Müze Gezmek İnsana Tam Olarak Neler Kazandırıyor?
İlk akla gelenler
müze gezmek size kültür, eğitim, sosyal, hukuk, savaşlar, sanat, tarih, yemek kültürü, çağların arasındaki farklar, insan davranışları, toplum davranışları vs. gibi birçok konuda bilgi sahibi olmanızı sağlar.
Antik sosyal medya
kimisi gerçekten öğrenmeye, tarihle buluşmaya gidiyor; kimisi de “bugün de kültürlendik” diye instagram'da paylaşmaya... müze dediğimiz şey, aslında geçmişin whatsapp arşivi gibi bir şey. yani, eski medeniyetlerin “selfie”lerini, günlük yaşam detaylarını, başarılarını, hatta bazen rezilliklerini burada görüyoruz.
bir müzeye girip etrafa baktığında, bir anda “vay be, 2000 yıl önce de insanlar süslenmeye, aşk mektupları yazmaya vakit ayırıyormuş” diyorsun. ya da romalıların mozaiklerle uğraşırken bizim hala 'duvar boyası rengi' seçemediğimizi görüyorsun..
aslında müze, insana geçmişin mesajını veriyor. o eski heykeller, resimler, fosiller… bunlar, tarihin bize “bak, buradaydık, biz de insanlık için uğraştık” deme şekli. biraz düşünürsen, müzedeki her şeyin bir zamanlar yepyeni olduğunu fark ediyorsun; her biri birilerinin hayatında devrim yaratmış. mesela antik bir vazo var, zamanında büyük bir yenilikti belki ama bugün, “çay döküyorum altı akıtıyor” diye şikayet eden bir amcanın evinde görsen sıradan gelir.
müzede dolaşırken aniden şu farkındalık çarpıyor mesala: o devasa tablolar, taş sütunlar, geçmişin insanlarının “bizi hatırlayın!” demesinin sessiz çığlıkları. ve biz? biz belki de geriye yalnızca birkaç usb bellekte saklanan selfie ve kedi videoları bırakacağız. ne yazık..
Farkındalık
dünyanın çoğu müzesini ve antik kentini gezmiş biri olarak, boş boş ve bilmeden de gezmenin de insana hayatta illaki farklı bir perspektif katacağını düşünüyorum.
ben, ilk başta boş gezerek başladım sonra ilgimi çekti ve araştırmaya başladım. çoğu müzeye birden fazla gittim, çünkü sevdiklerimle de paylaşmak ya da daha bilgili olarak incelemek istedim. geçen hafta pompei'ye ikinci kez gittim ve bu sefer rehber ile gezdim. aynı şekilde romadaki galleria borghese'i üçüncü kere gezdim ve bu sefer uzman bir rehber ile gezdim. aynı gezide uffizi'yi rehbersiz gezdim çünkü içindeki eserleri ezbere biliyorum. d'orsay, hermitage'ı ya da moma'yı hiç bilmeden gezmiştim, eserlerin fotoğraflarını çekip sonradan araştırdım.
illaki rehber de tutmaya gerek yok, çevrenizi de iyi şekilde kullanabilirsiniz. british museum u arkeolog bir arkadaşımla, topkapı sarayı ve ayasofyayı ise tarihçi bir arkadaşımla gezmiştim. ki onları da en az 3 defa farklı yaş dönemlerinde ziyaret ettim. dolmabahçe, efes, antalyadaki antik kentler hepsini en az iki kere yada daha fazla gezdim, tekrar da ederim.
sadece kültür, sanat değil çanakkale şehri başlı başına bir savaş müzesidir. bilim müzeleri, çağdaş müzeler, fransadaki parfüm müzeleri gibi yöresel müzeler, anıtkabir, atatürk müzeleri... mesela arnavutluk'ta gittiğim bunkart müzesi insanlık tarihinde ne kadar acımasız olunabileceğini sunuyordu.
özetle müzeler gezmekle bitmez. bambaşka dünyalar açar önümüze.
Son söz
good will hunting filminde, matt damon ve robin williams arasında şöyle bir konuşma geçer:
"sana sanat hakkında soru sorsaydım, bana şimdiye kadar yazılmış tüm sanat kitapları hakkında bilgi verebilirdin. michelangelo? eminim onun hakkında çok şey biliyorsundur. hayatı, eserleri, eleştirileri, politik istekleri. ama bana sistine şapeli'nin nasıl koktuğunu söyleyemezsin. orada durup o güzel tavana hiç bakmadın."
şimdi sakince dağılabilirsiniz.