Netflix'in Warner Bros'u Satın Alması, Sinema Sektöründe Neleri Değiştirecek?

Geçtiğimiz günlerde Netflix'in Warner Bros. Discovery'yi satın alma haberleri ortalığı salladı.
Netflix'in Warner Bros'u Satın Alması, Sinema Sektöründe Neleri Değiştirecek?

mevzu şöyle

netflix, warner bros discovery’i satın almak için bağlayıcı bir anlaşma imzalamış. bu paketin içinde warner bros studios, warner bros television, hbo ve irili ufaklı onlarca franchise var.
ancak bu anlaşmanın nihayetlenmesi için rekabet kurumlarının ve wbd hissedarlarının onayı gerekiyor.

durum endüstri açısından düşündürücü, çünkü malum olduğu üzere netflix filmlerini sinemalarda vizyona sokmuyor. normalde streaming olayı yaygınlaştığından beri filmin vizyona girmesi ile dijital platforma düşmesi arasında 90 günlük bir süre öngörülüyordu. netflix, oscar ve diğer büyük film festivallerinin şartlarına uymak için formaliteden (genelde 1 haftalık) bir vizyon sürecinin ardından filmleri direkt platforma koyuyor. yani içinde lord of the rings, harry potter, matrix, mad max ve dc gibi yüzlerce franchise’ı barındıran warner bros katalogundaki filmler de bu sınırlı vizyondan nasibini alacak.

bu bizi neden ilgilendiriyor? türkiye’deki sinema yasası gereği filmler vizyona girdikten en erken 5 ay sonra dijital platformlarda gösterilebiliyor. dolayısıyla netflix’in dağıtımını üstlendiği filmler de (amerika ve avrupa’daki sınırlı vizyon sürecinden sonra) ülkemizde vizyona giremiyor. yasanın değişmemesi -ve satışın nihayetlenmesi- halinde wb’nin katalogundaki filmler de bu durumdan nasibini alabilir. yani batman, superman, harry potter ve lotr gibi serilerin yeni filmlerinin ülkemizde vizyona girmeden direkt dijital platforma yüklenme olasılığı yüksek.

haber amerika’daki endüstriyi şimdiden karıştırdı. ismini açıklamayan yüzlerce yapımcı, satışın önüne geçilmesi için kongre üyelerine, amerika’nın ticaret bakanlığına ve federal ticaret komisyonu’na mektuplar göndermiş. bu kişilerin isimlerini gizleme nedeni de netflix’in endüstrideki gücünden çekinmeleriymiş. ayrıca wb ile netflix’in birleşip disney’e rakip olması, zaten gücü kalmamış küçük çaplı oyuncuları tümüyle devreden çıkaracak bir hamle olarak görülüyor. bu da hem bağımsız sinemayı bitiriyor, hem de rekabeti ortadan kaldırıyor.

işin politik tarafı da kısaca şöyle: wb’nin satın alınması için ilk tekliflerden birini paramount vermişti. paramount’un sahibi, trump’ın kankası ve bir cumhuriyetçi olan david ellison. anlaşmanın içinde cnn de var ve trump, cnn’in de aralarında bulunduğu bu şirketleri ellison’ın almasını istiyor. böylece hem “fake news” olarak nitelendirdiği cnn kendi tarafına geçecek, hem de maga’nın politik bir propaganda makinesi olarak gördüğü netflix daha da palazlanmamış olacak. işin burası kritik; çünkü trump satışı en azından yavaşlatmak için tüm gücünü devreye sokmaya karar verirse (ki verebilir) anlaşma tamamlanmayabilir.

bekleyip göreceğiz, hayırlısı olsun.

böyle olacağı belliydi

olaya sadece vay be batman ile stranger things aynı yere geldi veya afrikalı gay batman mi olur? diye bakanların büyük resmi kaçırdığı, aslında finansal tablolar incelendiğinde bağıra bağıra geliyorum diyen birleşmedir. kapitalizmde tesadüf veya ideoloji yoktur.

şöyle ki;

arkadaşlar olay tamamen cash is king meselesi. david zaslav şirketin başına geçtiğinden beri batgirl filmini sildim, hbo dizilerini kaldırdım diye tasarruf şovları yapıyordu ama nafile. şirketin sırtında yaklaşık 50 milyar dolarlık devasa bir borç yükü vardı. discovery ile birleşme kağıt üzerinde mantıklıydı ama pratikte gemi su alıyordu. zaslav baktı ki gemi batacak, yükü kablolu tv, cnn vs. bırakıp elmasları warner bros stüdyoları ve hbo satarak nakite dönmeye karar verdi. netflix burada kurtarıcı beyaz atlı prens değil, batan geminin mallarını kelepir olmasa da mantıklı fiyata kapatan uyanık tüccardır.

netflix yıllardır neyle eleştiriliyor? içerik çok ama hepsi fast food, kalıcı eser yok. disney in elinde 100 yıllık arşiv, marvel, star wars varken; netflix sürekli yeni hit yaratmak, sürekli tekerleği döndürmek zorundaydı. stranger things biter, squid game söner ama harry potter, yüzüklerin efendisi ve dc comics bitmez. netflix bu hamleyle yayın platformu olmaktan çıkıp, hollywood un 100 yıllık tarihini ve prestijini satın aldı. artık disney in karşısında bizde de içerik var diyecek durumda değil, bizde sinema tarihi var diyecek durumdalar.

netflix ayrıca rakibi yutma stratejisi ve konsolidasyon politikası izliyor çünkü piyasada çok fazla oyuncu vardı. paramount, peacock, hbo max, disney+, amazon prime... pasta küçülüyor, maliyetler artıyor. netflix, hbo max gibi en kaliteli içeriğe sahip rakibini yutarak hem pazar payını domine etti hem de bu varlıkların amazon veya apple gibi devlerin eline geçmesini engelledi. yani bende yoksa onda da olmasın değil, sadece bende olsun, herkes bana muhtaç kalsın hamlesidir bu.

anlaşmanın detayına dikkat ederseniz, wbd nin discovery global kısmı yani cnn, eurospor, tnt spor kanalları vs. dışarıda bırakılmış. neden? çünkü klasik televizyonculuk ölüyor. netflix bana hbo nun kaymağını verin, cnn in siyasi dertleriyle veya kablolu tv nin reklam gelirleriyle uğraşamam demiştir. bu da dijitalin zaferinin tescilidir.

biz izleyiciler oh be tek üyelik diye sevineceğiz, netflix de 2 sene sonra tekel olmanın rahatlığıyla abonelik ücretine %200 zam yapacak. kapitalizmde mutlu son yoktur, birleşme ve satın alma vardır.

bkz: (tekel)

Ekşi Sözlük'ten gelen belli başlı yorumlar da şöyle

çok fena bir haber bu. tekelleşmeden tutun da, netflix'in kendi dağıtım ve yayınlama politikasını warner bros discovery'ye dikte etmesi ve woke saçmalığına varıncaya kadar her şeye etki edebilecek bir şey bu. tekelleşmenin ne demek olduğunu, şu anda 20th century fox, lucasfilm gibi şirketleri bünyesinde bulunduran disney'den tahmin edin.

netflix kendi orijinal filmlerini sinemada çok kısıtlı gösterip direkt platformdan yayınlamasıyla meşhur. sırf bu sebeple, "millet nasıl olsa evinde götünü kaldırmadan izleyecek ne güzel." deyip filmlerinin kalitesini de ona göre ayarlıyor. "klasik netflix filmi." diye bir tabir var yani. yönetmenler birliği daha şimdiden, "n'oluyoruz lan?! bir el atın duruma!" demeye başlamış bile.

netflix ve/veya hbo max'in fiyat artışına kadar bile gider bu. ama bu biz kullanıcılara olan son etkisi gibi bir şey. şimdilik en büyük mesele: rekabet ve içerik kalitesi.

hollywood'un devamı hiç iyi gözükmüyor...

hoşçakal kaliteli ve anlamlı içerikler...

merhaba popüler kültürün taleplerine göre optimize edilmiş, toksik şekilde aynılaşan, risk almaktan kaçan, yaratıcı dehası törpülenmiş içerik üretim hattı.

warner bros dediğin şey yalnızca bir stüdyo değil; sinema tarihinin omurgalarından biri. christopher nolan'dan kubrick'e, harry potter'dan lotr evrenine, dc'nin karanlık tonundan hbo'nun yetişkin zekasına kadar onlarca kültür katmanı üreten dev bir yaratıcı ekol.

netflix ise elbette çok güçlü, elbette çağın en büyük dijital oyuncusu. fakat algoritmayla şekillenen, tamamen kullanıcı alışkanlıklarına göre içerik üreten bir mekanizma. yani sanatın yönetmediği, verinin yönettiği bir yapı.

işte bu iki dünyanın birleşmesi, yaratıcı ekol + algoritmik ekol gibi bir denklem doğurmuyor. tam tersine: algoritma galip geliyor. çünkü kontrol, parayı veren tarafta.

warner bros'un yıllardır ürettiği vizyoner iş geleneği yerine “izleyiciyi kaçırma, retention yüksek kalsın, algoritma mutlu olsun” denklemine teslim olunacak. prestige tv dediğimiz şeyin kalbi hbo idi ve o damar kesilince tüm sektör kan kaybedecek..

bu satın alma yalnızca bir şirket birleşmesi değil; sinema sanatının dijital kapitalizme tamamen teslim oluşunun sembolü.

bundan sonrası;
içerik değil, ürün.
seyirci değil, kullanıcı.
hikaye değil, veri...