Sanılanın Aksine Görüşleri Yüzünden Asla İşkence Görmemiş Bilim Adamı: Galileo Galilei

Galileo (1564-1642) hakkında kafalarda Giordano Bruno veya hatta Jean D'arc gibi bir kader olur ancak gerçekte durum pek de öyle değil. Bilim klasik mitlerinden birini daha aydınlatalım...
Sanılanın Aksine Görüşleri Yüzünden Asla İşkence Görmemiş Bilim Adamı: Galileo Galilei

galileo'nun hayatı hakkında yaygın biçimde anlatılan efsanelerden biri, onun “dünya dönüyor” dediği için işkence gördüğü ve zindana atıldığıdır. gerçekte ise galileo ne işkence gördü ne de hapsedildi. hikaye çok daha incelikli ve dönemin otorite, siyaset ve bilim üçgenini anlamak için öğretici bir örnektir.

galileo 17. yüzyılın en parlak zihinlerinden biriydi. teleskopu iyileştirip jüpiter'in galilei uydularını keşfetti, venüs'ün evrelerini gözlemledi, güneş lekelerini inceledi ve bütün bu verileri, kopernik'in dünya'nın güneş etrafında döndüğü fikrini desteklemek için kullandı.

sorun burada başladı. roma'daki entelektüel iklim, yalnızca teoloji değil otorite ve siyaset dengeleriyle de örülüydü. 1616'da kopernikçi görüş, “matematiksel bir hipotez olarak anlatılabilir fakat fiziksel gerçek gibi savunulamaz” çizgisine çekildi. galileo'ya da bu konuda dikkatli olması hatırlatıldı. o ise susmadı. 1632'de yayımlanan iki büyük dünya sistemi üzerine diyalog'da (dialogo sopra i due massimi sistemi del mondo, tolemaico e copernicano)) hem ptolemaios'un yer merkezli modelini hem de kopernik'in güneş merkezli modelini konuşturdu. fakat kitaptaki karakterlerden simplicio'nun, kilisenin geleneksel görüşünü savunurken saf ve tutarsız görünmesi, dönemin papası viii. urban başta olmak üzere bazı etkili isimlerde kişisel bir alınganlık yarattı. tartışma bilimin sınırlarını aşıp gurur, prestij ve otorite meselesine dönüştü.

O dönemlerde Roma böyle bir şeydi.

1633'te galileo roma'da engizisyon mahkemesi'ne çağrıldı

suçlama, yasaklanmış bir görüşü savunmak ve kilisenin otoritesine karşı gelmekti. mahkeme sonunda çıkan karar sertti fakat efsanelerdeki gibi vahşi değildi. galileo işkence görmedi, hapse atılmadı. inancından vazgeçmesi ve bir daha bu görüşü “fiziksel gerçek” diye savunmaması istendi, ömrünün geri kalanını ev hapsinde geçirmesine hükmedildi. efsaneye göre kapıdan çıkarken “e pur si muove” yani “yine de dönüyor” dedi. bu söz, tarih anlatılarında hoş bir dramatik kapanış sağlar ama güvenilir çağdaş kayıtlarda yoktur. muhtemelen daha sonra doğmuş bir romantik eklemedir.


galileo ev hapsinde bile üretmeyi bırakamadı

öğrencileriyle mektuplaştı, mekanik ve hareket üzerine düşüncelerini derledi. körlüğe yaklaşan görme kaybına rağmen, bilimsel sezgisini adeta yeni bir aletten yararlanır gibi kullanmayı sürdürdü. “iki yeni bilim” (discorsi e dimostrazioni matematiche intorno a due nuove scienze, 1638). adlı eseri bu dönemin ürünüdür ve bugün modern fiziğin temellerinden biri sayılır. yani galileo'nun özgürlüğü sınırlandı fakat düşüncesi değil. onun hikayesi, yalın bir kahramanlık destanı değil; bilimin, otoriteyle, kibirle ve zamanın güç ilişkileriyle nasıl çarpıştığını gösteren güçlü bir örnek.

bu düzeltme, tarihsel isabeti temin etmenin ötesinde, bilginin cesaretle birleşmediğinde nasıl güdük kaldığını gösterir. bugün de hakikate yaslanmak istiyorsak, yalnız zekaya değil cesarete de ihtiyaç duyarız. doğruyu bilip onu savunacak erdemi göstermiyorsak, yanlışların hükmüne şaşırmayalım. bilim eski doğruları yıkıp yenilerini kurarken bize bıraktığı en büyük miras hep aynı kaldı: kanıtın yanında durma cesareti. çünkü cesaret, gerçekliğe bağlılığın omurgasıdır.

kaynak: john gribbin, bilim tarihi
james cungureanu
hyperphysics