Norveç'in En Meşhur Manzarası "Trolltunga"ya Gideceklere Tecrübelisinden Tavsiyeler
trolltunga, norveç'te, bir dağın yamacında, boşluğun üzerine uzanan bir kaya parçasına verilen isim. troll dili demektir norveç lisanında. üzerinde durduğunuz kayanın aşağısı 90 derece dik duvar ve yaklaşık olarak 800 metrelik kesintisiz bir boşluktur.
2015 senesinin temmuz ayında, hatta 11 temmuz'unda, en sonunda gitmeyi ve görmeyi başardığım bir yer ve tek kelime ile inanılmaz güzel. hani delicesine güzel bir yer resmen aşık oluyorsunuz. biraz sapa bir yerde kaldığı ve baya zorlu bir hike olduğu için tecrübelerimi, nasıl gidileceğini, nasıl bir hike sonucu tepeye varılacağını anlatmak isterim ki giden biri olursa yardımım dokunsun.
oslo'da değişim öğrencisi olarak bulunuyordum. bir hafta sonu komple boşluğumuz vardı. napalım ne edelim diye tartışırken trolltunga'ya gidek mi ya dedik. grubumuz başta 1 faslı, 2 hollandalı, 1 alman ve ben 1 türk'ten oluşuyordu. planlama yaptıkça diğer insanlar da merak saldılar ve en sonunda, kesinlikle abartmıyorum, bizim grubun yanına, 4 ingiliz, 4 fransız, 1 avustralyalı ve 5 tane amerikalı daha eklendi. neyse bunlar çok gerekli kısımlar değil,
+ gitmek için biz oslodan araba kiraladık, her ne kadar yakınlara giden trenler ve otobüsler olsa da, trolltunga için tırmanışa başlanan yer en yakın yerleşim birimi olan odda'dan yaklaşık 7 kilometre ötede kalıyor ve odda ile başlangıç arasında otobüs veya shuttle yoktu. taksi var tek çare odda'dan tutulabilecek ama taksiler çok pahalı ve gerekli esnekliği sağlamıyor.
+ çevrede oteller var hatta direk tırmanışın başlangıcı olan yerde bile bir tane var ama pahalı ve çok konforlu değil. biz, 5 kişilik grup artı diğerlerinden de 5 kişi toplam 10 kişi, airbnb ile yakınlardaki eidfjord denen bir yerden 1 gecelik ev tuttuk ve gayet hesaplı oldu ve o kadar kişi gırgır ve şamata idi aynı zamanda.
+ oslo'dan araba ile eidfjord'a gitmek bile yaklaşık 6 buçuk-7 saat sürüyor. aslında daha kısa sürebilir lakin her taraf radar dolu ve yollar o kadar güzel ki, zırt pırt durup fotoğraf çektik bu yüzden biraz daha uzun sürdü. oslo'dan çıkarken önce klasik tarlalar, yol ilerledikçe ormanlara bırakıyor. sonrasında ise bir anda bu dünyadan değilmiş gibi görünen hallingskarvet ulusal parkından geçiyorsunuz.
burası yaklaşık olarak deniz seviyesinden 1500 metre yükseklikte ve temmuzun ortasında bile her yer karlı ve etraftaki göller tamamiyle buz tutmuş durumda idi. tek bir ağaç veya canlı bir şey yok etrafta, sadece kar buz ve taş. arabadan 5 dakikalığına fotoğraf çekmek için bile inerken buz gibi hava yüzünden donuyorsunuz. hiç bitmeyecek gibi duruyor lakin yaklaşık 2 saatlik sürüş sonunda bir anda yemyeşil bir vadide buluyorsunuz kendinizi.
hemen çok yakında vøringfossen adına sahip 300 metrelik dehşet güzellikteki bir şelaleye uğramanızı da şiddetle tavsiye ediyorum.
araba bunlar için de esneklik sağlıyor otobüs olsa bunları kaçırıcaktık. şelaleden sonra ise eidfjord'a zaten varmış olduk. eidfjord ile odda arası yaklaşık 1 saat. hemen eidfjord yanında bir dağ yamacının tepesinde ise tarihi bir norveç çiftlik evi var turistik inanılmaz manzaralı, onu da tavsiye ediyorum çok.
+ bir günü sırf yola harcadık ve geceyi eidfjord'da geçirdik. ertesi sabah saat 8 de kalkıp hike'a doğru yollandık. saat 9 gibi arabayı tırmanışın başına park etmiştik bile. bu arada günlük park yanlış hatırlamıyosam yaklaşık 40 lira idi.
+ hike gidiş geliş toplam 22 kilometre, bunun 4 kilometresi çamurda tırmanış yaklaşık 10 kilometresi ise vıcık vıcık karın üzerinde. o yüzden epey yavaş gidiliyor ve uzun sürüyor. normalde 8-10 saat arası, biz ise 11 saatte tamamlayabildik. temmuz ortasında olmasına rağmen çok sıcak değildi hava. ben abartıp mal gibi tişört üstüne bi polar, bi tane yun kazak, bir de mont aldım yanıma ama bütün hike boyunca tişörtleydim, yürürken üşünmüyor hiç. bir tişört, bir ceket yeterli olacaktır. bi tane de yağmurluk, ponço tam olur. ayakkabılar kesinlikle su geçirmez bot olmalı. su geçirmez hiking ayakkabası olmasına rağmen dönüş aşamasında ayakkabımın içinde göl vardı kar yüzünden. nehirlerin içine falan basıyodum bir şey fark etmiyor diye o kadar ıslanmıştı. yedek çorap çok lazım birkaç çift. güneş gözlüğü de karda yardımcı olur. bölgede cep telefonları kesinlikle çalışmıyor sinyal yok ve yemek alıcak bi yer de yok. yemeği kendiniz getirmelisiniz. ben 4 sandviç artı bir kap makarna götürmüştüm. yanında da sınırsız gofret. enerjiye çok ihtiyaç duyuluyor. su ise bir tane 1 litrelik pet yeterli. yürüyüş boyunca her taraftan taptaze mis gibi kaynak suyu akıyor, oralarda dolduruluyor sular bittikçe, gereksiz ağarlık taşımaya gerek yok.
+ hike'ın ilk kilometresinde 1000 metre irtifa kazanıyorsunuz ve cidden en zor ve iğrenç kısmı burası. resmen çamur deryası içinde dağa tırmanıyorsunuz. acayip yorucu. ama burayı geçince 2 kilometre düzlükte rahat sonrasında 1 kilometre daha tırmanış var. ondan sonrası yolun cıvık kar üzerinde bata çıka ve çok ciddi tırmanış olmaksızın devam ediyor. yaklaşık 6 saatin sonunda varıyorsunuz trolltunga'ya.
resimler sizi aldatmasın çünkü burada fotoğraf çektirmek için uzun bir sıra var! resimlerde bomboş gözüken yer aslında ana baba günü. insanlar kuyruk olmuşlar. yaklaşık 20 dk. sonra sıra size geliyor ve foto alabiliyorsunuz. tavsiyem birini sizin fotonuzu çekmesi için yan tarafta bırakmak. sonra siz de onu çekebilirsiniz. sonra dönüş yolculuğu. dönüş biraz daha kısa, yaklaşık 5 saat sürdü bizde. aşağı vardığımızda kafamızdan ateşler fışkırıyordu resmen. peki ya buna değdi mi? kesinlikle değer.
gezi planlayan veya sorusu olan yeşillendirsin. elimden geldiğince yardımcı olamaya çalışırım.