Materialists: Nitelikli Sinema mı, Yoksa Tam da Eleştirdiği Şeyi Yücelten Bir Yapaylık Örneği mi?
kültürün her tarihsel kavşakta başka bir hesaplaşma yaşayarak dönüşümünü arzuladığı ve talep ettiği ürünleri yaratırken onlarla ilgili eleştiri/özeleştiri mekanizmasını nasıl kabul edilebilir (daha doğrusu çoğunluğun kendi isteği ve fikriymiş gibi) ve makul bir yaratımın mamulüymüş gibi pazarlayabildiğinin en güzel ürünlerinden biri bu film.
neredeyse tüm sosyal medya mecralarında alfa erkek, güçlü şehirli kadın, feminizm, yıkılan patriarki, rollerin değişimi ve kargaşası, kırılgan erkeklik, sağlıklı ilişki kuramama vs gibi tüm kodların hollywood sularında chatgbt tarafından yazılmış bir senaryoyla sulandırıldığı bir film karşımızdaki. aşka, sevgiye dair söylediği şeylerin altında bile kendi yaratığı kapitalist canavarın arkaik kodları, kuralları işlerken sözde onları yıktığı ''gönlünün, yüreğinin sesini dinle'' mesajıyla yine sistemin kar/zarar maliyet hesabını misler gibi onaylatıyor seyircisine. zaten buradaki yorumla biçimindeki hafiflik ve filmin özüne dair psikopolitikasına, kültürel hiyerarşi şablonuna, kadın erkek ilişkilerinin uzantısı olarak insana kar ve zarar ettiği bir ürün olarak bakan kapitalist sistemin yıllardır onaylattığı işgalci toplumsal kodlarına dair tek bir söz edilmemesinin sebebi de tam olarak formülünün dünya ve türkiye sathında ne kadar iyi işlediğini gösteriyor.
erkekliğin güç, iktidar ve parayla ilişkisini kısalık/ uzunluk, kadının parayla ilişkisini gençlik/yaşlılık, güzellik, seksilik gibi kavramlar üzerinden yani mamulün ederinin yine arkaik kodlarla belirlenmiş şablonuna sadık kalarak ona sözde yenilikçi bir bakış ve özgürlük alanı ilan ettiğini iddia eden korkunç bir çakallık ortadaki.
doksanların başında pretty woman gibi romanslarda kadına direkt olarak fahişe gestusunu yani toplumun en alt tabakalarından birini layık görerek, karşısına yakışıklı beyaz atlı prensini koyan eril bakış bugün fahişelik kavramını kadının sözde toplumsal rol ve konumda çok daha güçlendiği ama zımnen fahişeliğin biçim değiştirdiğinin, kadının tüm politik, toplumsal kaymalardan, hareketlerden sonra sadece avcı konumunun güçlendiğini ve parayla ilişkisindeki avcı rolünün artık erkeğini iktidarını kolayla fetheden ve onu aciz düşüren bir role evrildiğini söylüyor tüm o zararsız görünen romansının altında. ve hatta kadınların artık ''erkeklerle sağlıklı ilişki kuramıyoruz' ifadesinin sebeplerini kendince açıklamaya çalıştığı beylik bir tutum ortaya koyarak herkesin aşırı beklenti içinde olduğu için sağlıklı ilişki kurulamadığını söyleyen o klişe söylemi politikadan, siyasetten, ekonomiden, kültür ve sosyal medya aparatlarından ve haliyle bununla oluşan insan ilişkilerinden azade bir şeye çekerek, sanki tüm bunlar kendi kendine olmuş gibi davranıyor.
nihayetinde finalinde tüm saydığım esas şeyleri yani kapitalist sistemin koşulladığı bu kodları es geçerek insanın onca para, güç, iktidar hırsının sadece kendi seçimleriyle ilgili olduğu hülyasını satmaya çalışıyor. sistemin sürmesi için sistemin talep ettiği her şeyi yapmayı teklif eden yapısını da sözde güçlü karakterin duygusal seçimi olarak sunmaya çalışıp kendine soylu bir şövalye ruhu bahşetmeye çalışıyor.
maşallah sevip övenleri de "yav zaten bize dayattıkları şeyler bunlar, sağlıklı ilişkiler kuramamamızın biricik sebebi zaten tam da içinde yaşadığımız bu sistemdir" demek yerine "bak gördün mü, günümüz ilişkilerini kadının erkeğe, erkeğin kadına bakışındaki o materyalist özün sebeplerini ne kadar da güzel açıklıyor" falan diye film övüyor.
filmin yaptığı tek iyi şey doğru gözle bakarsanız ortaya koyduğu ve sözde sistem eleştirisi diye yaptığı her şeyde sisteme can suyu olan teori ve iktisadı yüceltmekten geçiyor. ve hatta bunu o pekiştirmek için materyalist ve soğuğum diyen hanım kızımızın sistem içindeki iktidarından vazgeçme motivasyonunu fakir bir erkekle evlenmeye kadar götürüyor. dikkat ederseniz karakter kendi yaşamının, arzularının, varoluşunun izahını yapmıyor ve onların peşinden gitmiyor, işinin ve iktidarının sağladığı şeyler içindeki sağlıksız şeylerden rahatsız olup bunları tolere etmek için kötü, fakir, bedbaht geçmişine yaslanıyor. yani gücünden ve iktidarından ahlaki, duygusal ya da travmatik bir önkoşulla değil o önkoşulu yaratıyormuş gibi görünen züğürt tesellisi romantik seçimi yüzünden vazgeçiyor. oysa tam da günümüz ilişkilerinin üstüne kurulduğu şekilcilik ve göstermeciliğin doyumsuzluğunun biricik sebebi olan sistemin içindeki güçlü bir uyanışla geçmişten bugüne uzanan bir sağaltma, anlama, öğrenme mitosu yaratılsa belki satmaya çalıştığı yüce iadeli bir şeye benzeyebilirdi.
kendi arzularınızmış gibi satılan rafine ahlakçılığının bugünün mutsuz insanına gözünüzü çok yükseklere dikmeyin, elinizdekiyle yetinin demesinin tek sebebi de sistemin yani kapitalizm denen obur canavarın sizden her şeyinizi almadan size istediğinizi vermeyeceği gerçeği ve hatta bazılarımızın yani dünyanın yüzde doksan dokuzunun bu yoksulluk ve sefahat romansının sürmesi için belirli koşulları yerine getirmesi için var olduğunu mis gibi kafalara işliyor.
tam gavur işi, tam "büyük resmi gör kamil abi"lik film işte. bunları izleyip, twitter, instagram koşturup neden sağlıklı ilişki kuramıyoruz yeaavvv diye ağlayanlan insanlığın parodisi neredeyse. ama parodi olduğunun sezgisini iyi saklıyor, hakikaten.