Mark Knopfler'ın, Tutkunun Nelere Kadir Olduğunu Kanıtlayan Müziğe Adım Atma Hikayesi

Öncelikle Dire Straits'in frontman'i olarak tanınan, 1995'ten itibaren de solo kariyerine devam eden büyük gitarist Mark Knopfler'ın müziğe başlama hikayesi, özellikle internetin olmadığı yıllarda bir hayali gerçekleştirmenin günümüze oranla ne kadar zor olduğunu gösteriyor bizlere.
Mark Knopfler'ın, Tutkunun Nelere Kadir Olduğunu Kanıtlayan Müziğe Adım Atma Hikayesi


knopfler efsanesinin başlangıcı kısaca şöyle olur

knopfler, gitara beslediği aşk ve bir grupta yer alıp müzik yapma hayaliyle büyüdü. öyle ki okuldayken yaptığı tüm resimlerde gitar ve müzik grupları yer alıyordu. atölyede saatlerce gitar yapan öğrencileri izler, sonunda o gitarı eline alabilmek için saatlerce beklerdi. altı yaşından itibaren babası ona piyano ve keman öğretmeye çalışmıştı ama knopfler nota okumak konusunda pek istekli değildi. kendi deyimiyle, beyaz kağıttaki noktalara bakarak müzik yapmak istemiyordu (tabii yıllar sonra notaları öğrendikçe, bunun kelime öğrenmekten farksız olduğunu ve sözcük dağarcığını geliştirmek gibi müzik dağarcığını da geliştirmenin faydalı olduğu fikrini benimsedi). yine de bir gün amcasından duyduğu boogie woogie o kadar hoşuna gitmişti ki sürekli o melodiyi çalarak herkesi delirme noktasına getirdi. sonunda pes eden babası ona, on beşinci doğumgünü için çakma, kırmızı bir stratocaster aldı.

Belki de Knopfler'ın kırmızı Stratocaster ile özdeşleşmesinin nedeni babasıdır.

bu sayede okul arkadaşlarıyla müzik yapmaya başlayan knopfler, birkaç okul dansında sahne aldı. üniversiteden ayrıldıktan sonra londra'ya gitti ve brewer's droop isimli gruba katıldı. bu grupla ilk kez konserlere çıktı ve birkaç kayıt yaptı.

gruptan ayrıldıktan sonraki dönem çok zorlu geçti. "açlıktan ölüyordum" diye anlatır knopfler. sonrasında bulduğu öğretmenlik işi hayatını kurtarınca bu kez café racers'a dahil oldu, birlikte birkaç barda ve knopfler'in öğretmenlik yaptığı okulda çaldılar.

sonraki dönemde, bir kız arkadaşının abisi aracılığıyla gazeteciliğe başladı. bu işinde haftalık yaklaşık 24 dolar alıyor, yerel gruplar ve şehre gelen büyük gruplar hakkında yazıyordu. yazdığı son yazı ise, işten ayrıldığı gün gerçekleşen jimi hendrix'in ölümü hakkında oldu. baskı odasında otururken başyazar gelip "selam delikanlı. jimmy hendersonjimi hendrix mi ne sikimse o ölmüş. tanıyor musun? bizim hiçbir fikrimiz yok. bu haber senin" der ve knopfler son yazısını yazıp gazeteyi terk eder, gidip sarhoş olur.


knopfler aylarca, sırtında ağır bir elektro gitar (kimi zaman iki gitar), ülkenin bir ucundan bir ucuna otostopla, otobüsle seçmelere gidip gelir. öyle bir durumdadır ki; yılbaşı günü, yoğun kar altında, bomboş yolda, hiçliğin ortasında sırtında gitar ve çanta ile ülkenin diğer ucundan newcastle'a gidebilmek için otostop yaparken bulur kendini. "müzik yapmayı gerçekten çok istiyor olmalıydınız" diye anlatır knopfler. ve şöyle ekler:

"ben ve john için, dire straits olayının ilk döneminde ortak bir irade gücü vardı. eğer tembel bir orospu çocuğu iseniz, sadece oturup hiçbir şey olmadığı için şikayet edebilirdiniz. biz öyle değildik."

Bonus: Mark Knopfler - Telegraph Road