Sagopa Kajmer'in 2000'lerdeki Albümlerinde, Nereden Bulmuş Dedirten Beat Seçimleri

Sagopa'nın bugünkü albümlerinde pek bulamadığımız beat kalitesinin 2000'lerdeki nadide örneklerinden seçmeler, buyrun.
Sagopa Kajmer'in 2000'lerdeki Albümlerinde, Nereden Bulmuş Dedirten Beat Seçimleri

sagopa'nın dünü ve bugünü arasında bir değişim görüyorum

örneğin 2005 yapımı romantizma albümündeki bebeğim öldü parçasında beat olarak
2001 yapımı olan, özünde playstation 2 için çıkarılan silent hill 2'nin soundtracklerinden
theme of laura'yı kullanır.

Theme of Laura


oyunun gerek atmosferi gerek hikayesi (puslu bir şehirde geçen içinde ağır bir dram barındıran bir oyundur kendisi) gerçekten çok güzel bir seçim.. oyun çıktığı vakit eski forum sitelerine ya da oynayanların yorumlarına bakacak olursanız, ingilizce bilmeyenlerin dahi aşırı depresif hissetiklerini duyarsınız genelde.

the philosophy of silent hill 2


pavlov'un köpeği, bu da bir pesimistin gözyaşları albümündedir, 2003. girişte türkçe dublajını kullandığı diyalog, american splendor isimli bir çizgi romanın yazarının biyografisini konu alan aynı isimli filmden alıntıdır. (güzel de bir çizgi romandır, bizde pek bilinmez, bilen bilir.) yine güzel bir seçim. (bkz: american splendor)

Pavlov'un Köpeği


İlgili konuşmanın orijinal sahnesi


hayat arabamla 2005 mil, yine romantizma albümünden, bu kez kate price - so ghostly the girl came in şarkısının beat olarak kullanıldığını görürüz, bu da pek güzeldir.

Hayat Arabamla 2005 Mil


So Ghostly The Girl Came In


çok daha fazlası var aslında, ne var mesela... yakın ve uzak var, kötü insanları tanıma senesi albümünden 2008'de, burada da beat olarak "ana bashaa el bahr" isimli şarkıyı kullanmış. murat menteş bu şarkı için "bu şarkıyı dinleyen herkes beş dakikalığına da olsa aşkı tatmış demektir" der mesela.

Yakın ve Uzak


Nagat El Saghira - Ana Baashaq El Bahr (Ben Denize Aşığım)


bunları kendisi mi seçti, nasıl yaptı etti bilemiyorum tabii.. bugün bu tür hoş detayları göremiyorum artık ben, belki de gözümden kaçmıştır, bilemiyorum.

inandığım bir şey var, nasıl ki insanın yediği ekmek, domates ya da kırmızı et onun bünyesinde birtakım yerlere dahil oluyor, vücudunda et, protein, kemik, yağ oluyorsa günün sonunda... yine insanın tükettiği bazı içerikler de; kitaplar, filmler, şarkılar gibi... ruhundaki birtakım yapıların oluşumuna katılıyor ve bunun sonunda da şekilleniyor karakterlerimiz ve düşüncelerimiz...