Polonya Sınırları Dışında Kurulan İlk Polonya Köyü: Polonezköy'ün Kuruluş Hikayesi
osmanlı imparatorluğu'nun yıkılış zamanlarına doğru, sınırları içerisinde, özellikle balkanlarda başlayan, ve rusya'nın pan-slavist politikası ve ortodoks kilisesi üzerinde kazandığı yetkiyle güçlenen ve zorlaşan balkan ayaklanmaları (milliyetçi devrimler) sırasında polonya'nın da rusya'ya karşı savaşımı, düşmanımın düşmanı dostumdur mantığı ile bir polonya-osmanlı yakınlaşması doğurmuş, iki devlet arasında devlet adamlarının ülkelere karşılıklı ziyaretleri gerçekleşmiştir.
napolyon savaşları olarak geçen savaşlarda polonya toprakları ruslara verilince, 1830'lu yıllarda polonyada ruslara karşı bir ayaklanma başlamış, ve osmanlı imparatorluğu rus müdehalesini kınadığını açıklamıştır. (ki 1868-1874 osmanlı-rus savaşının temel sebeplerindendir) osmanlılar şunun son derece farkındaydılar ki polonya meselesi hallolduktan sonra rusya, yüzünü osmanlı'ya dönecek ve savaşlar yeniden başlayacaktı. polonya'nın ise ülkeler arası tanınmaya ve desteğe ihtiyacı vardı.
bu temel pragmatizm iki ülke arasında bir dostluk bağı oluşturmuştur ki zaten osmanlı imparatorluğu polonya'yı "devlet" olarak, dünyadaki diğer bütün ülkelerden önce tanımıştır.(recognition) rusya-polonya savaşları sonrasında savaştan kaçan mülteciler polonezköy'e yerleştirilmiştir ki sanıyorum polonya prensi adam czartoryski de uzunca bir süre polonezköyde ikamet etmiştir.
1842 yılında prens adam czartoryski'nin girişimleriyle imzalanan anlaşma sonrasında köy, süresiz olarak polonyalılara kiralanmıştır. köyün ilk adı olan "adampol", ismini prens adam czartoryski'den almıştır.
cumhuriyet'in ilanından sonra "adampol" ismi değiştirilerek şimdiki polonezköy halini almıştır. türkiye'nin ekonomik olarak çok sıkıntılı olduğu bir dönem olan 1960'lı yıllarda polonezköy sakinlerinin büyük bir çoğu yurt dışına göç etmiştir ve onlardan kalan yerleri de türkler satın almaya başlamıştır.
1960'lı yıllardan sonra beykoz ile polonezköy'ü birleştiren yolun açılmasıyla birlikte köye ulaşım kolaylaşmıştır ve o günden beri bu güzel bölge istanbul'da "doğaya kaçış"ın en gözde mekanlarından biri olmuştur.