Pollock'un Saçma Görünen Tablosu "No.5 1948" Nasıl 140 Milyon Dolara Satılabildi?
entel eleştirmenler, koleksiyonerler tarafından belirlenen sanat piyasasının gayet olağan hikayelerinden birine konu olan bir tablodur "no.5 1948".
götümüzü de yırtsak bu tablo 140 milyon dolar etmiş. bu parayı veren de sanat merakından, bu tabloya çarpıldığından, verdiği mesajın hastası olduğundan vermiyor. koleksiyonuna katıyor, bir süre sonra iki katı fiyata satmak için belki. iki katı fiyata satın alan da aynı gerekçeyle satın alacak, bu böyle sürüp gidecek.
leonardo da vinci'nin, van gogh'un eserlerine, bugüne kadar okuduklarımızı unutup baksak ne göreceğiz? sanat eleştirisinin, o esere bakışımızdaki etkisini bir düşünün. birileri bu eserlerin olağanüstü olduğunu yazıyor, biz de bunu kabul edip o eserin paha biçilemez olduğuna kani oluyoruz.
da vinci'nin, caravaggio'nun, van gogh'un, monet'nin bir eseri 140 milyon dolara satılsa bunu normal kabul edeceğiz. neden? çünkü bizim kolayca değerlendirebileceğimiz eserler üretmişler. o fırça vuruşlarına hasta oluruz, "duyguyu acayip vermiş; göz alıcı, incelikli eserler bunlar" deriz. yani değerlendirmemizde kullandığımız kriter maharettir. sanat sadece "maharet" midir peki? sanmam.
pollock, eserleriyle sanat tarihinin gidişatında önemli bir köşe taşıdır. boyaları sıçratmıştır evet, gelişigüzel de sallamıştır. aynen dediğimiz gibi; bunu biz de yaparız, dedemiz de yapar. fakat o dönemde bunu yapmak kimsenin cesaret edemediği, akıl edemediği bir şeydi muhtemelen. bu yolla, çok sallamasyon bir resim sanat eseri olabilir. (bkz: marcel duchamp)
bu resmi bir sanat eseri olarak satın alan, sanat tarihi içindeki anlamından dolayı almış olabilir. yatırım maksadıyla alan kişiye de zaten yukarıda hak vermiştik...
sanat eserini sanat eseri yapan kesin kriterler yoktur, olamaz da. müthiş bir maharetle yapılmış bir resim sanat eseri olmayabilir, çok osuruktan görünen bir resim, heykel, nesne de olağanüstü bir sanat eseri olabilir. bunu kimse tek başına belirleyemez, sanat eleştirmenleri bile. bu kararı tarih verir. ama elbette objektif bir tarih; eleştirmenlerden, koleksiyonculardan soyutlanmış bir tarih. böyle bir imkan da bugün pek olmadığına göre, bu konuda tamamen bir kör dövüşü içindeyiz demektir.