Lost'un Son Sezonunda Kalitenin Düşmesine Neden Olan Hatalar

Lost’un son sezonlarında kalite neden düştü? Senaristlerin yaptığı hatalar neydi?
Lost'un Son Sezonunda Kalitenin Düşmesine Neden Olan Hatalar


başlangıçta net bir planın olmaması

j.j. abrams, damon lindelof ve carlton cuse gibi isimlerin elinden çıkan lost, ilk sezonda büyük bir gizem sunarak bizi kendisine bağlamıştı. ancak dizinin baştan sona planlanmadığı zaman içinde belli oldu. lindelof ve cuse’un sonradan verdikleri röportajlarda da itiraf ettikleri üzere dizinin birçok önemli sorusuna cevapları en baştan planlanmamıştı. bu durum hikayenin tutarsızlaşmasına ve olay örgüsünün dağılmasına neden oldu.

gereksiz yan hikâyeler ve boşta kalan karakterler

ilk üç sezonda karakterlerin geçmişine yapılan flashback'ler karakter gelişimini destekleyen güçlü bir anlatım tekniğiydi. ancak ilerleyen sezonlarda bu anlatım tekniği aşırıya kaçtı. bazı yan hikayeler dizinin ana akışını bozarken, birçok karakter de gereksiz hale geldi.

mesela nikki ve paulo gibi karakterler 3. sezonda tanıtıldı ama hiç ilgi çekmedi ve hızlıca öldürüldü.

düşen uçaktaki arka bölümde hayatta kalanların hikayesi bir yere varmadı.

walt gibi dizinin başlarında önemli görünen karakterler tamamen unutuldu.

senaristlerin her sezon yeni karakterler ekleyip sonra bunları düzgün bir şekilde kullanamaması insanların sabrını zorlamıştı.

zaman yolculuğu ve bilimkurgunun aşırılaşması

ilk başta lost, gizem ve karakter odaklı bir hayatta kalma hikâyesiydi. ancak zamanla doğaüstü ve bilimkurgu unsurları fazlalaştı. 4. sezonda adanın yer değiştirmesi, 5. sezonda zaman yolculuğu gibi konular devreye girince dizinin ayakları yere basmaz oldu.

zaman yolculuğu başlarda ilginç bir anlatı aracı olarak kullanılsa da olay örgüsünü iyice karmaşıklaştırdı. bu yüzden izleyiciler olarak hangi karakterin hangi zaman diliminde olduğunu takip etmemiz zorlaştı. bununla birlikte adanın mitolojisi büyürken birçok soru cevapsız kaldı.

final sezonunun büyük hayal kırıklığı

son sezonda senaristler, dizinin mitolojisini tamamlamak yerine "yan evren" (flash-sideways) gibi bir anlatım yöntemiyle hikâyeyi anlattılar. ancak bu, ana olay örgüsünü tamamlamak yerine kafa karıştırıcı ve tatmin edici olmayan bir kapanışa sebep oldu.

jacob ve siyah dumanın geçmişi gibi önemli mitolojik olaylar aceleye getirildi.

“ada aslında bir metafor muydu?” sorusunu net bir şekilde cevaplamak yerine mistik ve belirsiz bir sona gidildi.

flash-sideways’in cennet metaforu olması basit ve tatmin edici olmayan bir çözüm oldu.

soruların cevapsız kalması ve izleyiciyi kandırma stratejisi

dizinin en büyük çekiciliği, sunduğu gizemlerdi. ancak finalde birçok önemli sorunun cevapsız kaldı:

sayılar ne anlama geliyordu tam olarak açıklanmadı.

walt neden özel bir çocuktu? bu hikaye yarım kaldı.

libby’nin geçmişi neydi? unutuldu gitti.

adanın gerçek kökeni neydi belli olmadı.

senaristler birçok olay örgüsünü sırf gizem yaratmak için açıp sonra anlamlı bir açıklama getirmeden kapattıkları için insanlar kendilerini kandırılmış hissettiler.
...

lost özellikle 2000 öncesi doğan nesil için televizyon tarihinin en büyük dizilerinden biri ancak finali ve son sezonlarıyla büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. senaristlerin baştan bir plan yapmaması, gereksiz yan hikâyelerle diziyi uzatması ve büyük sorulara tatmin edici cevaplar verememesi dizinin kalitesini düşmesinin sebebiydi.

eğer lost 3-4 sezonluk kompakt bir hikaye olarak planlanmış olsaydı bugün hala televizyon tarihinin en büyük başyapıtlarından biri hatta en iyisi olarak anılıyor olabilirdi. ancak fazla uzatılan ve plansız ilerleyen bir anlatı onu kendi ağırlığı altında ezilen bir fenomene dönüştürdü.