Kutsal Kitaplarda Bahsi Geçen Yecüc ve Mecüc Irkı, Orijinalinde Kimler Olabilir?
Farklı seçenekleri bir düşünelim
yecüc mecüc... yassı yüzlü, küçük gözlü, büyük kulaklı ve küçük atlı diye tabir edilir bu kavimler. üstelik yafes soyundan geleceği iddia edilir. bunları baz alırsak, bu ırkın çin, moğol ve türk ırklarından başkası olamayacağı aşikardır.
türklerdir diyebilmemiz için, islamiyet öncesine gitmemiz gerek
zira alametlerinden biri, bu ırkın kafirlerden oluşacağı yönündedir. türkler kavimler göçü'nden sonra ilk yayılmalarını ta 11. yüzyılda gerçekleştirmişlerdir ve o zamanlar islam dinine mensupturlar. islamiyetten önceki bir dönemden bahsedilmediğine göre, bu ırkın türkler olması olasılıksızdır.
moğollar, bu duruma en yatkın ırktır
zira moğol dediklerimiz, bütün orta asya kavimleri gibi yassı yüzlü, küçük gözlüdür. büyük kulak meselesini biraz oran/orantı mevzuuna bağlıyorum ben şahsen. neticede gözlerin küçük, yüzün de ortalamadan daha genişse, kulakların tabiidir ki büyük görünecektir! bunun dışında, biliyoruz ki cengiz han orduları bir istila halinde, tek seferde dünyaya yayılmışlardı ve eski kaynaklara göz atarsak, moğollardan "küçük atlılar" diye bahsedildiğini görürüz.
çinliler diyebilmemiz için, 20. yüzyıla kadar beklememiz gerekecektir
çünkü bu çin ırkı 20. yüzyılın ikinci yarısına kadar içlerine kapalı bir yaşam tarzı seçmiş, 20. yüzyıl ortalarından itibaren ise tüm dünyaya yayılmıştır. bu noktada değişen şey, gerçekle örtüşen değil de mecazi alametlere dönüştür. çünkü düşünürsek, çin ırkı ekonomik anlamda büyük bir yayılma hareketine girmiş dünyanın amına koymuştur afedersin. ve bir alamet de, yecüc-mecüc'den her birinin bin çocuğu olduğu alametidir. e çin ırkının kalabalıklığını zaten biliyoruz.
yecüc-mecüc alametlerinden en can alıcı olanı, bu ırkların yeryüzünü kana boyadıktan sonra halen doymayıp, mızraklarını göğe fırlatmaları ve gökten düşen mızrağın bile kana bulanmış halde geri dönmesidir.
cengiz han hakkında anlatılan bir hikaye vardır: anadolu'ya kadar gelen cengiz han, bir küçük çaplı savaştan sonra bir tepe üzerine oturup savaş meydanına bakmış, yerlerde duran cesetleri ve o cesetlere saldırmak için fırsat bekleyen akbabaları bir süre izlemiş, daha sonra böyle bir gaza gelme halinden midir nedir, ayağa kalkıp kızrağını göğe doğru fırlatmış ve bir akbabayı mızrakla birlikte aşağı düşürmüştür. geri kalan akbabalar tabii bir süreliğine oradan uzaklaşmışlardır.
bunu nerde okuduğumu hatırlamıyorum ama böyle bir şey vardı bir kaynakta. sahihtir değildir, yecüc-mecüc'e bir gönderme amacıyla uydurulmuş mudur bilemeyeceğim. benim bildiğim gördüğüm yazdığım budur.
Başka bir görüş de şu şekilde
13. asırdaki islam alimleri bunun "moğollar" olduğunda birleşmişler. hala, bir kısım hocalar buna inanır.
gerçekten de, moğolların istilası ile islam bilimi gerilemeye girmiş ve bir daha, doğrulamamıştır. osmanlı gibi bir devlet kurulmuştur; ama, islam bilimi, kendisini tekrar etmekten öteye gidememiştir.
bu arada, yecüc ve mecüc iki ayrı kavram. ikisini birden "moğollar"a neden yüklüyorlar? anlamıyorum. mesela 12. asır, haçlı seferlerine yecüc ya da mecüc'ten birini; ve 13. asırdaki moğol saldırılarına, mecüc veya yecüc'ten birini deseler olmuyor mu?
günümüzde de bazı kişiler, yecüc ve mecüc olaraktan, hindistan ve çin'i tanımlamaktadırlar. ki "en doğrusunu allah bilir" diyorum.
Biraz daha soyut bir yorumla kapatalım
yecüc mecüc'ün türkçesi, yüceler ve cücelerdir.
yani bunlar birleşik veya müttefik iki millettir ki, biri uzun boylu diğeri kısa boyludur.
yecüc mecüc aslında genel bir kavramdır. hem zâhirde hem de bâtında karşılığı vardır ve aynı zamanda döngüseldir.
bâtıni olan, kişinin tasavvuftaki manevi ilerleyişinin ileri aşamalarında karşılaştığı bir durumdur ve kişinin kendi içindeki şeytani ve cinni boyutların açılmasıdır. siz isterseniz buna bilinç ve bilinçaltının arasındaki duvarın yıkılması veya pandora'nın kutusunun açılışı da diyebilirsiniz.
aslında iblis bizin alemimizde bir boyuttur. istisnasız tüm insanlarda iblis boyutu vardır. bu boyut içimizdeki daimi bir muhalefettir ve korku, endişe, şüphe, evham, vesvese, takıntı, saplantı, obsesyonların kaynağıdır. insana secde etmeyi reddeder. yani iblisi boyut karanlık ve antitez yönümüzdür.
normalde iblisi boyut insan bilincine vesvese vermekten, korkutmaktan, şüphe tohumları saçmaktan başka bir şey yapamaz. ancak bu boyut ile bilinç arasındaki set(zülkarneyn seddi) yıkıldığında iş değişir ve yecüc mecüc her tepeden saldırır. ancak bizim seviyemizdeki bilinçlarin bunun için endişe etmesine gerek yoktur. zira bu olay ancak tasavvufun en yüksek mertebelerine ulaşmış olan zatlarda gerçekleşir.
yecüc mecüc manasının zâhirdeki karşılığının son örneği 1200'lerde yaşanmış moğol istilasıdır. o devirdeki yecüc mecüc, türkler ve moğollar olsa gerektir. türkleri de yecüc mecüc'e dahil etmemden bazıları hoşlanmayacaktır ama o devirde durum böyledir. birilerinin hatırı için gerçekleri çarpıtmayalım şimdi. şu anki türklerin yecüc mecüc manası ile ilgisi yoktur elbette.
söz gelimi, ergenekon destanını düşünün. dağı delip de çıkan bir kavimden bahsediliyor. set arkasında kalmış bir millet, demirden dağı eritip dışarı çıkıyor. zülkarneyn kıssasına çok benziyor değil mi?. malumunuz, zülkarneyn de bozguncu bir kavmi demir ve bakırdan bir set arkasına hapsetmişti.
netice itibariyle, tarihin işleyiş prensibi döngüsellik olduğu için, her devrin sonunda bir yecüc mecüc istilası yaşanması kaçınılmazdır. pc oyunlarındaki bölüm sonu canavarı gibi bir şeydir yecüc mecüc.
günümüzde yecüc mecüc manasını taşıyanların rus ve çinliler olduğu kanaatindeyim ben. dolayısıyla önümüzdeki on yıllar içinde dünyayı bu iki milletin istila edeceğini öngörüyorum. (yüceler yani uzun boylular rus; cüceler yani kısa boylular ise çinli)
bir sonraki devrin yecüc mecüc'ü kim veya neler olur bilinmez. muhtemelen onlar da uzaydan gelecek istilacı bir takım mahlukat olacaktır. yecüc mecüc manasını yüzde yüz yansıtan da bu mahlukat olacaktır diye düşünüyorum ben. yani son çıkan yecüc mecüc, has ve hakiki yecüc mecüc olacaktır. öncekiler biraz eksik temsildirler.