Sabırlı Bir İşçilikle Yüzyıllarca Kullanılmış Mumyalamada Hangi İşlemler Uygulanıyordu?
bir cesedi, belirli aşamalardan geçirerek, mumya haline getirme işlemi yaklaşık 70 gün sürüyordu. başlangıçta, ölen kişinin cesedi 3 gün bekletilirdi. daha sonra vücut potasyuma batırılırdı ve bir hafta geçmesi beklenirdi. bir haftadan sonra organların vücuttan çıkarılma işlemine başlanırdı. ilk olarak beyne, burun deliğinden bir metal çubuk sokuluyor ve beynin burundan akıtılması sağlanıyordu. bağırsak, akciğer ve mide ise çıkarılan diğer organlar arasındaydı. bunun için vücudun sol tarafında bir delik açılıyordu. mısır’da kalbin öte dünyada yargılama işleminde kullanılacağına inanılıyordu. bu yüzden kalp çoğu zaman çıkarılmazdı. kalp çıkarılsa bile ayrıca mumyalanıp geri yerleştirildi.
çıkarılan iç organlar dört adet çömleğe konuluyordu. bu çömlekler kaponik olarak bilinir. duamutef adında bir çakalın tasviri olan çömleğe mide konurdu. bir insan olan, imseti’ye ait çömleğe karaciğer konurdu. kebehsenuef adındaki şahin tasviri olan çömleğe bağırsaklar yerleştirilirdi. hapi adındaki bir babuna ait olan çömleğe de ölünün akciğerleri konurdu.
organları çıkarılan ceset, mumyacılar tarafından nemi de emen koruyucu bir madde olan natron tuzuyla kaplanırdı. bu tuzun içinde bekleyen ceset 40 gün sonra kururdu. kuruyan ceset, daha sonra nil deltası’na götürülür ve suya batırılırdı. vücudun tamamen kurumaktansa esnek kalması yerine yağlar kullanılırdı. daha sonra, vücudun şeklini koruması için yağa ve reçineye batırılan talaş,saman gibi maddeler vücuda yerleştiriliyordu. maddeler doldurulduktan sonra vücuttaki delik palmiye ipliğiyle dikiliyor ve sargı işlemine geçiliyordu.
sargı işlemi sırasında, kişiyi öte dünyada koruyacak eşyalar ve değerli mücevherler, her sargı katmanında aralara yerleştiriliyordu. ayrıca, her kata reçine ve güzel koku sürülüyordu. sarılma aşamasında kullanılan yağ ve reçineler yoğunlaşarak, neredeyse katran kıvamına geliyordu. bu maddeye bölgede zift anlamına gelen “mumiya” adı veriliyordu. mumya ismi de buradan gelir. son olarak mumyanın başına, mumyalama tanrısı olarak bilinen anubis’in maskesini takan bir görevli tarafından, bir maske yerleştiriliyordu. en son olarak, baş mumyacı ölünün etrafında dualar okuyordu. mumya böylece tabuta koymaya hazır hale geliyordu.
mısır’da zengin olan herkes mumyasını bir tabuta koydurabilirdi. eski ve orta krallık dönemlerinde tabutlar dikdörtgen biçimindeydi. tabutlar parlak renklere boyanıyordu. ölünün başının bulunduğu yere “udjat” adı verilen bir göz yerleştiriliyordu. böylece, ölünün etrafı görebileceği düşünülüyordu. orta krallık dönemi’nde bu göz konmamaya başladı. artık ölünün idealize edilmiş bir portresi tabut üzerine yapılıyordu.
eğer kraliyet ailesindenseniz birbirinin içine geçmiş birçok tabutunuzun olabiliyordu. kimi zaman bu tabutlar lahit adı verilen taştan bir tabutun içine yerleştiriliyordu. son olarak bu tabutlar mezar odalarına konurdu fakat bu da zenginlere tanınan bir ayrıcalıktı. eğer yoksulsanız tabutunuz direk toprağa gömülürdü.
mumyalama oyunu için: