Oyunların Vadettiklerinden Yola Çıkarak Geliştirilmiş Bir Pazarlama Stratejisi: Oyunlaştırma

Akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle birlikte ilginç pazarlama stratejileri de kendine yer edinmiş oldu. Mesela bizi bu kadar çok uygulama kullanmaya iten, sosyal medyanın içine çeken duygu aslında nereden geliyor? Sözlük yazarı "iwillshowyouwhatitmeans", oyunların insanı motive edişinden yola çıkarak geliştirilmiş ilginç bir strateji olan "oyunlaştırma"dan bahsetmiş.
Oyunların Vadettiklerinden Yola Çıkarak Geliştirilmiş Bir Pazarlama Stratejisi: Oyunlaştırma
iStock


oyunlaştırma, oyunların mantığını iş dünyası, eğitim, sosyal hizmetler gibi başka alanlara adapte ederek, oyun oynayan kişilerin saatlerini oyunların başında, başka hiçbir çıkarları olmadan, sadece eğlendikleri için geçirmelerinin arkasında yatan motivasyonu elde etmeyi amaçlayan, bu aralar moda olmuş pazarlama kavramına verilen ad.

terim olarak (gamification) çıkışı 2010 yılı gibi çok yakın bir tarih verilse de, oyunlar da aslında gerçek hayatın birer simülasyonu oldukları için, oyunların kullandığı mantığın başka alanlarda da kullanımı yeni değil. örneğin işyerlerindeki ayın elemanı uygulaması veya mobil uygulamalardaki rozet kazanma, bilmem nerenin valisi olma, bonus puan toplama gibi teknikler kullanılmaktaydı. bu işin kavram olarak çalışılmaya başlanması, arkasında yatan potansiyelin fark edilmesi ile başlıyor.

peki koca koca adamları, hiçbir çıkarları olmadan başlarında saatlerini geçirmesine neden olan oyunları bu denli güzel ve motivasyonel yapan nedenler nedir? 


oyunlaştırma kullanmadan önce, oyunların neden motive edici olduklarını analiz etmek gerekiyor.

oyunların bu özellikleri 4 ana grupta sıralanabiliyor

1. başarı duygusu: oyunlar, büyük hedefleri (oyunu bitirmek) çok daha küçük hedeflere bölerek, her birini aştığınızda da anında ödüllendirme kullanarak (skor artışı, rozet almak, progress bar vs), hem anında tatmin sağlıyor hem de insanları sürekli olarak ana hedefe giden yoldaki küçük parçaları bitirmeye yönlendiriyor. gerçek hayatta hem çoğu durumda ödüllendirme ya hiç gelmiyor ya da çok geç geliyor, hem de kendine kısa vadede başarılabilecek hedefler koyamayan, dolayısıyla uzun vadeli hedefleri de beceremeyen insanlar, bu şekilde içlerindeki başarılı olma heveslerini giderebiliyorlar. (bkz: hedef koymak/@iwillshowyouwhatitmeans) bunlar yanında, gerçek hayatta aslında hiçbir şeyin kahramanı olmayan kişiler (yani büyük çoğunluğumuz), bu tip oyunların dünyasının kahramanı olup ego tatmini yapabiliyorlar.


2. rekabet:
tek başına oynanan oyunlardan ziyade, rakiplere karşı oynanan oyunlar daha popüler zira insanların içerisindeki rekabet etme, başkalarını geçme, bir gurur kaynağı ve motivasyonel şekilde başarılı olmaya çalışmaları için teşvik edici oluyor. rakiplerinizin tanıdıklarınız olması daha da motive edici ve facebook oyunlarında, facebook arkadaşlarınıza karşı oynamak, yeri geldiğinde başkalarına karşı başka kişilerle iş birliği yapmak gibi motivasyonu artırıcı özellikleri bulunmakta.

3. eğlence: oyunların eğlenceli olması zorluk derecesi ile doğrudan ilgili. burada hem oyunların kolayca kavranabilir, kolayca oynanmaya başlanabilir şekilde tasarlanmış olması, hem de oynamanın zorluk derecesinin genelde ayarlanabilir olması anlaşılıyor. oyuncular oynamaya başlarken başarmak için ne kadar uğraşmak gerektiğini tahmin edebilerek oyuna başlıyorlar. bununla birlikte oyunun aşırı kolay olması da sıkıcılık yaratıyor, oyunun belli bir zorluk seviyesinde olması gerekiyor. oyunun mantığını çözdükçe atlanan seviyelerin de kademeli şekilde zorlaşması bu nedenle önemli. ayrıca deneme yanılma yöntemiyle yaparak öğrenme sağlayarak, başardıkça eğlence duygusunun artmasını sağlıyorlar.  


oyunları bu şekilde analiz ettikten sonra, oyunların bu özelliklerini iş hayatına veya başka alanlara uygulayarak, katılımcıların başarma motivasyonlarını artırmak şeklinde özetleniyor. özellikle mobil teknolojinin gelişmesi ile quantified self kavramının yaygınlaşması, gündelik işlerin de oyunlaştırılmasına yardımcı olacak.

ilgilenirseniz alakalı kişiler (bkz: kevin werbach) (bkz: jane mcgonigal)

alakalı projeler (bkz: the fun theory)