Paulo Coelho'ya Başlamak İsteyenler İçin Yazarın En Okunası Kitapları
5) Portobello Cadısı
kendisine hiçbir zaman yetmeyen, daha fazlasını isteyen ve bunu kendi iç dünyasında arayan bir kadının hikayesi ama kendi ağzından değil, onu tanıyan insanların gözünden anlatılan bir hikaye. bir şekilde bu kadının hayatına girmiş ve hem kendi hayatlarını hem onun hayatını değiştirmiş insanların dilinden anlatılan bir hikaye. "her şeye sahip olduğunu ancak yine de mutlu olmadığını" söyleyen bir kadının hikayesi. bu arayış sırasında öğrendiği şeylerle "farklı" olmaya çalışan ancak bu farklılığı yaşadığı hayat içerisinde değil de kendi ruhsal dünyasında, kendi kontrolü dışında yaşayan bir kadın. geçmiş zamanda "cadı" olarak nitelendirilen, şimdilerde "tipik kadın isterileri, kaprisleri, safsataları" veya her ne isim veriyorsanız o olarak adlandırılan farklı bir insan athena. etkileyici bir roman.
4) Brida
beni ciddi anlamda "sarsan" kitaplardandır kendisi. son 1 haftadır hayatım hakkında iyiden iyiye düşünmeye iten, başağrılarına sebep veren bir öyküsü var. evet kurgusu zaman zaman "ne ara bu kadar zaman geçti yaaa?" dedirtse de, öyküsü fazla gerçek dışı olsa da hayata dair inceden inceye fısıldadığı o mesajlar beni gerçekten etkiledi. sonunu henüz okumadığım için sonuna dair birşey diyemeyeceğim ama fantastik kitaplar, filmler seven benim gibiler için ideal.
3) On Bir Dakika
insanın paulo coelho ile sohbet edermişçesine, sanki dinleyerek okuduğu bir kitap haline geliyor zamanla onbir dakika. okumuyorsunuz sanki, kelimeler gözlerinizin önünden akarken o size anlatıyor, arada bir kendi ile çelişiyor, anlatmak istemediği bir detayı sıkıştırıveriyor ama söylemiş olmanın memnuniyeti ile de devam ediyor, her yeni satırda yeni bir soru soruyor, sanki yavaşlatılamayan bir beyinden akıyor düşünceler ve sorular boş sayfalara. coelho'nun arayışlarını, sorgulamalarını ve açıklamalarını sevenler için hep aynı tarz şeyleri ifade ediyor kitapları farklı konular çevresinde. belki santiago veya veronikadan daha yüzeysel geliyor maria'nın buradaki arayışı, diğer kitapların etkisini veremiyor çoğu zaman. ama onu bir coelho kitabı olarak bile sevmek yetiyor sanırım. yazılanlardan daha derin olduğunu biliyor insan.
2) Veronika Ölmek İstiyor
kendini öldürmeye kalkan bir kızın, bir haftalık ömrü kaldığını öğrendiği günden itibaren, bir akıl hastanesinde geçirdiği günleri anlatan kitaptır. bunu yaparken, normal insanların deli diye nitelendirdikleri kişilere ayna tutuyor paulo coelho. bunu yaparken 'normal'i ve 'deli'yi kendince tanımlıyor. ortalamanın (toplumun) yaptığına aykırı hareket edenlerin zihinsel rahatsızlık teşhisine layık görülmesini irdeliyor. tüm bunları yaparken de okuyucuya "doğru olan budur" demiyor; sadece birçok insanın aklının ucundan bile geçmeyecek, ama hiç de yok sayılmaması gereken bakış açılarını sunuyor okura.
bunlarla birlikte çağımızın en gözde rahatsızlıklarından depresyon, panik atak, paranoyayı inceliyor; sebepleri hakkında fikir yürütme çalışıyor coelho. işte aşağıda, kitabın ortalarına doğru olan, bu konuyla ilgili bir kısımdan alıntı yapmak istiyorum. romanın kazandırmaya çalıştığı bakış açısı hakkında bir spoiler içeriyor olabilse bile, hikayenin akışı ile ilgili bir sorun yaratmayacağından hemen okunmasını öneriyorum. zaten aşağıdaki bölüm hoşunuza giderse, şiddetle tavsiye edeceğim ve çok büyük bir ihtimalle okumaktan pişman olmayacağınız bir kitap olacaktır veronika decide morrer.
her günü bir öncekinin aynı olan kent insanının depresyona eğilimini; tekdüze, otomatiğe alınmış, sınırları zorlamanın hoş gözle karşılanmadığı toplum tutumu gibi sebeplere bağlıyor ve sorgulamadan, toplumun kendine dayattığı kurallar çerçevesinde devam eden yaşam tarzına ağır bir tokat vuruyor paulo coelho.
1) Simyacı
188 sayfalık bir paulo coelho romanı. dünyada 80 milyondan fazla okuyucuya ulaşmış. ve oldukca akıcı bir kitap. yeni kitap okumaya başlayacak olanlar için oldukca ideal. sıkılmadan okunulacak, hayatla ilgili bize güzel öğretiler verebilecek harika bir başyapıt. paulo coelho'yu dünya çapında üne kavuşturan bu kitabı tüm kitapseverler okumalı. herkes kendi kişisel menkibesini yaşar. kimisi ise onu yaşamaktan kaçınır.
"düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum. çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak. sen koyunlarını ve piramitler'i hayal ediyorsun. sen benim gibi değilsin, çünkü sen düşlerini gerçekleştirmek istiyorsun. oysa benim istediğim mekke'yi düşlemek sadece. çölü geçişimi, kutsal taş haceri esved'in bulunduğu meydana varışımı, ona el sürmeden önce çevresinde yedi kez dönüşümü binlerce defa hayal ettim. yanımda kimlerin olacağını, önümde kimin olacağını, konuşacağımız şeyleri, birlikte edeceğimiz duaları bile hayal ettim. ama büyük bir hayal kırıklığına uğramaktan korkuyorum, bu yüzden hayal kurmakla yetiniyorum."
"çünkü sevdiğimiz zaman, olduğumuzdan daha iyi olmak isteriz her zaman."
"ihanet senin beklemediğin bir darbedir. ama sen yüreğini tanıyacak olursan, sana baskın yapmayı hiçbir zaman başaramayacaktır. çünkü onun düşlerini ve arzularını tanıyacaksın ve onları hesaba katacaksın. hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz. bu nedenle en iyisi onun söylediklerini dinlemek. böylece, kendisinden beklemediğin bir darbe indiremeyecektir kesinlikle sana."