Pakistan, Hindistan'dan Neden Ayrıldı?
pakistan'ın fikrî kurucusu muhammad iqbal'dir. ilginç bir şahsiyettir kendisi. iqbal, hindistan'ın sialkot şehrinde (şu anda pakistan'da) küçük bir tüccar olan dindar bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. 1905'ten 1908'e kadar avrupa'da, cambridge üniversitesi'nden felsefe diploması alır, londra'da avukatlık yapar, münih üniversitesi'nden doktora derecesi alır. iran'da metafiziğin gelişimi adlı tezi ile islam tasavvufunun daha önce avrupa'da bilinmeyen bazı yönlerini ortaya çıkarır. avrupa'da avukatlık yapmış ama şöhreti, halkının okuması için yazdığı farsça ve urduca şiirlerinden gelmiştir. uzun uğraşlar ve çabalar vererek müslümanların ayrı bir devlet olarak statü talep etmeleri gerektiği yönünde birçok başkanlık ve açıklamalar yapmıştır. onun açtığı bu yoldan da muhammed ali cinnah devam etmiştir.
hindistan'daki müslümanlar neden ayrılıp bir devlet kurmak istedi?
britanya'nın yönetiminde olan hindistan'da, hindular ingilizlerin gelenek ve sömürgeci yönetim tarzına uyum gösteriyordu ama müslümanlar kabul etmiyordu. ingilizler ülkenin yönetim kadrosu ve kritik noktalara onlara uyum gösteren hinduları getiriyordu, hindu müslümanlar ise ülkenin iç işleyişinde hiçbir varlık gösteremiyordu. ortaya çıkan hindu üstünlüğü duygusu ile müslümanlar arasında süregelen aşağılık duygusu hindistan'da büyük bir çatışmaya dönüştü. 2.dünya savaşından sonra hindistan'dan çekilme kararı alan ingiltere ülkenin temel sorunu olan hindu-müslüman çatışmasında adeta temsilcileri olan gandi ve muhammed ali cinnah'ı yatıştıramaz oldu. ingiltere her zamanki adalet timsali edasıyla ülkenin ikiye bölünmesine izin verir. pakistan varlığını, hindistan da bağımsızlığını elde eder. fakat, pakistan'ı kötü bir sürpriz bekliyordu. ingiltere, hindistan'ın tüm önemli zenginlik kaynaklarını hindistan'a bırakmıştı. ekonomik açıdan pakistan'daki durum umutsuzdu; hint fabrikalarından gelen malzemelerin kesilmesi, yeni ülkenin yetersiz sanayisini, ticaretini ve tarımını sekteye uğrattı. üstelik bölünmenin niteliği ve sonrasında yaşananlar, korkunç katliamlarla birlikte milyonlarca mültecinin bölünmenin her iki tarafına kaçışına neden olmuştu. keşmir bölgesi de iki ülke arasında bitmek bilmeyen nefret ve çatışmanın görünür yüzü olmaya başladı. muhammed ali cinnah pakistan'ın kuruluş ve bebeklik döneminde güçlü bir siyaset yürüttü, ölümünden sonra gelen siyasiler çok fazla etki gücü yaratamasa da, 6 ay yaşamını sürdürebilir dedikleri pakistan, şu an 76 yıldır varlığını sürdürüyor. ekonomisi gelişmekte ama nüfusun önemli bir kısmı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. elinde nükleer güç bulunan, dünyanın en kalabalık nüfus ve ordularından birine sahip.
ülkenin karakurum, mohenjo-daro ve taxila dağlarına macera turları düzenleniyor. beş büyük ve birkaç etnik gruptan oluşur. haliye birçok dil kullanılır. yaygın olanlar urduca, ingilizce, pencapça, farsça ve birkaç dil daha mevcut. urduca en ilginç olanı. babür döneminde 16. yüzyılın başlarıyla 18. yüzyılın ortalarına doğru ortaya çıkmış. edebi biçimi, yazımı farsça ve arapça kökenli kelimeleri vurgularken, sesli biçimi hintçe, sanskritçeye benziyor. çok dilli olan bu ulusta yapılan anketler neticesinde ülkenin %62'si resmi ve eğitim dilinin urduca olmasını istemiş, orta ve üstü kesimin yaşadığı bölgeler ise ingilizce olmasını istediğini belirtmiş ama bir birlik yok. bu karmaşa 1972'de dil isyanları çıkartmıştır. güney asya kültürlerinin karışımı bir yaşam biçimine sahiplerdir. kültürel yöntemleri daha çok afganistan, hindistan karışımıdır ama arap-fars kültüründen de derinden etkilenmiş, heterojen bir yapıdadır. purdah uygulaması çoğu yerde devam eder. purdah; müslümanlar tarafından başlatılan ve daha sonra çeşitli hindular tarafından, özellikle hindistan'da benimsenen ve bedeni kıyafetlerle (peçe dahil) gizleyerek ve yüksek duvarlı bölmeler, paravanlar kullanarak kadınların halkın gözetiminden uzak tutulmasını içeren uygulama. purdah yapanların evlerinde erkek ve kadın bölümleri ayrıdır, haremlik ve selamlık gibi.
bilindiği üzere pakistan'ın 1970 ve 80 yıllarındaki hükümeti taliban virüsünü oradaki kamplarda yeşertmişti. taliban yönetiminde olan afganistan'dan kaçan mülteciler de pakistan'a sığınmıştı. son zamanlarda pakistan, afgan mültecileri sınır dışı etmesiyle gündemde. kamu da, pakistan'ı taliban'a verdiği destekten ötürü suçlayıp, bu insanların afganistan'a iade edilmesine karşı çıkıyor. 1970-80 yılındaki hükümetin yaptığı yanlışın bedelini neden günümüz pakistan halkları çeksin ki, mültecileri sınır dışı etmekten başka çareleri yok.
temel sebebi şu
çin-pakistan ekonomik koridoru (cpec) pakistan'ın ayakları üzerine kalkması için çok kritik bir antlaşma. uzun yıllardır karar verilmiş ama ülke içindeki radikal gruplaşma ve etnik çatışmalardan ötürü bir türlü hayata geçirilemiyor. özellikle afganistan'dan gelen militanlar hindistan ve abd tarafından fonlanıp çeşitli şekillerde iç karışıklığa sebep oluyor. çin ile yapılan antlaşmanın hayata geçirilebilmesi için güvenlik ve istikrar sağlanmalı ama bu çok da mümkün görünmüyor. şu an da beluc kurtuluş ordusu ayaklanması var. hindistan'ın büyük desteğiyle bu ülkede iç karışıklık, çatışma ve ekonomik bocalanma asla bitmez. pakistan'daki durum sanıldığı gibi islamın yarattığı bir gericilik değil, ülkenin temelleri böyle bir duygu ile atılmış olabilir ama radikal islam olgusunun baskın olduğunu düşünmüyorum. hindu ve islam karışımı o ülkeye özgü, lokal bir islam bilinci var. içinde oldukları yoksulluğun temel iki sebebi; -dinin indirekt etkisi çerçevesinde- karışık etnik yapısı ve ekonomidir.
pakistan sınırı çizilirken temiz su kaynakları hindu bölgesinden akışı olacak biçimde belirlenmiştir. yaşam kaynakları bile bir şekilde hindulara bağımlı bir biçimde. tüm bu zorluğa rağmen 76 seneyi geride bırakmış bir ülkedir pakistan. insani yaşam koşulları ve bilincine erişmelerine belki çok zaman var ama mütemadiyen engel hiçbir şey görmüyorum. doğu halkları her şeye rağmen daha gerçek ve derin ruhlara sahip. bu zengin etnik ve kültürlerin refahı yüksek olsaydı kim bilir ne fikir akımları, sanatlar, şiirler, şarkılar dinlerdik.