için nereden baksan 3 bölümlük bir giriş fazla. final sezonunu 2'ye ayırıp toplamda 14 bölüm yapacaksanız bile fazla.

o nedenle dizinin ilk 2 bölümü düşük başlıyor. burada düşük derken de yanlış anlaşılma olmasın burada da bir takım aksiyonlar var ama dizi tam olarak ne anlatmak istediğini söylemiyor bize. ilk sezonun ardından depresif bir hayat sürdüren ana karakterimizin vicdan hezeyanlarıyla birlikte bir adamı aramasını izliyoruz. bu adamın hakkında elimizde pek bir ipucu yok. bir hazırlıklar falan bir şeyler var ama dizi kendi evreni dışında (oyun mekaniği ve izolasyon) öylesine dolanıyor gibi geliyor.

burada şöyle bir şey olabilirmiş. dizinin ilk sezonunda bir oyun mekaniği vardı. bu oyunu kuran oluşumun elinde de belli ki çok büyük bir maddi imkan var. o nedenle oyun mekaniğini dış dünyaya da taşıyabilirlermiş. ana karakterimizin oluşumu aramaya başlar bir takım ipuçları elde eder birilerine ulaşır, bir takım dostlar edinir, daha sonra o dostların bir kısmı da bu oluşuma çalıştığı ortaya çıkar, biraz kaçmalar kovalamacalar yaşanır, birileri yine birilerine ihanet eder ve finalde karakterimiz bir bakar ki aslında oluşumun kurduğu bir oyunun içindeymiş.


bunu da böyle olmalıymış diye anlatmıyorum bu arada yanlış anlaşılma olmasın. (internetten kahve çekirdeği sipariş ederken iki dakikada uydurduğum hikayenin sektörde çalışan dev gibi yazım ekiplerinden daha iyi olacağını iddia edecek kadar coşmadım daha) buradaki derdim yazının taaa başında konuştuğumuz fikri farklı şekilde tekrar işletmekle alakalı. çünkü ana karakter bir takım olayların ardından tekrar oyuna girip, her şeyi baştan
yapacaksa dizi en azından yaratıcılık anlamında başarısız olacak demektir.

bu konuda aslında bir takım kıpırdanmalar var. örneğin dev bebeğin olduğu oyunda ilk sezondan farklı olarak oyunları "hackleme" çabaları olduğunu görüyoruz. ancak bunun arkası gelmiyor maalesef. ondan sonra yine gruplaşmalar yine sırf seyirciler sinir olsun da aksiyon gelsin diye eklenmiş tek yönlü karakterler, yine bir takım olaylardan sonra karakterlerin hikayelerinin ortaya çıkışı falan var.

bu ilk sezon ilginç geliyordu doğru, çünkü acaba ne olacak diye merak ediyorduk. bu sezon ise oyunun ve oyunu organize eden oluşumun nasıl işlediğini üç aşağı beş yukarı biliyoruz. o nedenle oyunların dümdüz oynanması, oyun esnasında eğlenceli gelse de oyunlar bittikten sonra ee kardeşim yok mu bir şey dedirtiyor insana.

ha derseniz ki oyunları izlemek eğlenceli, o kısma katılıyorum ki bu sezonun en güçlü yönü o. özellikle ilk iki bölümü atlattıktan sonra dizi bildiğiniz akıyor. çok fazla soru sormazsanız geri kalan 5 bölüm bir oturuşta biter.

ancak dizi akıyor da nereye doğru akıyor derseniz orası biraz meçhul. tamam kabul bu sezonun hikayesini ikiye bölmüşler ve final daha sonra gelecek. yani bu sezon izlediğimiz her şeyin bir anda çok etkileyici bir noktaya bağlanma ihtimali de var.

yine de insan hikayenin en azından oyun aralarında ufak ufak ipucu bırakmasını istiyor. yoksa ben ne izledim ve bu sezon bana tam olarak ne anlattı sorularının pek bir yanıtı yok.

diziye geniş açıdan bakma girişiminde bulunacak olursak da ben bu konuya çok girmek istemem açıkçası. birçok defa üzerinden geçtiğimiz üzere dizi basit bir mekanik üzerine kurulu. o da oyun oynamak. oyunlar ne kadar çekişmeli ve heyecanlı geçerse
dizinin kalitesi de o kadar artıyor. bunun dışında diziden çok fazla bir şey beklememek lazım. ki bence dizinin vaadi de hiçbir zaman başka bir vaadi olmadı.

bunu da neden anlatıyorum, çünkü dizinin ilk sezonu düştüğünde bunu kapitalizm üzerinden falan okumaya çalışan olmuştu ki bu tür çabalar insanda bir ufak baş ağrısına sebep oluyor. çünkü dizi aslında düşünülen kadar derin değil. yani tüm o parlak ve ilgi çekici dekorların altında basit ihanetler var. oyuna katılan insanların borçları var. birçoğu elinde 5 kuruş olmadan dışarı çıksalar ya zaten öldürülecekler ya da sevdikleri biri ölecek. o nedenle işte insanların açgözlülüğü! işte insanların paraya tapınması! işte insan hayatının değersizliği! gibi slogan atan insanlara ya öyle miymiş demek geliyor insanın içinden.

--- spoiler ---


diziye bakıp garip garip fikirler üreten insanlara da bir takım laflarımızı söylediğimize göre yazıyı ufaktan bitirebiliriz.

sonuç olarak dizi eğer ilk iki bölümü geçerseniz hala çok eğlenceli. işte kavgalar falan var, oyunlarda kim hayatta kalacak kim ölecek diye heyecan yapıyorsunuz. bölümler akıp gidiyor.

ancak yazının genelinde bahsettiğimiz fikri yeniden değerlendirme kısmında pek bir şey sunmuyor. o nedenle bu sezonu bekletip final sezonuyla birlikte izleyip değerlendirmek daha mantıklı olabilir. belki o şekilde anlatılanlar böyle havada kalmaz ve bir şekilde bize oha ne hikaye anlatmışlar be diyeceğimiz bir yere bağlanır. onu da bekleyip görmek lazım.