Pandemi Döneminde Sıkça Kullanılan "Bulaş" Kelimesi Türkçeye Uygun mu?
saldırı altındaki dilimiz: "türkçe"
günümüzde yaşadığımız virüs salgını ile birlikte özellikle medyada kullanılan bir tabir görüyoruz: bulaş! bulaşıcı hastalık demek imiş.
kelimeye bakalım önce:
bula= kelime kökü'dür.
eski türkçede bulga şeklinde var olan bir kelimedir.
daha sonra ise fiilden fiil yapım eki olan "ş" ile birleşerek "bulaş" hâlini almıştır.
görüldüğü üzere kelime hâlâ daha bir fiildir ve ismin yerine kullanılamaz!
lâkin türk dil kurumu geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama ile bu kelimeyi "yadırgatıcı" olarak nitelendirmiş ve üzerinde fazla kalmadan geçiştirmiştir.
üstelik açıklamanın devamında "bulaşı ya da bulaşım kullanılması daha uygun olurdu" şeklinde de şaşkınlıkla okuduğum bir cümle daha vardır. peki ama bu kullanımlara karar verecek olan kimlerdir? türkiye futbol federasyonu mu?
evet, bulaş yerine bulaşı çok daha uygun olurdu.
(bula - ş - ı)
burada en sondaki "ı" sesi hâlihazırda fiil olan kelimeyi isimleştirecekti ve enfeksiyon yerine kullanılan çok daha güzel bir kelimemiz var olacaktı!
evet ama bu yapıyı kurmak ve bildirmek ekşi sözlük yazarlarının değil türk dil kurumu'nun sorumluluğundadır. görüldüğü üzere her kafadan bir ses çıkmakta ve bazı kesimler tarafından verilen tutarsız örneklerle " bulaş " kelimesi savunulmaktadır.
meselâ bir örnek:
gir - iş: buradaki "iş" eki fiilden isim yapar ve bulaş kelimesi ile bir alakası yoktur.
örnek cümle: "metnin giriş kısmı çok iyiydi."
gelelim bulaş kelimesine
bula - ş: buradaki "ş" eki işteşlik bildiren fiilden fiil yapım ekidir.
eklerde sadece görüntü olarak benzerlik olabileceğine dair yukarıdaki örneği devam ettireyim:
gir - i - ş: fiil kökü + yardımcı ses + fiilden fiil yapım eki.
örnek cümle: "erkenden gitmek için hemen işe giriştiler!"
görüldüğü üzere iki kelime de "giriş" şeklinde yazılmasına rağmen ilki isim ikincisi fiil olmuştur. çünkü aldıkları ekler yapı itibariyle farklıdır. işte bulaş kelimesi de fiil hâlde kalmıştır ve ismin yerine kullanılamaz.
oysa bulaş kelimesinin, 1800'lü yıllardan itibaren şemsettin sami ve namık kemal gibi isimlerin başlatıp mustafa kemal'in kesin bir emirle sürdürdüğü "dilde sadeleşme hareketleri" bağlamında günümüzde dönüm noktalarından birisi olmasını beklerdim ben.
kurum, sert bir dille gerekli açıklamayı yapmalı ve gerekirse tüm siyasî partilere ve medya organlarına bu konu hakkında yazılmış bir makale göndererek "bulaş" kelimesinin kullanılmaması yönünde bir dilekte bulunmalıydı.
bu kelime belki de bir milat olmalı ve günümüzde gittikçe bozulan türkçeyi kurtarma çabaları yeniden alevlenmeli idi.
türk dil kurumu, "yaygın kullanım" unsurunu gerekçe göstererek kelimeleri sürekli değiştirir iken "bulaş" kelimesinde sınıfta kalmıştır.
şöyle bir örnek cümle vereceğim;
"yarınki gazetede çok güzel bir söyleş yayımlanacak."
olmadı değil mi?
lâkin bugün bulaş kelimesini kullananların yarın da söyleşi yerine söyleş tabirini kullanmayacaklarının garantisi yoktur!