Sadece Arctic Monkeys'in Değil, Komple Indie Müziğin En İyi Albümlerinden Biri: AM
arctic monkeys’in 2013 çıkışlı beşinci stüdyo albümü, grubun “biz büyüdük artık” dediği albüm. uzun yıllardır beraber çalıştıkları james ford’un prodüktörlüğünde, ross orton’un da desteğiyle los angeles ve joshua tree çöllerinde kaydedildi. domino etiketiyle 9 eylül 2013’te yayımlandı. “r u mine?”, “do i wanna know?”, “why'd you only call me when you're high?”, “one for the road”, “arabella” ve “snap out of it” gibi single’larla desteklendi; her biri ayrı hit, ayrı bir geceye fon müziği oldu.
albümde josh homme, bill ryder-jones ve pete thomas gibi isimler misafir kontenjanından yer alırken; müzikal anlamda arctic monkeys ilk defa “hip hop’tan da beslenelim abi” diyerek funky riff’lerle, r&b groove’larıyla, soul etkili vokallerle yeni sulara yelken açtı ama bu sular hâlâ karanlık, hâlâ alex turner’ın kalp kırıklıklarıyla dolu. aşk, seks, yalnızlık, gecenin bir yarısı çalan ama açılmayan telefonlar...
grup önceki albümleri suck it and see’ye göre çok daha “stüdyo işi” bir yaklaşım benimsedi. kayıtlarda piyano, org, hohner guitaret gibi yeni enstrümanlar kullandılar; bir de vintage drum machine'lerle işin içine biraz da retro hava kattılar. sonuç: daha yoğun, daha groove’lu, daha gece sürüşü tadında bir albüm çıktı ortaya.
ticari anlamda da arctic monkeys’in en başarılı işlerinden biri oldu. ingiltere listelerine bir numaradan girdi, ilk haftasında 157 bin sattı. 2010’ların en çok satan plaklarından biri hâline geldi. abd’de ise tam anlamıyla patladı. “do i wanna know?”, billboard hot 100’e giren ilk arctic monkeys şarkısı oldu. 2023 itibarıyla albüm, riaa tarafından dört kez platin sertifikayla ödüllendirildi.
eleştirmenler de mestti. daha karanlık, daha seksi ve daha “groovy” buldular. albüm, brit awards’ta “yılın ingiliz albümü” ödülünü aldı, mercury prize’a ve grammy’ye aday oldu. nme, albümü sadece yılın değil, 2010’ların en iyi albümü ilan etti. rolling stone da boş durmadı, 2020’de yayınladığı “tüm zamanların en iyi 500 albümü” listesine dahil etti.
albüm ismi nereden geliyor? + josh homme katkısı
alex turner bir gün radio 1’de zane lowe’a albüm ismini nasıl bulduklarını anlatıyor, diyor ki: “şimdi açık açık söyleyeyim, am ismini the velvet underground’dan yürüttüm. onların vu diye bir derleme albümü var ya, hah işte oradan. dedik ki biz de baş harflerden yürüyelim, oldu sana am. biraz kolaya mı kaçtık? belki ama şu an tam da olmamız gereken yerdeyiz gibi hissettirdi bize.”
yalnız bu isim hikâyesi burada da bitmiyor. bir ara albüme the new black demeyi bile düşünmüşler. sebebi? kayıt sırasında kullandıkları küçük siyah bir amfi. turner diyor ki: “eski bir rickenbacker’ım vardı, onunla çok kayıt aldık. iki deliği var, düğme falan yok. yanında da küçücük bir siyah amfi - biz buna the new black demeye başladık. albümün ismi o da olabilirdi.”
josh homme meselesine gelirsek; olay tamamen “sen benim sırtımı kaşıdın, ben de seninkini” muhabbeti. turner, aynı yıl homme’un ...like clockwork albümünde vokal yapmıştı, homme da dönüp am’e konuk oldu. alex’in yorumu şöyle: “adam geldi, bizi tıkanıklığımızdan çıkardı. dost işi, aile işi. bir gece takıldık, kaydettik. onun katkısı bence albümdeki en heyecan verici şey. sadece 30 saniye ama sanki daha önce hiç duymadığım bir şey gibi. kendi borumu öttürmek gibi olmasın ama gerçekten öyle.”
josh homme da boş durmamış bu arada, 4 temmuz 2013’te çekya’daki rock for people festivalinde sahneden duyuruyor: “arctic monkeys’in yeni albümünde vokal yaptım. albümün adı am, baya seksi, gece yarısından sonra dinlenecek cinsten. disko değil belki ama modern, dans edilesi bir albüm. çok iyi olmuş.”
albümün sesörgüsü neye benziyor?
alex turner’ın deyimiyle, am “dr. dre beat’i gibi ama ike turner’ın perçemini takmış, stratocaster’a binmiş çölde dört nala gidiyor” albümdür. nme’ye verdiği ilk röportajda böyle tarif ediyor, üstüne de ekliyor: “bu sefer dört elemanın odada çalıp kaydettiği bir albüm gibi gelmiyor kulağa. aslında hâlâ o ama enstrümanları ya da sesleri öyle bir büküyorsun ki ortaya arabada açınca ‘oha’ dedirten hip hop vibe’lı bir groove çıkıyor.”
müzikal ilham kaynakları da tam bir eklektik playlist: outkast, aaliyah, black sabbath, captain beyond, the groundhogs... gitarist jamie cook da ekliyor: `the rise and fall of ziggy stardust and the spiders from mars`’ı kayıt sürecinde adeta döne döne dinlemişler. albümün atmosferik tarafına katkısı büyük.
önceki albüm suck it and see ile kıyaslayınca am çok daha “stüdyo albümü”. bu sefer kayıt süreci tamamen değişmiş. canlı çal-kaydet formatı yerine, önce bas gitar ve davul oturtulmuş, groove merkeze alınmış. james ford’un dediğine göre de davul seti geleneksel şekilde değil, sesleri farklılaştırmak için değişik pozisyonlarda kurulmuş. helder’in davulu bildiğin deney alanına dönmüş anlayacağınız.
bu süreçte yepyeni enstrümanlar da devreye girmiş: piyano, org, celeste, hohner guitaret ve eski usul bir drum machine. kısaca, klasik indie rock kafasından çıkıp, biraz daha groove’a, groove üzerinden de başka diyarlara yolculuk başlamış.
bu yolculukta josh homme, bill ryder-jones ve pete thomas da konuk sanatçı kontenjanından araya giriyor ama temalar tanıdık: bozulmuş ilişkiler, yalnızlık, seks, kırık kalpler; sadece bu kez daha gece, daha kirli, daha cool bir atmosferde anlatılıyor. arabada aç, camı indir, şehre geceden bak. o kafada.
albümün tanıtımı + konserler + artwork + single maceraları
arctic monkeys, am albümünü tanıtmak için öyle bir turneye çıktı ki, bildiğiniz dünya turu: avrupa, kuzey amerika, avustralya, yeni zelanda; toplamda 150'den fazla konser. am tour, 22 mayıs 2013'te kaliforniya ventura'da start aldı, finali ise 15 kasım 2014’te brezilya rio de janeiro’da yaptı. bu kapanışa özel olarak bir de kısa belgesel paylaştılar youtube’da; “r u mine?” performansı ile veda ettiler.
bu arada 2013 sonbaharında biz de nasibimizi aldık. rock’n coke festivalinde sahne aldılar ve o gece sanırım hiçbirimiz eski biz olarak dönmedik eve. canlı izlediğim en iyi performanslardan biriydi. sahneye çıktıkları anda hava değişti, “do i wanna know?”’un ilk riff’iyle alan komple karanlık bir gece yolculuğuna çıktı. turner bir ara ceketini bile çıkardı, o derece ısındık.
artwork mevzusu: albüm kapağı 15 temmuz 2013’te paylaşıldı. klasikleşen dalga formu var ya, işte o aslında amplitude modulation (am) sinyalinden esinlenilmiş. ortasında da “am” harfleri gizli gizli okunuyor. sade, ikonik, fonksiyonel.
canlı performanslar & kanye west dramı
9 ekim 2013’te jimmy kimmel live!’a çıkacaklardı ama kanye west sağ olsun, röportajda fazla konuşunca adamların performansı iptal oldu. neyse ki 16 ekim’de açık hava sahnesinde “do i wanna know?” ve “r u mine?”ı çaktılar da içimiz soğudu.
single çıkartma ritüelleri: ilk single “r u mine?” aslında albümden bile önce, 27 şubat 2012’de dijital olarak çıktı. sonra 21 nisan’da record store day’de mor 7” plak olarak yayımlandı. 2 mart 2012’de de resmi olarak single olarak duyuruldu. biraz erken ama bomba gibi girişti.
ikinci single “do i wanna know?” 19 haziran 2013’te çıktı. bbc radio 1 önce “b list”e aldı, sonra “a list” yaptı. uk’de silver sertifika aldı (200.000’den fazla satış), uluslararası çapta da deli gibi tuttu.
üçüncü single “why’d you only call me when you’re high?” 11 ağustos 2013’te video klibiyle geldi ama asıl olay: 29 temmuz’da internete sızdı, hemen kaldırıldı ama olan oldu. uk single listesinde 8 numaraya kadar çıktı, “fluorescent adolescent”tan bu yana ilk top 10 başarısıydı.
dördüncü single “one for the road” 9 aralık 2013’te dijital ve 7” plak olarak çıktı. beşinci single “arabella” önce ocak'ta italya radyolarında döndü, sonra 10 mart 2014’te ingiltere’de resmen yayımlandı. plak çıkarmayı planlamışlardı ama iptal ettiler.
altıncı ve son single “snap out of it” 9 haziran 2014’te uk radyolarına servis edildi.
albümün eleştirmenlerden aldığı övgüler + ödüller + kült statüsü
arctic monkeys’in am albümü çıktığında, eleştirmenler “tamam, bu iş burada biter” dedi. metacritic ortalaması 81 (36 eleştiriye göre), yani topluca beğenilmiş ama olay sadece puanlarda değil, yapılan yorumlarda gizli.
"hip-hop beat’leriyle rock riff’leri evlenmiş" diyen clash’ten simon harper, albümün karanlık ve tehditkâr atmosferinden mest. entertainment weekly’den ray rahman "the velvet underground melodileri + black sabbath riff’leri + groovy oyunlar = eğlenceli karanlık" formülünü veriyor, notu da a-. time out’a göre ise “ingiltere’nin en büyük gruplarından biri, hiç beklenmedik bir şekilde daha da büyüdü.” tavsiyesi de net: "fhm’i bırakın, am’i alın."
nme ise direkt topa giriyor: 10 üzerinden 10 verip, “tartışmasız en iyi albümleri” diyor. popmatters’tan j.c. macek iii, turner’ın en şiirsel halini bulduğunu, albümün hem tutarlı hem çeşitli olduğunu belirtiyor. the guardian’dan tim jonze, önceki albümlerden gelen melodik ve sert yönleri bu sefer daha keyifli ve enerjik bir karışımla sunduklarını yazıyor.
allmusic’ten stephen thomas erlewine, albümün hem britpop hem hard rock tarafını başarıyla harmanladığını, hatta biraz glam rock, bol fuzz ve sağlam groove’lar ekleyerek üstüne koyduğunu söylüyor. pitchfork’tan ryan dombal, albüm için “paranoyak ve hayaletli” ifadesini kullanıyor. q dergisinden matt mason da 4/5 verip, "yaşla gelen sakinlik, yerini ustalık ve sahne güvenine bırakmış" diyor.
nme retrospektif olarak albümü “boşa atılan mesajlar, sarhoş girişimler, gece yarısı itiraflarının hikâyeleri” olarak tanımlıyor. 2010’lar boyunca ise "ülkenin dört bir yanındaki gecelere, buluşmalara, sabahlara soundtrack oldu" yorumunu yapıyorlar. boş değil.
ödül sezonu & listenin listesi: 2013 nme ödüllerinde grup best british band dalında aday, “r u mine?” hem best track adayı hem de best music video kazananı oldu. mercury prize’a aday gösterildi (grubun 3. defa bu onura erişmesi). q awards’ta “do i wanna know?” best track ödülünü aldı. 2015 grammy’lerde best rock performance kategorisinde adaydı.
2014 brit awards’ta hem british album of the year hem de british group ödüllerini aldılar. bunu üç kez yapan ilk grup oldular - coldplay ve manic street preachers sadece iki kez başarabilmişti.
nme, albüm daha bir ay bile dolmadan "tüm zamanların en iyi 500 albümü" listesine 449. sıradan soktu. aynı sene en iyi 50 albüm listesinin de zirvesine koydu: “am riskliydi ama gerçek bir evrimdi. turner’ın söze ve melodilere olan mahareti yine kazandırdı.” 2019’da 2010’ların en iyi albümü, 2020’de rolling stone listesinde 346. sıraya yerleşti.
polonya’dan agora sa bünyesindeki 17 müzik yazarı da albümü yılın en iyi ikinci yabancı albümü olarak seçti. birincilik arcade fire - reflektor’a gitti ama am gönüllerin kralıydı.
ekstra bilgi: 2010’ların en çok satan plaklarından biri de oldu, 2015 temmuz itibarıyla 27.000 adet plak satışıyla listeye girdi.
Arctic Monkeys solisti Alex Turner'ın güleryüzlü ve mütevazı BRIT Awards konuşması
albümün ticari başarısı
britanya’nın indie kralları, 2013’te çıkardıkları am albümüyle ortalığı fena karıştırdı. albüm, çıktığı ilk hafta 157.329 kopya satarak uk albums chart’a bir numaradan girdi ve yılın daft punk’tan sonraki en hızlı satan ikinci albümü oldu. bu satışla birlikte arctic monkeys, bağımsız plak şirketi etiketiyle çıkan ilk beş albümünü de uk chart’ta bir numaraya sokan ilk grup olarak tarihe geçti.
2014 brit ödülleri’nde “yılın brit grubu” ve “en iyi albüm” ödüllerini cepleyince, albüm tekrar yükselişe geçti ve bastille’in bad blood albümünün hemen arkasından listede ikinci sıraya oturdu. bu klasik brits effect, am’in daha da uzun ömürlü olmasını sağladı. haziran 2019 itibariyle albüm, uk albums chart’ta tam 300 hafta boyunca top 100’de kalarak kalıcılığını ispatladı.
yalnızca britanya’da değil, dünya genelinde de liste başarıları topladı. avustralya, hollanda, danimarka, portekiz, slovenya gibi ülkelerde direkt zirveye oturdu; abd’de ise ilk haftasında 42.000 satarak billboard 200’e altıncı sıradan girdi - bu da grubun amerika’daki en iyi çıkışı oldu.
haziran 2024’te, abd’de 4 milyon satış ve dinlenmeye ulaşıp riaa tarafından dört kez platinle ödüllendi. bağımsız bir grubun mainstream’i bu kadar delip geçmesi gerçekten kolay iş değil. bravo monkeys.