Sanayi Devrimi Neden Çin Yerine İngiltere'de Başladı?
sanayi devriminin en büyük etkenlerinden birisinin sermaye birikimini sağlayan coğrafi keşifler olduğu söylenir
zira coğrafi keşifler sayesinde amerika'dan gelen altınlar avrupa'da sermaye birikimini arttırdı. ancak neden sanayi devrimi avrupa'da başladı? tartışılmaz üstünlüklere sahip olan çin, o günkü avrupa'dan çok daha gelişmişti. çinlilerin de avrupalılar gibi devlet kurabilecek kadar yiyecekleri vardı, dökme demiri ilk onlar kullandı, kağıt, barut, matbaa, siyasal güç, denizcilik vs. hepsi çin'de mevcut idi...
kolomb'un çaputtan 3 gemisi atlas okyanusundan amerika'ya ulaşmadan yıllar önce allah'ın çinlisi hint okyanusunun bir ucundan öteki ucundaki afrika'nın doğu kıyılarına 120 metre uzunluğundaki yüzlerce gemiyle yaklaşık 28.000 tayfa gönderdiği söylenir. bunlara rağmen sanayi devriminin çin'de değil de avrupa'da ortaya çıkmasını açıklayan şahsımca en sağlam görüş "siyasi parcalanmışlık"dır. çünkü adamlar çin'de m.ö. 221 yılında siyasal birlik kurmuşlar. tek bir egemen dil, tek bir yazı sistemi mevcut. oysa avrupa'da siyasal birlik kurmak o dönemlerde söz konusu değildi. 14. yy'da hala 1.000 kadar bağımsız küçüklü büyüklü devletten söz edilir. 15. yy'da 500, 20. yy'da ise 25'e kadar inmiş bu devletler. bu bölgede günümüzde yaklaşık olarak 40-45 farklı dil konuşuluyor, her birinin kendine has alfabesi var, kültürel farklılıklar ise çin'e göre çok daha fazla. günümüzde bile avrupa birliğindeki uyuşmazlıklar bu kültür farklılığından ve bölünmüşlükten kaynaklanmaktadır.
çin'de 15. yy başlarında az önce bahsettiğim gemilerin yurt dışına gönderilmesine çin sarayındaki bir kavga sonucu son vermiş. sonunda tersaneler kapatılmış, okyanus aşırı gemicilik yasaklanmış. aynı dönemlerde siyasi karar sonucunda suyla işleyen iplik eğirme makinelerini geliştirmeyi bırakmışlar. kısacası o dönemde tek bir siyasi otoritenin vermiş olduğu karara bağlı olarak -ki bu çin hükümdarıdır- sanayi devriminin eşiğinden dönülmüş. bu ve benzeri olayların örnekleri avrupa'da da mevcut. mesela 19. yy sonunda londra sokaklarının elektrikle aydınlatılmasını engelleyen yasanın çıkması. ama çin'in farklı bir yanı var. çünkü bütün o bölgede siyasal birliğini kurmuş bir ülke. dolayısıyla tek bir geçici karar, geriye dönüşü olmayan sonuçlar doğuruyor. çünkü o geçici kararın saçmalığını kanıtlayacak, yeniden başka tersanelerin kurulmasına odaklık edecek hiçbir tersane kalmadı.
siyasi olarak parçalanmış bir avrupa'yı çin ile karşılaştırmak için en iyi örnek kristof kolomb örneğidir
kendisi batıya gitmek için önce fransa'dan gemi ister. olumsuz yanıt alınca bu defa portekiz kralından bu istekte bulunur. o da olmayınca medina-sedonia düküne başvurur. oradan da olumsuz yanıt alınca bu defa medina celi kontuna gider ve yine red yanıtı alınca ispanya kralına bu isteğin iletir. ilk başvurusu reddedilir ancak ikinci başvurusu kabul edilir ve kolomb yelken açar. eğer avrupa bu hükümdarlardan birinin buyruğu altında birleşmiş olsaydı, amerika kıtalarını sömürgeleştirememiş olabilirdi. ancak avrupa bölünmüş olduğu için yüzsüz kolomb beşinci denemesinde bir kralı razı etmeyi başardı. sonrasında ise klasik hikaye, avrupa'ya altın akmaya başladı. diğer avrupa ülkeleri de ispanya'nın bu durumunu görerek oralara gemiler yollamaya başladılar. avrupa'da elektrikle aydınlanma, top, matbaa vs. yenilik konusu da hep böyle. her biri önce ilgisizlikle karşılandı fakat sonrasında bir yerde benimsendikten sonra avrupa'nın geri kalanına da yayıldı. bu nedenle çin'in siyasal ve teknolojik liderliğini avrupa'ya kaptırarak sanayi devrimine öncülük edememesinin altında yatan asıl sorun, çin'deki müzmin birlik ile avrupa'daki müzmin bölünmüşlüktür. bu sayede tek bir diktatörün veya hükümdarın aldığı karar çin'deki yenilikleri engelledi. devletlerden birisi bir yeniliğe yüz vermiyorsa öteki veriyordu ve böylece komşu devletleri de aynı şeyi yapmaya zorluyordu. çin'deki gibi avrupa'da bütün yeniliklerin musluğunu kapatacak tek bir despot olmadı. hitler, napolyon gibi olmaya çalışanlar olduysa da başarılı olamadılar.
bu görüşü destekleyici kaynaklar:
the washington post
american enterprise institute