Muhteşem Bir Hikayeyle II. Dünya Savaşı'ndan Sağ Kurtulan Piyanist: Wladyslaw Szpilman

2003 yılında vizyona giren The Pianist filmine ilham kaynağı olan Yahudi asıllı Polonyalı piyanist ve besteci Wladyslaw Szpilman'ın hayat hikayesi.
Muhteşem Bir Hikayeyle II. Dünya Savaşı'ndan Sağ Kurtulan Piyanist: Wladyslaw Szpilman

1911 yılında, zamanın rus imparatorluğu sınırlarındaki küçük bir kasabada doğan wladyslaw szpilman, küçük yaşta annesinden piyano dersleri alırken, bunun yıllar sonra hayatta kalmasını sağlayacak hayati bir adım olduğundan habersizdir.

1926 yılında, varşova’daki müzik akademisine kayıt olan szpilman, 1930 yılında eğitimini tamamladığında, çalışmalarına devam etmek üzere berlin’e gider. ancak, nazi’lerin 1933 yılında iktidarı ele geçirmeleri üzerine tekrardan varşova’ya dönmek zorunda kalır.

1935 yılında varşova devlet radyosu'nun piyanisti olan szpilman, almanların polonya’yı resmen işgal ettiği 1 eylül 1939 tarihine kadar radyoda çalmayı sürdürür. polonya halkının, alman işgalinden önce duyduğu son canlı yayın szpilman’ın radyoda çaldığı, chopin’in nocturne in c sharp minor (do diyez) adli eseridir. zira szpilman içeride çalarken almanlar, radyo binasını basmış, binayı boşalttırmış ve radyo yayını da kesmişlerdir.

her ne kadar szpilman ve ailesi, 400 binden fazla yahudinin 3,5 kilometrekarelik bir alana hapsedildiği ve alman işgalindeki avrupa’nın en büyük yahudi gettosunun sınırları içinde yaşasa da artık evlerini hiç tanımadıkları insanlarla paylaşmak zorunda kalacaklardır. çünkü o dönemde her evdeki bir odaya yaklaşık 9 kişi düşüyordur.

szpilman, kendisinin ve ailesinin hayatını idame ettirebilmek için gettonun içindeki nowaczesna isimli bir kafede piyanist olarak çalışmaya başlar. daha sonra leszno caddesindeki sztuka cafe'de iş hayatına devam eder.


1942 yılında almanlar, avrupa’da kurdukları gettolardan toplama kamplarına büyük sevkler başlatırlar. lviv ve zaslaw gettoları, belzec toplama kampına; lodz gettosu, chelmno toplama kampına; bialystok gettosu, sobibor toplama kampına; wroclaw ve çevresi majdanek’e; berlin, mechelen, drancy, westerbork ve italya’nın kuzeyindeki birkaç küçük getto ise bir milyondan fazla insanın öleceği auschwitz toplama kampına günlerce insan taşır. auschwitz’ten sonra en çok ölümün yaşandığı treblinka toplama kampına ise sadece iki gettodan sevkiyat yapılır; biri, yine bialystok, diğeri ise varşova’dır.

szpilman, trene binmekten son anda kendisini tanıyan bir judenrat (yahudi getto polisi) olan itzchal heller tarafından kurtarılır, ancak ailesinin treblinka’ya götürülmesine engel olamaz.

szpilman, gettodan kaçacağı 13 şubat 1943 tarihine kadar burada kalır ve bu esnada varşova direnişçilerinin silah alış-verişlerine yardımcı olur. (direnişçiler, piyanistin kaçışından sonra nisan 1943’te ayaklanma başlatırlar ve 27 gün süren bu olaylarda 17 alman askerine karşın 21 bin yahudi öldürülür.)

1944 ağustosuna kadar farklı yerlerde saklanmaya devam eden szpilman, varşova radyosu'ndan bazı arkadaşlarının da yardımıyla hayatta kalmayı başarır. en son bulunduğu evin bir tank atışıyla hasar almasıyla burayı da terk etmek zorunda kalır. ağustos ayından kasım ayına kadar (hepsi bombalanmış-terk edilmiş) evlerin bodrumlarında, hastanelerde saklanmaya devam eden szpilman; kendisini, hayatının değişeceği niepoldleglozci caddesi 223 numaralı dairenin çatı katında bulduğunda varşova’da hayatta kalan 20 yahudiden biridir.

bulunduğu evin, geri çekilen nazilerin karargahı olarak kullanılmaya başlaması sonucu nazi yüzbaşı wilm hosenfeld’in kendisini fark etmesi uzun sürmez.

hosenfeld, 1935 yılında nazi partisine üye olmuş ancak nazi politikalarının gittikçe sertleşmesi sonucu parti ile fikir ayrılığına düşmüş bir subaydır. 2. dünya savaşı sırasında, lehlere karşı sempati beslemiş, hatta lehçe öğrenmeye çalışmış ve kendisi gibi düşünen birkaç arkadaşı ile birlikte, birçok yahudiye yardım etmiştir.

Wilm Hosenfeld

23 temmuz 1942’de (varşova gettosunda görevliyken) karısına yazdığı bir mektupta şu satırları kaleme alır: “artık burada olmaktan hoşlanmıyorum, burada neler yapılıyor? yahudileri nasıl öldürüyorlar? şimdi yarım milyon insanı sürgün ediyoruz, tüm bu olanlardan sonra, bir alman, dünyanın nasıl yüzüne bakabilir. askerlerimiz cephede, bunun için mi oluyor? bunun tarihte asla bir emsali olmayacak.”

hosenfeld, 1942 yılında treblinka’ya giden bir trenden kaçan leon warm-warczynski isimli bir yahudinin de hayatını kurtarmış, onu yerel bir atletizm takımında göstermiş ve adına sahte evraklar düzenlemiştir. (warczynski daha sonraları hosenfeld’in “yardım” mektubunu szpilman’a ulaştıracak kişi olacaktı.)

yüzbaşı ile karşılaştığında öleceğini düşünen szpilman’ın yanıldığını anlaması uzun sürmez. zira hosenfeld, szpilman’ın piyanist olduğunu öğrenince ondan bir şeyler çalmasını ister.

hosenfeld, ona saklanabileceği daha iyi bir yer gösterir, belirli periyotlarda yiyecek getirir ve hatta sovyet kuşatmasının daralmasıyla bulundukları karargahı terk ederken bir paltosunu da ona verir.

1945 yılında savaşın sona ermesinden sonra szpilman, varşova radyosu'ndaki işine geri döner ve çaldığı ilk parça, 6 yıl önce yarım bıraktığı nocturne in c sharp minor olur.

wilm hosenfeld, almanların savaşı kaybetmesiyle sovyetlerce tutuklanır ve ağır işkencelerden geçer. 7 mayıs 1950 yılında varşova gettosundaki görevinden ötürü 25 yıl hapis cezasına çarptırılır. duruşma kararına “işlediği suçlardan ötürü, savunma hakkı yoktur” yazısı eklenmiştir.

gönderildiği savaş esirleri kampında polonyalı bir rahiple tanışan hosenfeld, rahipten 1942’de yardım ettiği leon-warm’ı bulmasını ister.

1951 ocak ayında leon-warm, hosenfeld’i kurtarmak için almanya’daki karısını ziyaret eder. aynı zamanda da szpilman’a, hosenfeld'in kurtarılamsıyla ile ilgili bir mektup yazar (bu arada szpilman, 1950 yılına kadar hosenfeld’in adını dahi bilmez. ta ki leon – warm ona ulaşana kadar.)

leon-warm’ın hosenfeld ile ilgili edindiği en son bilgi, fransa’nın brest kentindeki bir esir toplama kampında olduğudur, daha sonra kendisinden ölümüne kadar haber alınamaz.

hosenfeld, 13 ağustos 1952 yılında stalingrad yakınlarındaki bir kampta hayata veda eder

1998 yılında wladyslaw szpilman, israil soykırım anı müzesi olan yad veshem’e, wilm hosenfeld’e “righteous among the nations” – “milletler arası erdemli insan” nişanı verilmesi için çağrıda bulunur. 11 yıl süre inceleme sonucunda 2009 yılında wilm hosenfeld, bu nişan’ı alan 5 nazi partisi üyesinden biri olur. (diğerleri: oskar schindler, karl plagge, albert goring, john rabe.)

szpilman ise 89 yaşında hayata veda eder, kendisinin ve hosenfeld’in çocukları dost olarak kalır.

szpilman’ın 1945 yılında anılarını yazdığı hatıratlar, 1997 yılında oğlu tarafından kitap haline getirilir ve 35 dile çevrilir. 2002 yılında gösterime giren piyanist filmi bu kitaptan uyarlanmış ve szpilman’ı adrien brody (bu rol için 16 kg vermiştir) oynarken, wilm hosenfeld’i thomas kretschmann canlandırmıştır.

Tarihin Gördüğü En Yürekli ve Aynı Zamanda En Şeytan İnsan: Oskar Schindler

20 Bin Yahudiyi Soykırımdan Kaçıran Unutulmaz Devlet Adamı: Behiç Erkin