Kuruluşundan Günümüze Kadar Londra'yı Tanımanızı Sağlayacak Net Bir Şehir Özeti
londra’nın temelleri romalılar tarafından ms 43’te londinium olarak atıldı; thames nehri’nin en dar geçidinde köprü kuruldu, forum–bazilika–hamam–amfitiyatro–kale ile büyüdü, nüfusu on binlerden ~60.000’e çıktı ve 190–225 arasında britanya’nın eyalet başkenti oldu. şehir surlarla çevrildi ve kapılarla güçlendirildi; ms 60’ta kraliçe boudicca’nın isyanında yakıldı, sonra yeniden kuruldu. 410’da roma imparatorluğu britanya’dan çekilince londinium büyük ölçüde boşaldı; 6–7. yüzyıllarda anglo-saksonlar surların batısında lundenwic (bugünkü covent garden civarı) yerleşimini kurdu; 604’te st. paul katedrali’nin ilk yapısı piskopos mellitus tarafından başlatıldı ve hristiyanlaşma hızlandı. 830’lardan itibaren viking akınları yoğunlaştı; 871’de istilaya döndü; 886’da büyük alfred şehri geri alıp yerleşimi yeniden roma surları içine taşıdı, köprüyü ve tahkimatı yeniledi.
11. yüzyılda kral edward the confessor’ın westminster abbey’i (yaklaşık 1060’ta tamamlanıp 1065’te kutsandı) londra’yı dinsel–siyasal odak yaptı; edward burada gömüldü, ardılların taç giyme geleneği yerleşti. 1066’da norman fethi ile william the conqueror hastings savaşı sonrası 25 aralık’ta westminster’da taç giydi; kaleler ağı kuruldu, doğuda londra kulesi başlatıldı. winchester bir süre resmî başkent sayılırken, 1097’de westminster hall inşasıyla londra saray–yönetim merkezi hâline geldi. 1100–1300 arasında nüfus ~15.000’den 80.000+’e çıktı; fransız, flaman, danimarkalı, alman tüccarlar ve norman dönemiyle gelen önemli bir yahudi cemaat yerleşti. 1209’da ahşap köprünün yerini taş london bridge aldı; üstünde kapı evi ve evler vardı, yüzyıllarca nehri yaya geçmenin tek yoluydu. 1189’da ilk lord mayor henry fitz ailwin kayda geçti; magna carta (1215) londra’nın ayrıcalıklarını doğruladı; weavers (1155 beratı) başta olmak üzere mercers, brewers, goldsmiths, blacksmiths, butchers, plumbers gibi loncalar ticareti düzenledi. 1348’de kara ölüm günde yüzlerce can aldı; 1381’de köylü isyanı yağma ve idamlarla düzeni sarstı; ağır suçlular tyburn, smithfield veya tower hill’de infaz edilirdi.
tudor ve ardından stuart çağında londra ticarette sıçradı; muscovy company ve east india company gibi şirketlerle ağları rusya, amerika, afrika, hindistan’a uzandı. şehir içinde tiyatro başlangıçta yasaklandığı için southwark’ta özel tiyatrolar yükseldi; globe sahnesinde william shakespeare’in oyunları çağın kültürel simgesine dönüştü. 1605’te guy fawkes’un barut komplosu bozuldu; 1625’te tahta çıkan i. charles’ın otokratik yönetimi 1642’de iç savaşı doğurdu; londra parlamento yanlısı tahkimatlar kurdu; kral yakalanıp 30 ocak 1649’da banqueting house önünde idam edildi. 1660’ta restorasyon ile ii. charles döndü; 1665’te veba ~60.000 can aldı; 1666’da büyük yangın şehri yıktı. sir christopher wren st. paul katedrali ve 52 şehir kilisesini yeniden tasarladı; monument dikildi; batıda covent garden–st james çevresinde tiyatrolar, konaklar, kahvehanelerle west end serpildi; doğuda bank of england, lloyd’s ve şirket merkezleri liman ticaretini besledi.
18. yüzyılda nüfus ~500.000’e ulaştı; 10 downing street 1732’de başbakanın resmî konutu oldu; buckingham palace 1761’de iii. george tarafından kraliyet ikametgâhına dönüştürüldü; westminster bridge (1750) ve blackfriars bridge (1769) tıkanıklığı azalttı. 19. yüzyılda sanayi devrimi ile londra dünyanın en büyük şehri oldu (yüzyıl sonunda ~6,7 milyon); euston, paddington, waterloo, king’s cross, st pancras gibi terminaller ve 1863’ten itibaren underground ağları büyümeyi banliyölere yaydı. yoksulluk ve suç artınca 1829’da sir robert peel metropolitan police’i kurdu; 1888’de jack the ripper vakaları doğu yakası’nı sarstı. 1851’de crystal palace’taki great exhibition britanya’nın teknolojik kudretini sergiledi; trafalgar square, big ben, parlemento binaları, tower bridge gibi simgeler yükseldi. kolera salgınları ve 1858’de great stink sonrası joseph bazalgette’in modern kanalizasyonu halk sağlığında dönüm noktası oldu.
19. yüzyılda londra 1. dünya savaşı’nda zeplin ve uçak bombardımanlarını yaşadı (yaklaşık 670 sivil ölümü; cephede ~124.000 londralı kayıp). 2. dünya savaşı’nda blitz eylül 1940–mayıs 1941 arasında 71 baskında 18.000+ ton yüksek patlayıcı bıraktı; ~30.000 sivil öldü; st. paul’ün ayakta kalışı direncin simgesi oldu. savaş sonrası yıkık viktorya konutları yıkılarak yeniden gelişim başladı; commonwealth göçleriyle şehir hızla çok kültürlüleşti. 1960’larda swinging london dönemi beatles ve rolling stones ile kültürel bir merkez oluşturdu. 21. yüzyılda neredeyse her millet ve dilin temsil edildiği mega kent olarak romalılardan normanlara, tudor’lardan viktorya çağına uzanan 2000 yıllık birikimiyle yalnızca britanya’nın değil, dünyanın gayriresmî başkentlerinden biri konumuna yerleşti.