Şimdiden Gibi Dizisinin Klasikleri Arasına Giren 5. Sezon 2. Bölüm: Kahır
gibi dizisinde müthiş bir bölümü geride bıraktık. 5.sezon 2.bölüm (kahır) bu dizinin efsane bölümleri arasına girdi diyebiliriz. görünen o ki yılmaz'ın üzerine kurulu konular daha başarılı oluyor. ilk 5 dakika için detay vereyim isterdim sadece ama diğerlerini atlamak içime sinmedi. ağır spoiler içerir, baştan söyleyeyim.
--- spoiler ---
plastik şerit için 0.01 sentlik telif hakkı… diye başlayan bir bölüm. absürtlüğe hoşgeldiniz diyor çoktan. ardından yılmaz’ın eve gelişinde türkan’ında geleceğini umaraktan ilkkan ve ersoy’un ayaklarını indirişi,yılmaz'ın türkan ile konuşurken yüzüne tükürmesinden dolayı ayrılık açıklaması. türkan’dan ayrıldıktan sonra yolda yürüyüşü ve gözlerinin kızlara kayıyor oluşu ama aşksız takılmalık yani. ilkkan’ında öyle olmuyor deyip daha kötüleşeceksin demesi. fakat hiçte öyle değil. çünkü yılmaz’ın tepesinde özgürlük bulutları dolaşıyor. sonra ersoy’un doğu avrupa’dan ikinci el olarak getirttiği kulplu beygir. diyalog efsane mi, efsane.
derken bizimkiler uzun atlama murat’ın sırığını almak için (aslında orospu çocuğu murat olur kendisi, orası ayrı konu) taksiye binerler. her ne kadar kendi arabaları olsada taksiye binmeleri de ayrı bir konu. takside çalan müziğin etkisiyle yılmaz ağlamaya başlar ama ilacın yan etkisindendir o. taksici kağıt havlu uzatır. süleyman babür spor kompleksine gelirler. danışmadaki çocuk uzun atlamanın başka bir dal sırıkla atlamanın ise başka bir dal olduğu bilgisini veriyor bizimkilere. sırığı aradıkları esnada yılmaz türkan’a özledim diye mesaj atar. fakat istediği cevabı alamaz. bir gün önceki yazışmalarıda durur. ben geldim. ne içersin diye sormuştur yılmaz. fakat ben kendim söylerim demiştir türkan. aslında orada mesajı vermiştir çoktan. o ara yılmaz telefonu fırlatır, ersoy almaya gider. telefona bir şey olmamıştır. çünkü helal parayla alınmıştır.
devreye kabak çekirdeği sahnesi girer. sabah gelmesi gereken kurye değil,akşam vakti kabak çekirdek satıcısı çalışanı gelmiştir. 2 cm ayağı kısa olduğu için jimnastikçi olamayan, doğu avrupa ikinci el pazarının olduğu diyalog kadar lezzetli patron çıldırdı sahnesi. akabinde cesaret ve sızı’nın kaldırıldığı bilgisi. sonra bir anda arabayla gezelim diyen yılmaz.
türkan’ın evinin önüne gelirler. büyük ihtimal o sırada türkan’ın babası kovboy filmi izliyordu. yılmaz ersoy’u bira almaya gönderir. ersoy geldiğinde ise “bu gece bütün üzüntüleri sikiyoruz ersoyum,üzüntü bizi üzdüğüne pişman olana kadar üzülüyoruz” deyip belki uzun yıllar boyunca efsane olacak bir sözün habercisi oluyor. yılmaz’ın bu acı yolu yürüyüp bitirmesi lazım. kasetini takar. emrah sahne alır. detone ola ola şarkıyı söylerken ilkkan ersoy’a bira uzatır. ardından birde çakmak uzatır ama ersoy ben beceremem deyip ilkkan birayı açıp ersoy’a geri verir.
ertesi gün birer kapiçino içip dağılacakları pastaneye gitmeye ve sırığı murat’a teslim etmeye koyulurlar.(evet orospu çocuğu murat) tesadüf bu ya türkan ordadır. yılmaz gider yanına yapıştırır “hemen aşk yaşamaya başlamışsın zaart” diye der. sonra inme gelir, felç olur bizimkisi.
3 hafta sonra dilbilgisi bırakmayan kara sevda içinde arkadaşlarının onu unfollow ettiğine tanık olur yılmaz. aşk bitince ilk ersoy’u sikecektir çünkü ayağa kalkıp dövemediği için ersoy’un götü kalkmıştır.oysaki arkadaşları ona yaren olsun diye muhabbet kuşu almışlardı. dosttur neticede.
kahvehaneye giderler. araya türkan’ın eniştesini devreye sokmuşlardır ama nafile. türkan’ın bir huyu vardır. sevmiyorsa sevmiyordur. artık eve gitmeleri gerekir çünkü serumun değişmesi lazımdır. çaylar ilkkan’da bu arada.
yılmaz çoço ile dertleşiyordur. türkan'la evlendiklerinde onuda yanına alacağını söyler. çoço’ya sorar; ne dersin varmı şansımız ? çoço cücük gibi sesiyle hayır der. yılmaz sinirlenir ve “senin ben a.cığını s2kiyim çoço der. o ara donuklaşır. ilkkan gelir ve yine hepimizin bayıldığı sahne zuhur eder: kör mü oldun lan ?!
mutfak sahnesiyle başbaşayız. yılmaz bir an sucukla göz göze gelir ve ağlamaya başlar. ilkkan ersoy’a sucuk işine bir ara verebilir misin arkadaşımız ağlıyor burda diye çıkışır. bu nasıl bir zalimlik böyle diyerek sinirlenir. oysaki ersoy ucuz diye tavuk sucuk almıştır. ama bilmediği birşey vardır. “tavuk sucuk diye bir şey olmaz. sucuk ancak ve ancak kırmızı etten imal edilebilir” ilkkan iyice sinirlenip “abi etiketi çıkar, strece sar ama iyi sar kokutmasın dolabı” der.
finale doğru giderken, koşan çocukların olduğu detayla, onların çağrılmadığı ama kendilerinin gittiği nikah salonunda oksijen tüpüyle altın takar yılmaz türkan’a. sonra o.ç.muratla kafede otururlar. biraz rastgelelik üzerine aforizmalar savurur. derken bize çok önemli bir bilgi verir yılmaz. türkan’ı gördükleri o pastanenin sahibi görkem'miş. web sitesine girip hakkımızda yazan kısımdan öğrenmiş. birde ethem 1.5 saat komada kalmıştı onu unutmayalım.
--- spoiler ---
Gibi'nin 5. sezon 2. bölümünden replikler
"bir yarım saat beklesen belki ben ayrılırdım."
"ne dinliyorum lan ben iki saat burada, ne bu?"
"bu gece tüm üzüntülerimizi sikiyoruz ersoyum. üzüntü bizi üzdüğünü pişman olana kadar."
"babası kovboy filmi izliyor bu saatlerde."
"kara sevda bu kardeşim, dil bilgisi bırakmadı bende, gidenin gidişi ile kalanın duruşu bağdaşmazmış kardeşim, benimki de o hesap."
"şu aşk bitsin, ilk seni sikicem."
"sinirimden işedim, sinirimden."
"tavuk sucuk olmaz, sucuk ancak ve ancak kırmızı etten imal edilir."
"ebem sikildi aşk yüzünden."
"allah seni de bu bezlere mahkum etsin inşallah."
"bir günlük hamileyse sen bunu bilemezsin de, neyse..."
"döndü dolaştı orospu çocuğu murat oldu, hayat işte..."