Pisuvarı Müzeye Sokarak Sanat Dünyasını Sarsan Sanatçı: Marcel Duchamp

1887-1968 yılları arasında yaşamış olan Fransız-Amerkan sanatçı Marcel Duchamp, 1917 yılında bir pisuvarı müzede sergilemiş ve sanat dünyasını derinden sarsmıştı. İşte bu adam ve sanata getirdiği yeni soluğa dair birkaç bilgi.
Pisuvarı Müzeye Sokarak Sanat Dünyasını Sarsan Sanatçı: Marcel Duchamp


marcel duchamp kimdir?

19-20. yüzyıllar arasında yaşamış ünlü bir fransız/amerikan sanatçıdır marcel duchamp. 

andy warhol'un başlattığı kabul edilen pop art denen olgunun asıl başlangıç noktası diyebiliriz kendisi için. ama onun gibi hem sanatın geldiği noktayı eleştirip hem de bunları satarak milyon dolarlar kazanmadığı için hak ettiği değeri görmemiştir. 

bir sanat sergisine seri üretimle yapılmış bir "pisuvar" gönderip üstüne sadece imzasını (kendi imzası bile değil) atmasıyla da bilinir.

marcel duchamp, hazır nesneleriyle sanatın her yerde olduğunu gösterdi. o da warhol gibi süpermarketlerin bir modern sanat müzesi olduğunu düşünüyordu. günlük hayatın alışıldık eşyalarını alışmadığımız mekanlara yerleştirerek sanatta yaratıcı düşüncenin en şaşırtıcı örneklerini verdi.

pisuvar ve bir başka eseri bıyıklı mona lisa'nın yarattığı olaylar şöyledir

duchamp, "readymades" adıyla bir sergi açar new york'ta. önce pisuvar (fountain) sanat tüketicisi tarafından küçümsenir. ama neden sonra bu dünyanın en ünlü pisuvarı ironik olarak aziz ilan edilir ve modern sanatın dönüm noktası kabul edilir! acayip olsa da bu aziz pisuvarın neden bu kadar ünlü olduğuna dair kendimce geliştirdiğim bir görüş de şöyledir; aynaya baktığınızda kendinizi görürsünüz. akan siz misiniz, zaman mı? çünkü siz değişmektesiniz her saniye, her zaman diyen dadaist, insan kafasına benzeyen pisuvarın ağız yerine denk gelen tahliyesini akıp gitmek simgesi olarak yorumlamış olabilir. yani çiş yani zamanla akıp hayat vesaire bunun gibi bir şey.


mona lisa olayı ise 23 ocak 1920'de paris törenler sarayı'nda gerçekleşiyor. andré breton ve louis aragon'un çevresinde toplanan littérature grubu, bir şiir gecesi için bir aradadır. her şey çok normal başlar. tzara, léon daudetnin bir söylevini okurken, aniden zil ve kulak tırmalayıcı kaynana zırıltıları duyulmaya başlar. azgın dadaist picabia sahneye, altında l.h.o.o.q. harflerinin görüldüğü bir tablo çıkarır. bu tablo mona lisa'nın yüzünün, bıyık çizilerek marcel duchamp'a dönüştürülmüş halidir. 


anam anam, çıt yok davetlilerde. depremi andıran bir sessiz sarsıntı hemen ardından ıslıklar, bağırmalar, çağırmalar, tehditler, hakaretler salon birbirine girer. duchamp'ın yeni mona lisa'sı, "götü sıcak" adıyla tam bir panik ve infiale yol açmıştır. herkes bir ağızdan birbirlerine sövmekteyken, dadaistlerin gözünde muazzam bir ışık parlamaktadır; dada başarmıştır, dada panik yaratmıştır. daha önceki günlerde sahneye şiir okumaya çıkan tzara'nın rastgele eline geçirdiği bir gazetedeki sıradan haberleri saçma sapan bir şiir vurgusuyla okumasında oluşan kaynaşma, "götü sıcak" mona lisa kılığındaki marcel duchamp tablosunun sahnede görüldüğü an tavan yapmıştır. ortalık birbirine girmişken dadaistler bağırarak açık saçık şarkılar söylemektedir. o karmaşada kahrolsun burjuva sanatı! zafer, zafer! sesleri duyulmaktadır.

sanata bağlamı katmış kişidir marcel duchamp

pisuvarı o derece bir iştir ki, sisifos'un kayayı dağa taşımasına benzeyen sanatın tamamen yok olmasına neden olmuştur. sisifos aslında sanatın bir işlevsizlik olduğunu çünkü özünde işlevin bir anlamı olmadığını bize gösterir. hayat dediğimiz şey de budur zaten. yaşamak özünde işlevsel değildir. kim bu dünyada yaşamak istiyor ki? sence bu faydacı mı? sanmıyorum. hayat, evrensel boyutta bir kanserli hücredir. duygusal, fikirsel veya fiziksel, rastlantıların denk geldiği bir diziliş, bir urdur. sanat, baştan olmamış duamız olan yaşantımıza amin demektir. sisifos'un bu cezası aslında avuntusudur da. en azından anlamsız da olsa bir amacı vardır.


duchamp bizi bu uğraştan mahrum bıraktı. çünkü o dağı dinamitle patlattı. artık tepeye çıkaracağımız kayamız olsa da, tepe olmadığından, cezamızın gerekliliğini yerine getiremiyoruz. ağıdımızı yakamıyoruz.

duchamp hayatımı kararttı, zihnimi aydınlattı.

duchamp'ın kendi sanatı hakkındaki düşünceleri

"sanatsal açıdan çok kültürlü olmak için çalışmak isterdim, fakat aslında ben korkunç tembelim. çalışmaktan çok yaşamayı ve nefes almayı severim. yaptığım işlerin gelecekte hiçbir sosyal önemi olabileceğine inanmıyorum. işte bu yüzden, sanatım, yaşama sanatı olacaktı. her saniye, her nefes, hiçbir yere kaydolmayan bir iştir, ne görsel ne de düşünseldir. sürekli bir öfori halinden ibarettir..."

(bkz: pierre cabanne ile sohbetler, 1967)

ve son olarak marcel duchamp ve satranç

marcel duchamp, 3 kere fransa satranç şampiyonası'na katılmış, 1925 yılında düzenlenen turnuvanın ise afişini hazırlamıştır. 


dünya şampiyonu alexander alekhine'nin de bulunduğu kadroda ülkesini 3 defa satranç olimpiyatları'nda temsil eden sanatçının birçok ulusal ve uluslararası turnuva deneyimide olmuştur. 1932 yılında satranç oyuncusu vitaly halberstadt ile birlikte bir de kitap yayınlamışlardır.

Mona Lisa'yı Dünyanın En Ünlü Sanat Eseri Yapan Şey Nedir?