Oyun Bağımlılığı Nedir ve Bu Bağımlılıktan Nasıl Kurtulabiliriz?
son yirmi yılda en hızlı büyüyen sektörlerden birisi, oyun sektörüdür. her yıl, binlerce farklı insana aynı anda hitap edebilen on binlerce yeni oyun piyasaya sürülmektedir. sektörün büyümesi ve gelişmesiyle beraber artık bazı oyunların yapımı için harcanan bütçe; orta ölçekli bir fabrika maliyetini çoktan geçmiştir. oyun kavramı ınsanlığın tarihi kadar eski olsa da gelişen teknoloji sayesinde hepimizin evlerine gelen bilgisayarlar ve konsollarla hiçbir dönemde ulaşılabilirliği bu kadar kolay olmamıştır. bu durum oyun sektörü için olumlu olsa da, fazla oyun oynamak bizim için iyi bir şey mi? bu yazıda oyun ve oyun bağımlılığı ele alacağım. keyifli okumalar
bu sorulara cevap vermeden önce, oyunların temel mekaniğini kavramanız gerekir. her oyun birbirinden farklı olsada hemen hemen hepsi aynı primitif dürtülere hitap eder. nedir bunlar? rekabet etme, risk alma, kazanma ihtimali, kaybetme tehlikesi ve sonuç. eğer bu dürtüler olmasa insanlar mağara çağında hapsolur ve gelişme gösteremezdi. yani bizi harakete geçiren güç, aslında bu dürtülerin tetiklenmesiyle beraber oluşur ve oyunlar beynimizi somut bir faaliyette bulunmuşçasına manipüle eder.
bu sayede kazansakta kaybetsekte bir oyun içerisinde mücadelede ettiğimiz süreçte beynimiz dopamin salgılar. (aman dikkat! biraz aşağıda bunun olumsuz bir şey olduğunu açıklayacağım, okumaya devam edin)
oyun oynayan herkes, oyun bağımlısı mıdır?
elbette her oyun oynayan insana oyun bağımlısı diyemeyiz. şahsi teorim oyuna ayırdığınız zaman haftada uykuya ayırdığı vaktin 4 de 1 ini geçiyorsa evet, kendinizi oyun bağımlısı kategorisine sokabilirsiniz. kabaca bir hesapla oyun bağımlısı kategorisine girmek için -günde 7 saat uyuduğunuzu baz alırsak- haftada 12 saat ve üzerinde oyuna vakit ayırmanız gerekir.
oyun bağımlılığı zararlı bir alışkanlık mı?
oyuna harcadığınız süreyi düşünün, bu zamanın bir kısmını mesleğinde ilerlemeye, yeni bir şeyler öğrenmeye, yeni bir dil öğrenmeye veya geliştirmeye, çevre kazanmaya, hobi edinmeye ayırsanız 1 yıl içerisinde kat edeceğiniz değişimi düşünün. düşündünüz, güzel. peki neden hem oyun oynayıp hem bunları yapmayayım ki dediniz. o daha da güzel. sebebi:
beyin kolayıcıdır, rahatçıdır, tembeldir, hımbıl ve dombilidir. minumum eforla maksimum ödüle kavuşmak ister. size tanıdık geldi değil mi? beynin bu yapısından dolayı ınsan tabiatı değişikliği sevmez, konforlu hissettiği alanın dışına çıkmak eski bir alışkanlık yerine yenisini koymak demek beyin için extra efor sarfetmek demektir. hali hazırda beyninizin dopamin verdiği bir kaynak varken neden yenilerini edinmek için sizi zorlasın ki?
dopaminden bahsettiğim yazımda değindiğim üzere; sinirlerden beyne bir feedback (geri rapor) oluşmadığı için beyniniz oyun için dopamin üretmez. hali hazırda elinde bulunan dopamin rezervini kullanır ve yapmak istediğiniz şeylerin önünde fark etmediğiniz bir engel oluşturur = dopamin (ödül) eksikliği:
oyun bağımlılığından nasıl kurtuluruz?
bir bağımlılığı yenmek istiyorsanız, kendinize alternatif yaratmalısınız. yani yerine başka bir şey koymalısınız. unutmayın; beynin dopamin servis ettiği bir kanalı kapatıyorsunuz ve eğer beyne yeni kanallar açmazsanız dopamin salgılamanız duracak ve mutsuz olacaksınız. bu beyin için bir kriz demek ve beyin kriz anında her zaman en güvenli kaynaklara geri dönmeye (konfor alanı) meyillidir. o yüzden artık oyun oynamayım diyip yerine bir şey koymazsanız sadece kısa bir süre oyuna ara vermiş, sürekliliği sağlayamamış ve başarısız olmuş olursunuz. ve bu bir sonraki denemenizde daha isteksiz olmanıza yol açar.
değişimin ilk kuralı başlamak; başlamanın ilk kuralı ise istemektir. bir şeyi kendiniz istemediğiniz sürece kimse dışardan bir güçle size entegre edemez. değişim eforludur, gelişim maliyetlidir. bunları göze alıp eğer gerçekten istiyorsanız şu adımları izleyin:
1. kendinize karşı dürüst olun
pek çok insan inkar edecek olsa da uzun yıllar zamanının büyük bir bölümünü oyunlara vermiş birisi olarak net bir şekilde söyleyebilirim ki: oyun oynamak bir hobi değildir.
unutmayın, ilaçla zehir arasındaki fark 'dozaj' dır. fazlası zararınıza olan bir eylem içerisindeyseniz kendinize karşı realist olun ve biraz keyifli zaman geçirmek için ne kadar vaktinizi ayırdığınızı gözlemleyin.
2. azaltın ve ayırın
bağımlı olduğunuz şeyi aniden kesmeyin. bu sadece oyun için değil her türlü bağımlılıkta geçerlidir. 'tak diye bırakacaksın abi yeaa' düşüncesi sadece bir safsatadır ve iradeye bindirilen fazla yük başarısızlığa kapı aralar.
oyun oynamak sadece eğlence için ayırdığınız süre içerisinde olmalı. yani netflix seyretmek, roman okumak, internette takılmak için ayırdığınız zaman dilimi içerisinde bulunmalı.
oyun oynamayı ayrı bir aktivite olmaktan ziyade, asıl yapmanız gereken şeyleri yaptıktan sonra deşarj olmanız için ayırdığınız bir eğlence olarak kabullenin
3. yeni aktivitelere yönelin
oyun oynamadığınız sürede, yeni bir şeyler yapmaya öğrenmeye gayret edin. o zamanınızı boş bırakmayın. çünkü siz o zamanı boş bıraktıkça beyniniz eski kaynağına geri dönmeyi isteyecek ve oyuna duygusal yatırım yapacaktır. bu da oyun oynamadığınız sürede dahi beyninizi bununla meşgul etmenize sebep olacaktır.
bu süreler zarfında ilgi duyduğunuz bir dönemi, tarihsel makaleleri araştırabilir; belgesel izleyebilir veya programlama gibi önü açık şeyler öğrenebilirsiniz. burası size kalmış.