Merkez Bankasının Büyük Faiz Artırımına Rağmen Neden Döviz Kuru Fazla Gerilemedi?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Kurulu Politikası'nın dün aldığı karar sonucu politika faizi 625 baz puan artışla yüzde 24'e yükseldi. Dolar/TL, dünkü kararın hemen ardından 6,01 seviyesine kadar geriledi. Daha sonra hafif yükselen kur bugün 6,05 civarında hareket ediyor. Gerileme neden böyle az oldu peki?
Merkez Bankasının Büyük Faiz Artırımına Rağmen Neden Döviz Kuru Fazla Gerilemedi?
Fotoğraf: Bloomberg HT

soru: bir merkez bankasının en önemli özelliği ne olmalıdır?

cevap: öngörülebilirliği olmalıdır.

bunu elde tutarsak, para politikası araç bağımsızlığı tartışmalarından miras kalan en büyük kazık kaybolan öngörülebilirlik olmuştur. bir ppk (para politikası kurulu) toplantısından önce analistlerin öngörüleri 0 ile 750 baz puan aralığında değişiyorsa ortada öngörülebilirlik falan kalmamış demektir.

tahminlerin bu kadar tutarsız olmasının temel nedeni ise öngörülebilirliğin yokluğunda meydana gelen güven sorunudur.

625 baz puan faiz artışına rağmen kurdaki geri çekilmenin bu kadar az olmasının birkaç nedeni vardır:

1) likidite

öncelikle likidite oldukça dar şu an, özellikle de bddk tarafından atılan adımlar nedeniyle. bu yüzden birkaç gün daha kuru dikkatle takip etmek gerekiyor gene de şahsi fikrim siyasi bir olay olmazsa 6’nın altını zor görürüz.

2) güven kaybı

güven kaybı satışları baskılıyor. bu kayıp hem maliye tarafında, hem de para politikası tarafında gelişti.

maliye politikası tarafındaki güven kaybı cumhurbaşkanının londra ziyaretiyle pik yaptı ve bugünkü açıklamalara bakılırsa ortadan kalkacağa benzemiyor.

para politikası tarafındaki kayıp ise erdem başçı ile başladı, murat çetinkaya ile zirve yaptı. ben de mühendis olmama rağmen, ekonomi eğitimi almamış birini, her ne kadar lisans üstü eğitimi olsa da, tcmb’nin başına getirmek bence absürt bir karardı. neyse bu benim şahsi fikrim.

özellikle laçkalaştırılmış faiz koridoru uygulamasını getirerek piyasayı faiz belirsizliğine mahkum eden bizzat kendisiydi. hadi volatil dönemde esneklik kazanmak için yaptın diyelim bunu piyasa normali haline getirmek ilk güven kaybıydı. sonra murat çetinkaya döneminde glp ile piyasayı fonlama dönemleri, beklentiyi karşılamayan faiz artırımları, sözlü yönlendirmelere olan güven kaybı eklendi.

bugün geçmişten gelen güven kayıpları yüzünden kur sadece %3 geri çekildi.


3) dolardaki kaybın önüne geçmek için orta vadeli programdan çok beklenti var ve o bekleniyor, neden?

bunun nedeni de bugüne kadar güven vermekten uzak olan maliye politikasıdır. daha önce defalarca dedim tekrarlayayım: ekonomi politikası, para ve maliye politikası olarak iki alt politikadan oluşur.

bunlar birbiriyle uyumlu olmak zorundadır, gevşekse gevşek, sıkıysa sıkı gibi. kısa vadede bunları uyumsuz yaparsanız uzun vadede bunların biri diğerini kendine benzetir. genelde maliye politikası para politikasını kendine benzetmiştir.

ayrıca cumhuriyet tarihinde biz imf dönemleri dışında kendi isteğimizle maliye politikasını sıkılaştırmadık ve bunun nedenleri iktisadi değil siyasidir. zaman zaman seçim sonrası akp hükümetlerinde mali sıkılaşma yaşansa da kısıtlı oldu.

elde birtakım fact dediğimiz olgular var. üretim yapımız oldukça verimsiz. bu yüzden ekonomiyi hızlandırıp büyümek istedikçe dolara ihtiyaç duyuyoruz. sorunlarımız birçoklarının sandığı gibi ithal tüketim çılgınlığından kaynaklanmıyor. sınai üretimdeki ithal girdilerden kaynaklanıyor.

her neyse, artan faize artan bütçe açığıyla yani mali gevşeme ile cevap verdi hükümet bugüne kadar. faiz arttıkça, daha çok bütçe harcaması daha çok bütçe açığı verdik. bu piyasa faizleriyle tcmb fonlama faizi arasındaki makası sürekli açtı. insanlar harcamaya teşvik edildi, verimsiz üretim yapımız yüzünden dolar talebi arttı. dolar talebi arttıkça sanayicinin maliyetleri yükseldi maliyet enflasyonu arttı. bugün üfe-tüfe arası 14 puan farktan bunu anlıyoruz.

işte bu yüzden, hükümetin tasarruf planını orta vadeli programı görmeden dışarıdan bu faizlere rağmen ciddi bir fon girişi olmuyor. mali sıkılaşma yapmazsak dolar da faizler de artıp durur. bu artış üstel olarak güçlendi, güçlenir. geç kalındıkça piyasaya güven kaybı derinleşir. gelecekte faizi düşürmek için bugün verilmek zorunda kalınan faiz daha da artar. mali sıkılaşma sözü ve bu sözün nasıl tutulacağının düzenleneceği orta vadeli program çok önemlidir.

açıklanacak ovp’de 2019 yılı büyüme hedefi %5-6 falan olursa böbrek/dolar paritesi bile yükselir bırak dolar/tl’yi.


tcmb dünkü radikal faiz artışıyla ne yapmak istedi?

siyasi öngörülemezlikler nedeniyle bu net bir şekilde yanıtlanamıyor.

1) %4 dedikoduları ortada dolaşan eylül ayı enflasyonu nedeniyle enflasyonun önünü almak istemiş olabilir. özellikle gıda enflasyonu 0.06 gelen ağustos ayında, gıdanın etkisi bu ay katlanabilir. kur geçişkenliğinin kalanı da eylüle vuracak ve turizm gelirleri bitti artık. ayrıca atlanan bir diğer konu gerçek fonlama faiz artışının 625 değil, 475 puan olmasıdır. eğer eylül ayı enflasyonu 400 +/-50 puan olacaksa bu artışın %80’i zaten gitti demektir. tüik (türkiye istatistik kurumu) piyasadan ayın işk fiyat toplamasını yaptı. 10 gün içinde ikincisini yapıp 3 ekim'de eylül'ü açıklayacaktır. eğer ilk fiyatlardan geçici bir analizle merkezi toplantı öncesi bilgilendirmişlerse ve bu karar öyle alınmışsa, 3 ekim'de piyasa tekrar faiz tamtamlarını çalabilir.

2) ekim ayındaki yüklü özel sektör dış borç servisleri nedeniyle hazır turizm gelirlerinin de pozitif etkisi varken, faizi ciddi artırıp firmalara nefes aldırmak istemiş olabilirler.

3) bu benim en çok gerçek olmasını istediğim olası nedendir. mali sıkılaştırma açıklanacak orta vadeli program öncesi, parasal sıkılaştırma desteğiyle kur stabilizasyonu ve yapısal reformlara giden modeli açıklamak için yapılmış olabilir.

cumhurbaşkanının üretim ve verim ekonomisi temelli demeçleri bu konuda ümidimi artırmakla beraber, bizim de halk olarak tıpkı piyasa gibi siyasetçilerin söylemlerine değil eylemlerine bakma alışkanlığı kazanmamız nedeniyle orta vadeli program açıklanmadan ve piyasayı tatmin etmeden ne vatandaş ne de yabancı yatırımcı bu faiz artışına gerekli kur tepkisini vermedi. ayrıca bunda, piyasada kasten volatilite (bir menkul kıymetin fiyatının veya piyasanın genelinin kısa bir zaman aralığı içerisinde gösterdiği dalgalanma özelliği, kısaca oynaklık) yaratımını düşündüren faiz açıklamalarının da önemli bir yeri olduğu bir vakıadır.

Faiz Artırımı Ne Anlama Geliyor?