Kendi İçinde 5 Kısma Ayrılan Tevrat'ta Anlatılanların Özeti
musevilerin yazılı kaynaklarının tamamı tanah kitabında bulunmaktadır. tanah yaklaşık olarak 800 sayfalık bir kitaptır ve içinde tevrat, zebur ve yahudilerin diğer yazılı kaynakları bulunur. tevrat, tanah'ın ilk kısmında bulunur ve yaklaşık 200 sayfadan oluşur. tevrat kendi içerisinde 5 kısma ayrılmıştır. bunlar yaratılış, mısırdan çıkış, levililer, çölde sayım ve yasanın tekrarı şeklindedir. tevrat dünyanın yaratılışı ile başlar ve musa'nın ölümü ile son bulur. musa'nın ölümünden sonra musevilerin kutsal kabul ettiği başka yazılı kaynaklar vardır ancak bunlar tevrat'a dahil değildir, genel olarak tanah'ın parçalarıdır. tevrat'ta anlatılanların özet hali şöyledir:
1. yaratılış
ilk başta sadece karanlık vardır ve başka hiçbir şey yoktur. tanrı ışık olsun der ve ışık oluşur. tanrı ışığın iyi olduğunu görür ve onu karanlıktan ayırır. daha sonra dünyayı yaratır ve yer yüzü şekillerini oluşturur, hayvanları yaratır. dünyayı altı günde yaratır ve yedinci günde dinlenir. tanrı kendi suretinden ilk insan olan adem'i yaratır. tanrı, ademe bahçesini gezdirir ve istediği meyveden yiyebileceğini ama sadece yasaklı olan meyveyi yemememesini söyler. diğer bütün canlıların çift olarak yaratıldığını gören tanrı, insan içinde dişi yaratması gerektiğini anlar ve ademin kaburga kemiğinden ilk kadını yaratır. kadın bahçede gezerken yılan ile karşılaşır ve yılan kadına yasaklı meyveden yemesini söyler. kadın itiraz eder ama yılan "bu meyve sizin için yasak çünkü eğer bu meyveyi yerseniz tanrı'nın göremediklerini görebilirsiniz. sizin bu güce sahip olmanızı istemediği için size yasakladı" diyerek kadını ikna eder. kadın, yediği meyveden adem'e de verir ve ikiside yasak meyveden yemiş olurlar. ikisinin de gözleri açılır ve ikisi de çıplak olduklarını görürler. tanrı bahçede gezip insanları ararken, insanlar tanrı'dan saklanırlar. tanrı sebebini sorduğunda çıplak olduklarını ve bu yüzden utandıklarını söylerler. tanrı, insanların gözlerinin açılmış olduğunu, bunun nedeninin yasak meyveden yemiş olduklarını anlar. yılanı cezalandırarak bütün ömrünü sürünerek geçireceğini, kadını cezalandırarak sancısız doğum yapamayacağını ve adamı cezalandırarak emek vermeden topraktan mahsul alamayacağını söyler.
ilk insanların çocukları olur ve insan ırkı dünyaya yayılmaya başlar. ancak bir süre sonra insanlar yaratılan her şeye zarar vermeye, birbirlerini öldürmeye başlamış ve tanrı'nın varlığını unutmuşlardır. tanrı yarattıklarından pişmanlık duyar ve bütün hayatı yok etmeye karar verir. ancak o sıralarda tanrı'nın yolundan sapmamış bir insan* vardır. tanrı bu insanla konuşarak bir gemi yapmasını ve her hayvandan birer çift bu gemiye almasını söyler. nuh gemiyi yaptıktan ve hayvanları topladıktan sonra sürekli yağmur yağar ve dünya sular altında kalır. daha sonra sular çekildiğinde gemideki canlılar dünyaya tekrar yayılmaya başlarlar. tanrı bir daha böyle bir tufan yaratmayacağını söyler.
nuh'un soyu devam eder. nesiller sonra insanların sayısı tekrar artmaya başlar. avram adında bir adam saray adında bir kadın evlidir. tanrı avram ile konuşur ve "senin soyunu yücelteceğim, senin soyundan gelenlerin sayısı gökteki yıldızlar kadar fazla olacak" der. tanrı avram'ın adını ibrahim, saray'ın adını ise sara olarak değiştirir.
sara çocuk doğuramaz. bu sebeple ibrahim'in soyunun devam etmesi mümkün değildir. ibrahim'in kendisini bırakıp gitmesinden korkan sara, ibrahime çocuk doğruması için kölesi olan hacer'i söyler. ibrahim ve hacer birlikte olurlar ve hacer ismail adında bir erkek doğurur. hacer, hanımının yapamadığını yaptığı için kendisini sara'nın karşısında yüce olarak görür. sara, ibrahimi kıskanır ve tanrı'ya yakarır. tanrı bu yakarışları duyar ve sara'nın 100 yaşında anne olmasını sağlar. sara ishak adında bir erkek doğurur. tanrı ibrahim'e "haceri ve oğlunu gönder, ben senin soyunu ishak ile devam ettireceğim" der. bunun üzerine ibrahim, hacer ve ismail'i gönderir. not: ismail'in arapların atası olduğuna inanılır.
ibrahim, oğlu ishak'ın kendi soyundan birisiyle evlenmesini ister. ömrünün son zamanlarında hizmetçilerinden birisini yanına çağırır ve oğlu ishak için uzak diyarlardan bir gelin getirmesini ister. hizmetçisi, ibrahim ile aynı soydan gelenlerin yaşadığı diyara gider ve buradan rebeka'yı alıp, ishak ile evlenmesi için getirir.
ishak büyür ve tanrı ibrahim ile yaptığı anlaşmayı ishak ile devam ettirir. ishak rebeka ile evlenmiştir ve esav ve yakup isminde iki erkek çocukları olmuştur. ishak, büyük oğlu esav'ı daha çok sever ama rebeka küçük oğlu yakup'u daha çok sevmektedir.
ishak, ömrünün son günlerinde gözleri görmez ve yerinden kalkamaz haldedir. oğlu esav'ı yanına çağırır ve "bana bir hayvan avla ve avladığın hayvanla benim hoşuma giden bir yemek yap. ben o yemeği yedikten sonra, aynı benim babamın beni kutsadığı gibi bende seni kutsayayım, tanrı seninle olsun" der. bu konuşmaları rebeka duyar ve esav av için dışarı çıktığında, rebeka yakup'u yanına çağırarak duyduklarını anlatır. rebeka, yakup'un çiftlikten hayvan getirmesini söyler. rebeka bu hayvanla ishak'ın sevdiği bir yemek yapar ve oğlu yakup'a vererek "bunu babana götür, kardeşin esav gibi davran, seni esav sansın. bu yemeği yiyince seni kutsayacak ve tanrı seninle olacak" der. yakup denileni yapar ve ishak, esav'ı kutsadığını sanarak yakup'u kutsar.
bu olaydan sonra rebeka, yakup'a "kardeşin sana karşı sinirli, burada durma, kardeşinin siniri yatışıncaya dek uzak diyarlara git" diyerek yakup'u gönderir.
yakup gittiği diyarlarda dayısı ile karşılaşır. dayısının iki kızı vardır. yakup, küçük kızıyla evlenmek ister. dayısı "eğer yedi yıl boyunca benim için çalışırsan, kızımla evlenebilirsin" der. yakup kabul eder ve yedi yıl çalışır. yedi yıldan sonra yakup evlenir ama dayısı, yakup'un istediği küçük kardeşiyle değil, ablasıyla evlendirmiştir. yakup itiraz eder. bunun üzerine dayısı "ablası evlenmeden küçük kız evlendirilmez. bir hafta kadar ablasıyla evli kal, daha sonra kardeşiyle de evlenirsin" der. küçük kardeşiyle evlenmesi için yakup'un yedi yıl daha dayısı için çalışması gerekir.
14 yıl sonra yakup iki karısının da başlık parasını ödemiştir. 6 yıl kendisi için çalıştıktan ve mal sahibi olduktan sonra, bütün hayvanlarını, çocuklarını, iki karısını ve eşyalarını alarak memleketine geri döner. burada kardeşi esav ile tekrar bir araya gelirler.
tanrı, anlaşmasını yakup ile devam ettirir ve yakup'un ismini israil olarak değiştirir.
israil'in yusuf adında küçük bir oğlu vardır. yusuf, rüyalarında kendisinin büyük birisi olduğunu, abilerini yönettiğini görmektedir. kardeşleri bu durumu kabul etmek istemezler ve yusuf'tan kurtulmak isterler ancak babaları israil, yusuf'u çok sevmektedir.
israil'in oğulları evden uzaktayken, yusuf yanlarına gelir. yusuf'tan kurtulmak isteyen kardeşler, yusuf'u mısırlılara köle olarak satarlar ve babalarına yusuf'un vahşi bir hayvan tarafından öldürüldüğünü söylerler.
mısırda firavun bir gecede iki rüya görür. ilk rüyasında yedi tane etine dolgun, gösterişli inek çayırlarda otlamaktadır. bu yedi gösterişli ineğe karşılık, yedi tane cılız, çelimsiz inek gelir ve gösterişli inekleri yerler. cılız inekler, diğer inekleri yemesine karşın hâlâ cılızdırlar. firavun ikinci rüyasında yedi tane dolgun ve iri başak görür. daha sonra esen rüzgarla yedi tane kavrulmuş, içi boş başak gelir ve iri başakları götürürler. firavun bu iki rüyasının yorumlanmasını ister ama kimse yorumlayamaz. bunun üzerine yusuf gelir ve ülkede yedi yıl boyunca büyük bir bereket ve bolluk olacağını ancak yedi yıl bittikten sonraki yedi yılda büyük bir kıtlık çıkacağını söyler. ilk yedi yıldaki mahsüllerin depolanmasını öneren yusuf, firavun tarafından devlet yönetiminde görevlendirilir.
kıtlık dönemi başladığında sadece mısır değil, diğer ülkelerde de kıtlık meydana gelmiştir. israil, oğullarını yanına çağırarak "mısır'a gidin ve oradan yiyecek getirin" der. israil'in oğulları mısır'a geldiğinde yusuf kardeşlerini tanır ama kardeşleri yusuf'u tanımaz. kardeşlerini gören yusuf, babasının durumunu sorar ve hayatta olduğunu öğrenir. bunun üzerine yusuf, firavunun izniyle babası israil'in ve tüm kardeşlerinin mısır'a gelmesini sağlar.
2. mısır'dan çıkış
kuşaklar geçmiş ve yusuf'un mısır için yaptıkları firavun tarafından unutulmuştur. firavun, israiloğullarını köle olarak kullanmaktadır. firavun, israiloğullarından doğan tüm erkek çocukların öldürülmesini emreder. bir erkek çocuk doğar ve annesi öldürülmemesi için çocuğu nehire bırakır. çocuğun ablası, çocuğun nehirde gidişini izler ve çocuk, mısır firavununun kızı tarafından bulunur. bu çocuk, firavun tarafından yetiştirilmiş ve israiloğulları soyundan gelmektedir.
tanrı, musa ile konuşur ve israiloğullarını vaadedilmiş topraklara götüreceğini söyler. musa, firavunun karşısına geçer ve israiloğullarının bırakılmasını, yoksa tanrı'nın mısır'a çok büyük felaketler getireceğini söyler. firavun tanrı'nın israiloğullarını koruduğuna inanmaz. tanrı, musa'ya asasını yere atmasını söyler. musa asasını yere atar ve asa yılana dönüşür. yılanı kuyruğundan tutup yakaladığında yılan terkar asaya dönüşür. firavun bu olanı kendi büyücülerinin de yapabileceğini söyler ve israiloğullarının gitmesine izin vermez. bu olaydan sonra mısıra çeşitli felaketler gelir ancak bu felaketlerden israiloğulları etkilenmezler. firavun, israiloğullarına gitmelerini söyler ve musa, arkasında kendi soyundan olan herkesle yola çıkar. kızıldenize geldiklerinde firavun kölelerini serbest bıraktığını düşünerek, israiloğullarının peşine düşer. tanrı, musa'ya yardım eder ve kızıldeniz ortadan ikiye ayrılır. israiloğulları kızıldenizden kuru toprağa basar gibi geçerler ancak mısırlı komutanlar, kızıldenizin altında boğularak ölürler.
israiloğulları mısır'dan çıkmışlardır ama vaadedilen topraklara henüz gidememişlerdir. tanrı, eğer emirlerine uyarlarsa o zaman gidebileceklerini söyler. sima dağının etrafına yerleşen israiloğulları, bir süre burada konaklarlar.
tanrı musa'yı sima dağına çağırır ve kendisine iki tane taş tablet verir. bu taş tabletlerde on emir yazmaktadır. ancak musa sima dağından aşağıya indiğinde halkın başka bir tanrıya taptığını görür ve taş tabletleri yere atarak kırar. musa, halkına öfkelenir ve yanlış yaptıklarını söyler. tanrı, musa'yı tekrar sima dağına çağırır ve yanında iki tane taş tablet getirmesini ister. tanrı bu tabletlere on emiri tekrar yazar ve musa'ya vererek halkına götürmesini ister.
3. levililer
levililer, musa'nın dahil olduğu soydur. musa, tek başına halkı idare edemeyeceğini söyler ve tanrı, musa'nın abisi harun'u kâhin yapar. kâhinler, halkın tanrı ile ibadetlerini gerçekleştirmesi aşamasında yardımcı olan kişilerdir. bu kısımda genel olarak musevilerin uyması gerektiği kurallar, ibadetler ve yasaklardan bahsedilir.
4. çölde sayım
museviler vaadedilen topraklara henüz gidememiştirler. bunun üzerine halktan bazıları tanrı'ya ve musa'ya isyan etmeye başlamışlardır. tanrı, kendisine karşı gelenleri cezalandırır. hayatta kalan kişilerin sayımı yapılır ve hangi boya hangi toprakların verileceği belirlenir.
5. yasanın tekrarı
musa'nın ablası miryam ölmüştür. abisi harun'un ise kısa süre sonra öleceğini söyler tanrı. musa, israiloğullarını vaadedilen topraklara götürecektir. ancak tanrı, halkın kendisine değil başka tanrılara tapacağını, kendisini unutacaklarını düşünmektedir. tanrı, israiloğullarını her zaman koruması için, kendi yasalarına uymalarını söyler ve bu yasaları tekrar hatırlatır.
musa, tanrı'nın vaadettiği topraklara israiloğullarını getirmiştir. tanrı musa'ya "senin halkın oraya girecek, yerleşecek ve orada kentler kuracaklar ancak sen oraya girmeden öleceksin" der.
tanrı, israiloğullarını kutsamış ve onları düşmanları karşısında yenilmez yapmıştır. ancak tanrı "eğer beni unutursanız, benim yasalarıma karşı gelir, başka şekilde yaşamaya başlarsanız siz israiloğullarının her birini farklı ülkelere göndereceğim. bu ülkeyi düşmanlarınız kuşatacak ve siz, birbirinizden haberiniz olmadan başka ülkelerde yabancı olarak yaşayacaksınız. mısır'da başınıza gelenler tekrar başınıza gelecek" diyerek israiloğullarını uyarır.
musa öldükten sonra israiloğullarına öncülük etmesi için yeşu görevlendirilir.
musa, israiloğullarının yerleşeceği toprakları uzaktan görür ancak şehrin içine girmez. 120 yaşında musa ölür ve tanrı onu mezarına gömer.