Metalin Sanatsal Yönünü Ortaya Çıkaran Progresif Metalin Kısa Tarihçesi
progressive metal... seksenlerin ortasına doğru queensryche ve fates warning ile doğum sancıları patlamış ve doksanlı yıllarda dream theater ile birlikte altın dönemini görmüş olan, progressive rock ve heavy metal'i buluşturan metal müzik alt tarzıdır.
metal müzik içerisinde yapısal olarak en karmaşık alt türlerden birisidir
progressive rock'tan miras olan uzun şarkı süreleri, kompleks müzikal yapı, farklı enstrümanların kullanımı ve yer yer deneysel fikirlerin işlenmesi gibi etmenleri heavy metal altyapısıyla birleştirir.
seksenli yılların başında piyasaya giren ve o dönemin çoğu grubu gibi yoğun nwobhm (ya da iron maiden) etkisi ile bezeli heavy metal icra eden queensryche ve fates warning'in müziklerini zamanla daha progresif bir anlayışa taşımaları türün oluşumunu hızlandırmıştır. queensryche'in 1986 tarihinde yayınlanan ve büyük başarı getiren operation mindcrime albümü ile oldukça dikkat çekmiştir. fates warning ise heavy metal ile power metal arasındaki çizgisini, yine 1986'da yayınlanan awaken the guardian albümünde progresif öğeler ile zenginleştirmiş ve 1988 yılında yayınlanan no exit ile progressive metal tarzını tamamen benimsemiştir. progressive metal'in tam anlamıyla ön plana çıkması, 1991 yılında dream theater'ın images and words albümünü yayınlaması ile sağlanmıştır. albümden çıkan ve mtv tarafından da şaşırtıcı derece ilgi gösterilen pull me under, en bilinen progressive metal şarkılarından olmuştur.
progressive metal'in oluşumu, bu tarz altında değerlendirilmeyen grupların yaptığı ilerici işler tarafından da desteklenmiş ve kritikler tarafından progressive metal ürünleri olarak kabul görmüştür. metallica'nın ...and justice for all albümü ya da iron maiden'ın seventh son of a seventh son albümleri bu şekilde kabul edilmiş önemli eserlerdir.
amerika çıkışlı üç grubun önderlik ettiği tür, zamanla farklı ülkelerden çıkan önemli isimlerle iyice dallanıp budaklanmış ve değişik müzikal yaklaşımlara sahne olmuştur
isveç'ten çıkan pain of salvation, türün geleneksel yapısını alternatif etkileşimler, karmaşık ritm kullanımları ve konsept albüm anlayışları ile etkilemiştir. opeth death metal'i progressive rock ve folk etkileşimleri ile buluşturarak radikal bir birleşim sunmuş ve bunu progresif bir anlayışla birleştirmiştir. symphony x, türü power metal/neo-classical metal ekseninde zenginleştiren bir müzikal yapı benimsemiştir. progressive metal'e paralel olarak, death metal, thrash metal (#24751600), black metal gibi tarzların içinde de "progresif" bir anlayışı temsil eden gruplar türemiştir. klasik müzik, jazz, blues ve etnik müzik gibi farklı müzik dalları, progressive metal'in beslendiği ve etkilendiği tarzlar olmuşlardır.
dream theater'ın doksanlı yıllardaki istikrarı ve yakaladığı önem seviyesi, o dönemler kendilerinin açtığı yoldan giden birçok grubun kurulmasını sağlamıştı
shadow gallery, dali's dilemma, lemur voice, empty tremor, sun caged gibi çeşitli gruplar bu duruma örnek verilebilir. dream theater, six degrees of inner turbulence albümünden beri tartışmalı bir grafik çizse de hala türün en önde gelen grubu olma ünvanını koruyor. queensryche, yaşadığı magazinsel vakalar kadar, doksanlar ortasından beri operation mindcrime ya da empire ayarında albüm çıkaramamasından dolayı eski görkeminden uzaktaydı. fates warning ise bilen için her zaman orada, biryerlerde, sessiz ve derinden işini yapmaya, bizlere güzel albümler sunmaya devam ediyor. zaman içerisinde yaşanan bu genişleme beraberinde bir çok farklı grubu ve müzikal anlayışı getirmiş, hatta avant-garde metal (kimi yerlerde experimental metal olarak da geçer) (ayrıca #25625109) gibi daha deneysel bir yapıda, metal müzik dışı etkileşimlere cüretkar bir şekilde içerisinde yer veren ayrı bir alt tarzı doğurmuştur. şu an baktığımızda jazz fusion etkisiyle ya da enstrümental tekniği ön planda tutarak progressive death metal yapan grupları, black metal'i daha estetik ve ilerici bir anlayışla harmanlayan progressive black metal gruplarını görebiliyoruz. türü sludge metal/alternative metal/stoner rock gibi türlerle karıştırarak sunan mastodon gibi bir örnek bulunuyor. poliritm kullanımını bambaşka alanlara çeken; meshuggah'ın başını çektiği ve periphery, tesseract, animals as leaders'ın sürdürdüğü djent tarzını bile progressive metal'den çıkışlı bir tarz olarak görenler var. dolayısıyla progressive metal'in "heavy metal + progressive rock" formülünden artık uzaklaştığını ve genişlediğini söyleyebiliriz.
kısacası, metal müziğin daha "sanatsal" yönü olarak yola çıkan bu tarz, zaman içerisinde taşıdığı potansiyeli farklı tarz ve anlayışlara yayarak zenginleşmiş, kulaklara bayram ettirmiştir ve ettirmeye devam etmektedir. severim. siz de dinleyin, sevin. ilk seferde sevmezseniz de biraz zaman verin. kaç şarkıyı bilmem kaçıncı dinlememde sevdim, hatırlayamıyorum bile...
son olarak benden size az bilinen ama çok şey veren bazı gruplar
(bkz: wolverine) (bkz: #66945200)
(bkz: redemption)
(bkz: zero hour)
(bkz: dead soul tribe)
(bkz: dysrhythmia)
(bkz: frameshift)
(bkz: leprous)
(bkz: cea serin)
(bkz: eternity x)
(bkz: degree absolute)
(bkz: garden wall)
(bkz: spiral architect)
(bkz: sieges even)
(bkz: vauxdvihl)
(bkz: vox tempus)
(bkz: pantommind)
(bkz: the quiet room)
(bkz: thought chamber)
not: sentenced hiçbir zaman progressive metal yapmamıştır! ama mourn çok güzel şarkıdır. üzer.