On Binlerce Mahkumdan 7'sinin Kurtulabildiği Utanç Vesikası: Tuol Sleng Hapishanesi
1975 yılında askeri yönetimi, yine askeri bir darbeyle indirerek iktidarı eline alan ve kamboçya'da tarihi 'sıfırdan' başlatacağına inanan maoist diktatör pol pot ve cuntası (ta mok, nuon chea, khiew sam phan, son sen), kızıl kmerler gerilla örgütünün darbe esnasında başkent phnom penh'i işgal etmesiyle birlikte başlayan katliamlarda, 1979 yılına dek neredeyse ülke nüfusunun yarısının (3.3 milyon kişinin) çeşitli şekillerde öldürülmesine ve ölüm tarlalarına gömülmesine sebep olmuştur.
milyonlarca insan yaşına ve cinsiyetine bakılmaksızın bir ideolojiye kurban edilmiştir. kriterlere uyan çiftçiler ve eğitimsiz, yoksul köylüler ise pol pot'un ideolojik düşüncesinin önemli bir parçası olduklarından soykırıma uğramamıştır.
bir insanın sadece gözlük kullanması, yabancı bir dilde kelime etmesi veya daha fazla okumuş olması entelektüel olmasının emaresiydi ve infazı kabildi. yüz binler hapishanelerde sorguya çekilerek işkenceler gördü. işte bu hapishanelerin en bilineni başkent phnom penh'te bulunan, işgale kadar aslında dört binadan oluşan bir devlet okulu (lise) olan s-21 tuol sleng hapishanesidir.
okuldan devşirilen bu hapishanede sorgu odaları, iskence odaları ve yatakları ile hücreler bulunmakta ve işkencenin her çeşidi uygulanmaktaydı. işkence esnasında ağlayan ve bağırana ise misli ile işkence ediliyordu.
dört yıllık süreçte, bugün soykırım müzesi olan bu hapishanede çocuk, genç, erkek, kadın, ingiliz, fransız, amerikalı, müslüman, muhalif ve devlet adamı ayırt etmeksizin yaklaşık 13 bin ilâ 17 bin arasında insan hapsedildi ve sadece 3 ila 7 kadar (yazı ile: üç ila yedi kadar) insan bu hapishaneden sağ çıkabildi. onların dışında çıkanlar sadece choeung ek öldürme sahasına götürülerek öldürülecek ve ölüm tarlalarına gömülülecek infazı makbul bedenlerdi.
bu niceliksel dram sebeple bugün kamboçya'daki bu vahşet tarlalarına "burada mucize yoktur" yazılı tabelalar dikilmiştir.
infaz rejiminin en önemli kuralı: eğer bir kişi hapse mahkum edilmişse, suçu olup olmadığına ve yaşına bakılmaksızın tüm ailesinin de hapse mahkum olmasıdır. kızıl kmerler böylelikle intikam tehdidini başlamadan engelliyor, bertaraf ediliyorlardı...
s-21 gardiyanları ise maocu zihniyetle ve köylü tabakasından seçilen 15-20 yaşlarındaki gençlerden oluşuyordu. emir komuta gereği verilen gorevi "merhamet olmaksızın" yerine getiriyorlardı. bunun dışında hücrelerinden aldıkları ölüm emri verilmiş mahkumları choeung ek öldürme alanına götürecek kamyonet kasasına bindiriyorlardı.
hapishanenin ilgili birimi tarafından "olmazsa olmaz listesi" hazırlanmış, öldürülmesi gereken, öldürülmemesi halinde tehdit unsusu oluşturulacağı düşünülen mahkûmların eksiksiz bir şekilde infazı sağlanmıştır. bu listede bulunan kişinin öldüğünden veya firar etmediğinden kesin olarak emin olunması şarttı.
infaz, önceden kazılmış ve belirlenmiş çukurun önünde, mahkumum elleri bağlı bir şekilde diz çökerek başını öne eğmesi ve celladının boynuna vurması ile yerine getiriliyordu. kurşun kullanılmadı...
yıllar yıllar sonra, birleşmiş milletler destekli kamboçya soykırım mahkemesi s-21 hapishanesi'nin müdürü "yoldaş duch" olarak taninan kaing guek eav'i 14 bin kişinin ölümümden sorumlu tutarak 2010 yılında ömür boyu hapse mahkûm etmiştir. bu soykırıma ortak olan üst düzey bazı komutacılar için de yine aynı karar çıkmıştır. kızıl kmerlerin lideri pol pot ise yargılanamadan doksanların sonunda ölmüştür..
insanlık tarihi için utanç verici bu katliam veya soykırımı komünizm, maoizm veya marksizm ile bağdaştırmak da aslında bu insanlık dışı vahşeti açıklamaya yetmez, çünkü böylesi bir vahşetin dini, dili veya ideolojisi olamaz. afrika kıtasının zenginliklerini avrupa'ya taşıyan ve afrika kıtasını insanlık dramının odak noktası haline getiren sömürgeci, liberalist, emperyalist ve kapitalistler için de aynı şey geçerlidir.
annelerinin gözü önünde ayaklarından tutulan bebeklerin ve çocukların ağaçların kalın gövdesine savrularak kafaları vurula vurula öldürülmüş olması kamboçya'daki zulmün hiçbir ideoloji ve inançla bağdaşmadığının beratıdır. (ölüm ağaçları)
tarihi bir soykırımı anlatmak sadece dile kolay, empati yapması ise bir çeşit işkence. böylesine toplu bir katliamı yapmak için duygulardan yoksun olmak yetmez, şeytani bir güdüye sahip olmak da gerekir. doğanın en vahşi hayvanı bile bu vahşet karşısında kıyas götürmez.