Oasis Dinlemeye Başlayacaklar İçin Grubun En Oasis Şarkısı, Bir Britpop Marşı: Live Forever

Grubun 1993 tarihli ilk uzunçaları Definitely Maybe'nin hitlerinden olan şarkıyı her şeyiyle bir inceleyelim.
Oasis Dinlemeye Başlayacaklar İçin Grubun En Oasis Şarkısı, Bir Britpop Marşı: Live Forever

live forever... oasis'in 30 ağustos 1994 tarihli debut albümü definitely maybe'nin 3. parçası, aynı zamanda 8 ağustos 1994 tarihli 3. singleı. oasis'in en oasis(bu da ne demekse artık) parçalarının başında gelir, brit pop'un marşlarından biri sayılmaktadır, öyledir de. o küstahça, o ingiliz havayı sonuna kadar hissedersiniz bu bol coşkulu, bol manchester aksanlı şarkıda. koy götüne minvalli dolaşan gallagher kardeşlere de bu yakışırdı yahu, öyle değil mi? 90'larda grunge ın getirdiği kara bulutları dağıtma gibi bir fonksiyonu da olmamış mıdır, zaten live forever'ın? belki avam, belki değil; belki hiçbir şey istediğim gibi olmayacak, ölüm falan geç bunları gülüm, koyalım götüne, gel yaşayalım sonsuza, zerre s*kimde mi? bu sözleri söyletiyor adama, işte bu yüzden çok saf, belki de en saf oasis şarkısıdır; felsefeyi baştan çizer yani, eğip bükmez (yeter övmekten yoruldum).

şarkı noel gallagher tarafından, 1991 yılında yazılmıştır. daha o dönem noel manchester'da bir inşaat firmasında çalışıyor, aynı zamanda inspiral carpets'a roadielik yapıyor bi yandan da (müzik işi devam etmekte yani). bu dönemde noel inspiral carpets'ın abd turnesinden ingiltere'ye dönmüş ve bir inşaat firmasında da çalışmakta bir yandan da. kardeşi liam ise the rainle müzik yapmakta, tabii manchester'da, yerel; sünnet düğün tüm toplu organizasyonlar falan takılıyor ağzını yaya yaya. yani o dönem noel herhangi bir gruptan kabul görmüş, veya bir isme bağlı falan değil; böyle bir ortamda yumurtluyor live forever'ı. her neyse, bir gün evde oturup bi yandan rolling stones'un shine a light'ını dinliyor, sıcak şarap falan; ortamı kurmuş, sonra "may the good lord shine a light on you." kısmına gelince kilitleniveriyor aklı, bu melodi ve söz (yalnızca bu kısım, şarkının geri kalan kısmı değil.) onu live forever'ı bestelemeye götüren yolu açıyor, akustik gitarıyla bu kısmı "maybe i don't really want to know" olarak kotarıveriyor; böylelikle live forever efsanesi temellenmiş (ne demekse) oluyor. (bazı gayriresmi kaynaklarda bu şarkının noel gallagher'ın liam'ın grubu tarafından kabulünü kolaylaştırdığı yönünde bir etkiden söz edilmiş, bu çiğ adamları anlamak zor; dolayısıyla bu iddiayı da kestirebilmek zor. fakat epey piyasa yaptığını tahmin ediyoruz noel'ın bir roadie olarak.)

bestenin tamamen son şeklini alması ise oasis döneminde, 93 yılında oluyor. plak şirketi creation records ile olan auditionda da bu şarkı çalınmış, ve çok beğenilmiş. (enstrümantal olarak.) fazlaca beğenilmiş olacak ki definitely maybe, creation records çıkışlı olmuştur.

gelelim şarkının içine, niteliksel kısımlarına. noel'ın shine a light'tan esinlendiğini söylemiştik; sözlerde ise annesi peggy'e gönderme vardır, ''how your garden grows'' kısmı da bahçıvan annesine ufakça bir göndermedir. (yavşak falan diyoruz ama, hayırlı evlatsın lan noel.) haaa, esas kısma geldik şimdi, grunge'ın pesimist havasından bunalacak adam bu noel; zaten ota boka ''faakkin bulşitt'' deme huyu var kardeşiyle beraber, çok üstüne gidilmeye. tam da 90ların başı diyoruz, ortalık alternativeden, progressiveden, grungedan yıkılıyor; gallagherlar düz adamlar, kaldırırlar mı bunu? (hala da öyle, en son the king of limbs'e laf atmıştı liam; durduramıyoruz efenim işte.) neyse çok uzattık, bakalım ne diyor noel bu noktada: "at the time . . . it was written in the middle of grunge and all that, and i remember nirvana had a tune called 'i hate myself and want to die', and i was like ... 'well, i'm not fucking having that.' as much as i fucking like him  (kurt cobain) and all that shit, i'm not having that. i can't have people like that coming over here, on smack, fucking saying that they hate themselves and they wanna die. that's fucking rubbish. kids don't need to be hearing that nonsense." (çoluğumuz çocuğumuz var uleyn) hem noel'ın, hem de liam'ın mutabakata vararak çok sevmesinin ardında felsefelerini başarılı şekilde yansıtmış olmaları da olsa gerek, zira hem melodi, hem ritim, hem sözler; öyle böyle değil.

şarkının 93 yılındaki bambaşka akustik bazlı demo versiyonu için şöyle buyrun

yazı yazı nereye kadar, link verelim şöyle boşluk olsun yazı rahatlasın:


bu da video klibi, sempatide tavan yapmak nedir diye soranlara gelsin efenim


Türkçe çevirisini de buraya bırakalım

belki işlerin sende nasıl gittiğini hiç anlamak istemiyorumdur
ben sadece uçmak istiyorum.

sen de son zamanlarda hiç sabah yağmurlarındaki hüznü fark ettin mi?
iliklerine kadar ıslanmışken..

belki sadece uçmak istiyorumdur
sonsuza kadar yaşayıp, ölümü tatmamayı
belki de sadece nefes almayı, inanmayı reddetmeyi
belki sen de benim gibisindir?
kimsenin göremediği şeyleri gören
sen ve ben
sonsuza kadar yaşayacak olanlar...

her şeyi boşverip uçmayı isteyen...

sen de son zamanlarda hiç sabah yağmurlarındaki hüznü fark ettin mi?
iliklerine kadar ıslanmışken

kimbilir belki istediklerimin hiçbiri olamayacağım
ama şimdi bunlar için ağlamanın sırası değil, nedenini bulmalıyız..
biliyorum sen de benim gibisin, kimsenin anlayamayacağı şeyleri fark eden
sen ve ben
sonsuza kadar yaşayacak olan
sonsuza kadar...