Kitaptan Uyarlanan En İyi Filmlerden Biri: Perfume: The Story of a Murderer

Patrick Süskind'in Perfume isimli romanından uyarlanan 2006 yapımı Perfume: The Story of a Murderer (Koku: Bir Katilin Hikayesi) filmi, kitaptan uyarlanan en iyi filmlerden biri.
Kitaptan Uyarlanan En İyi Filmlerden Biri: Perfume: The Story of a Murderer

perfume: the story of a murderer harika bir kitap, en az kitabı kadar harika bir film.

perfume, kötülüğün yanı sıra deliliğin, benzersiz olmanın ve aynı zamanda insan yaratıcılığın da bir alegorisi olarak anti-kahraman jean-baptiste grenouille'in büyüleyici hikayesi.

--- spoiler ---

18. yüzyıl fransa'sında kokusu olmayan bir bebek doğar. doğar doğmaz çöpe atılmasına ve olağanüstü kötü şartlara rağmen güçlü bir hayatta kalma dürtüsü ile ölmez, yaşar. kokulara ve aromalara karşı yüksek bir duyarlılığa sahiptir. rafine bir koku alma yeteneği vardır.


"çünkü insanlar büyüklüğe, korkuya, güzelliğe gözlerini kapatabiliyor ve baştan çıkarıcı melodiler veya gönül çelici sözlere kulaklarını tıkayabiliyorlardı ama kokudan kaçamıyorlardı. çünkü koku nefesin kardeşiydi."

parfümlerle bağlantılı değilse duyguları hissedememektedir. hayatı koku yoluyla deneyimleme arayışındadır. o kadar hissizdir ki hiçbir insani duygu beslemez. doğduğu andan itibaren çektiği ve büyürken bulamadığı sevgi eksikliği, ruhuna onarılamaz zararlar vererek onu bencil, empati yapamayan, tuhaf ve sosyopat bir insana dönüştürmüştür. dünyadaki en mükemmel parfüm özünü yaratma arayışı için yaşamaya başlar. bu arayış, onu şiddet ve belirsizlikle dolu bir yaşamda, arzularını tatmin etmek için seri cinayet işleyen soğuk kalpli bir seri katile dönüştürür.


ilk cinayetini işlediği an kitapta şöyle anlatılıyor:

"kız üşümeye başladı. grenouille’i görmüyordu. ama korkuya benzer bir duyguya kapılmış, üzerine, insanın birden, çoktan kurtulduğu, eski bir korkuyu yeniden duyduğu cinsten, garip bir titreme gelmişti. arkasından soğuk bir hava akımı esmiş, sanki biri alabildiğine büyük, soğuk bodruma inen bir merdivenin kapısını açmış gibi geldi. elindeki bıçağı bıraktı, kollarını göğsünde kavuşturup arkasına döndü. onu gördüğünde korkudan öylesine donakaldı ki, grenouille rahat rahat ellerini kızın boynuna götürecek zamanı buldu. çığlık atmaya kalkmadı kız, yerinden kımıldamadı, kendini korumak için herhangi bir hareket yapmadı. grenouille ise ona bakmıyordu. ince, çillerle bezenmiş yüzünü, kırmızı dudaklarını, pırıl pırıl yeşil, kocaman gözlerini görmüyordu, çünkü sımsıkı yummuştu gözlerini kızın boğazını sıkarken, tek bir kaygısı vardı ki o da, güzel kokusundan zerre kaybetmemekti."


dünyadaki en mükemmel parfümü yapabilmek uğruna 24 kadını öldüren grenouille, yakalanmadan önce, öldürdüğü kadınların kokularını karıştırmayı başarır ve ardından planını gerçekleştirir. idam edileceği darağacında onu idam etmeye hazır cellat ve intikam öfkesiyle coşan halkın önünde, o mükemmel parfümünden tek bir damlasını damlattığı mendili savurur. grenouille'in mükemmel parfümünün kokusu, orada bulunan herkesi ele geçirir, onlarda bir şehvet duygusu uyandırarak, şehrin merkezinde toplu bir seks partisine yol açar.

+18 şok edici son sahne için

benim gibi parfümlere bayılan, anıları koku katmanlarından oluşan insanlar için parfüm metaforu çok çekici. kitap da, film de gerçekten başyapıt.