Kaz Dağları'ndaki Altın Madeninde Siyanür Kullanımının Getireceği Tehlikeler

Bildiğiniz gibi Kaz Dağları'nda son günlerde bir hareketlilik yaşanıyor. On binlerce kişi, altın madeni için çevre katliamı yapılmasına ses çıkarmak adına direkt bölgeye akın etti ve sosyal medyada başlayan direniş, somut bir hal aldı. Peki ne oluyor Kaz Dağları'nda ve insanlar neden buna ses çıkarıyor?
Kaz Dağları'ndaki Altın Madeninde Siyanür Kullanımının Getireceği Tehlikeler


öncelikle çok büyük bir yanlış var okuduğum haberlerde

siyanür, altın aramak için değil, altını cevherden kazanmak için kullanılır.

bir başka yanlış bilgi; gelirin yarısı değil yalnızca %4'ü devlete veriliyor. resmi gazeteyi kaynak göstererek 14. bölüm, 87. maddeyi gösteriyorum. yani milli rezervlerden oturup izleyerek alacağımız meblağ bu.

altın doğada saf halde değil, cevher halinde bulunmaktadır

cevherden ayırmak ise kimyasal birtakım süreçler gerektirir. siyanür işte bu konuda devreye giren organik bir bileşik. organik ve toksik olduğu için ise canlı olan her şeyle hızla reaksiyona girmeye ve zarar vermeye müsaittir. bu bileşikteki siyanür seviyesi cevhere göre değişim gösterir ve altının daha hızlı ve verimli elde edilmesi için kağıt üstünde az olduğu söylense de pratikte fazlaca kullanılır maalesef. hatta çoğu kazada kullanılan siyanürün bilinenden fazla olduğu yetkililerce belirlenmiştir, oralara da geleceğiz...


altını cevherden ayırmak için 2 farklı yöntem vardır

heap leaching yönteminde tüm cevherler bir bölgeye yığılır ve seyreltilmiş bazik bir siyanür karışımı sprey olarak üzerine fışkırtılır. altını suda çözen ve tutunan siyanür ise birtakım endüstriyel filtreleme yöntemleriyle sudan ayrıştırılır. böylece cevherdeki diğer elementler atık olarak kalır, ya da bir kısmı endüstride başka yerlerde kullanılmak üzere ayrılır. tabi bu halı yıkar gibi yerde yapılan bir şey değil. ağzı açık damper gibi geniş bir tankta yapılır fakat bu tankın geçirgen olmaması için kaplama yapılmalıdır. daha önce sadece taban kaplanıp duvarlar bırakıldığı için yaşanan kazalar vardır. düşük verimli (%75 civarı) ama düşük yatırım masraflı olan bu yol diğer masraflardan da kaçınılırsa büyük kazalara sebebiyet verir. bir diğer yol olan tank leaching ise bu işi kapalı tanklarda daha kontrollü bir yöntemle yapmaktır. elbette hem lojistik hem de tankların kullanılması daha masraflı olacağından çoğu küçük firma tarafından tercih edilmez ve 1 tenörden düşük cevherler için zenginleştirme yapılmadan uygulanmaz. tortu denilen, ayrıştırmadan sonraki atık ise haznelerde bekletilir. bu atıklar daha sonra biyolojik olarak ayrıştırılıyor bakteriler yardımıyla ve doğada çözünebilir hale geliyor. yani aslında kağıt üstünde her şeyin yolunda yürüyebileceği -ki 100 yıldan fazladır kullanılıyor- bir yöntem siyanürle altın kazanımı elbette gerekli önlemler alınıp, yatırımlar yapıldıkça. peki neden bunların yapılmadığı ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyoruz? devamı aşağıda...

altın madencileri derneği sayfasında siyanürün asla insan hayatına tehlikeli olmadığı, hiç kaza yaşanmadığı gibi gerçekten fersah fersah uzak bir takım söylemler var

bunlar bir bilim insanı, mühendis gözüyle değil, tamamen politik olarak yazılmış diye düşünüyorum. aşağıdaki görselde de görebileceğiniz gibi, romanya'da 2000 yılında baia mare madeninde yaşanan bir kaza büyük bir felakete yol açmıştır:


altın madencileri derneği(!), söylemlerinin aksine, bu seyreltilmiş siyanür karışımı insan sağlığına zarar veren limitten yaklaşık 100 kat daha fazladır. fakat "org" adresi içeren bir site kalkmış "e içtiğiniz suda da var kardeşim ne lan siyanür diye..." gibi rezil bir açıklama yapmıştır. evet siyanür tek başına kalıcı bir toksin değil, fakat doğadaki moleküllerle tepkimeye girdiğinde 100'den fazla ölümcül bileşik oluşturabilir. yani dikkat edin hocam, şişede durduğu gibi durmaz. neyse biz devam edelim... kazayla ilgili detaylı bilgi

ben yaşanan birkaç kazayı yazıyorum, isteyen istediği kaynaktan araştırabilir:

- meksika, 2014, proyecto magistral madeni
- kırgısiztan, 1998, kumtor madeni
- amerika, 1982, zortman-landusky madeni

siyanür kolayca yeraltı suyuna karışabilir, ekosisteme ve o hayvanlara çok ciddi zararlar verebilir

suda yaşayan canlıların en az %80'i böyle bir durumda ölecektir, en azından mit'ye göre. ayrıca hangi canlının tek bir sodyum siyanür dozundan ne kadar zehirlendiğinin kıyaslamasını görmek için bu makaleyi okuyabilirsiniz. kaynak: mit, nepszabadsag, magyar hirlap, vilaggazdasag.


tortu dediğimiz, toksik atığı saklamak için inşa edilen geomembran denen yalıtım malzemesi ve katmanlar halinde killer kullanılarak dikkatle inşa edilmeli ve korunmalıdır

hava koşulları göz önünde bulundurulmalı ve konteynırlarda oluşabilecek herhangi bir çatlak önceden önlenmelidir. zira daha önce yağmurun etkisiyle nehirlere sodyum siyanür karışmıştır. bu noktada kullanılan malzemeler işin içine giriyor. acaba ne kadar masraftan kaçınılıyor? bu yukarıda saydığım kazaların hepsi bu tarz sebeplerden yaşanmış. kağıt üstünde olduğu gibi yaşasaydık bu kazalar da yaşanmazdı. o yüzden teknik detayları dikte etmenin bir anlamı yok bu evrede.

normalde, tüm madencilik şirketleri kestikleri her ağaç için hem orman bakanlığına bir ücret öder, hem de yeni fidanlar diker

peki orman bakanlığı bu konuya ne diyor? o paralar nereye gidiyor? orman bakanlığı bütçesi nedir? pardon pardon, asıl soruyu sormayı unuttum. orman bakanı kim yahu? sahiden ben ismini bilmiyorum. asıl yapılması gereken takip bu paraların nereye gittiği, anlaşmadaki kesilecek ağaç sayısına uyulup uyulmadığıdır. evet ortada bir yanlış, bir risk var ama devlet buna göz mü yumuyor? yoksa anlaşma bu şekilde mi yapıldı? üç kuruş için ormanın ne kadarı gözden çıkarıldı?

şu an bu suçlamalarla yüz yüze olan şirket aslında alamos gold şirketinin taşeronu olan doğu biga madencilik şirketidir. bunun haricinde irili ufaklı 40'a yakın ruhsatlı şirket kaz dağlarında altın arama hakkına sahiptir. şuradan şirketin yürüttüğü madencilik faaliyetlerine, kullandıkları yönteme (heap leach) bakabilirsiniz. kaz dağları projesi ise kirazlı projesi olarak geçmekte. buradan ise doğu biga madencilik gözünden bakabilirsiniz projeye. bazı haberlerde "ceo açıklama yaptı siyanür yokmuş" gibi başlıklar gördüm ama, adamların sitesinde yazıyor bu yöntemi kullandıkları.

aşağıdaki videodan ise open pit heap leaching prosedürünü 3 boyutlu olarak izleyebilirsiniz:


cevherlerin konulduğu ve işlemlerin yapıldığı konteynır hangi metalden yapıldı, geomembrane kaç kat kullanıldı, hava şartları neler bunları elbette bilmiyoruz. 

"ağaç yav işte" diyip geçmemek lazım. hangi ağaçlar var bu ormanda? endemik bir bitki türü var mı? evet var

çamgiller familyasından olan kazdağı göknarı ağacı, kaz dağlarında yalnızca 1000 metreden yüksekte yetişen endemik bir ağaç ve yaklaşık 300 yıl ömrü var. bunlardan diğerleri ise afat, taşkıran, emzik otu, çivit otu, zambak, sıklamen, yüksük otu, ayı gülü, yabani gül, peygamber çiçeği, kazdağı şebboyu, çiğdem, kardelen, civan perçemi, hüsnüyusuf, koru otu, yabani karanfil, keten, geven, hodangiller, sütleğen, yabani sarımsak, kantaron, sarıkız çayı, kekik, hünkar beğendi, dağ sümbülü. bakın, literatüre göre dünyada sadece ve sadece kaz dağları'nda yetişen 32 tane endemik bitki türü vardır. türkiye'de demiyorum, dünyada. tüm bunların yanında, türkiye'de sadece kaz dağları'nda yetişen bitki türleri ve kaz dağları dahil birkaç yerde yetişen türler olmak üzere bir sürü bitki var burada. bunlara verilen zararın herhangi bir maddi karşılığı yoktur ve kesinlikle suç teşkil etmektedir. endemik türler maalesef tekrar fidan dikimiyle eski haline çevrilememekte. ama orman bakanının ismini bile bilmeyen biz, neyi kurtaracağız bu ülkede? kaynak.


kaz dağları özellikle yaban hayvanlarını barındırmasıyla da bilinir

bunlardan en başta gelenleri; boz ayı, karaca, sırtlan, yaban domuzu, çakal, tilki, yaban kedisi, tavşan, baykuş ve şahindir kaynak. tüm bu canlıların habitatı ordaki dengeye bağlıdır. elbette bu düzen böyle geldi böyle gidecek diye bir şey yok, siyanür için tiyoüre, tiyosiyanat, tiyosülfat gibi birtakım alternatif reaksiyon ajanları için çalışmalar mevcut. endüstriyi derhal değiştiremeyeceğimize göre önlemlerin alınmasını kontrol edebiliriz en azından. önceki yıllarda yaşanmış kazalarda ne kadar çok hayvana zarar geldiğini görmek için bu kitaptan yararlanabilirsiniz. burada sıralayamayacağım kadar fazla zira.

___

bazıları da hala sanıyor ki bu türlerin yok edilmesi, canlıların yaşam alanının bozulması ve hayatlarının bundan etkilenmesi sadece "görüntü bozukluğu" yaratıyor. bunu söyleyerek zaten o altını neden senin değil de elin kanadalısının çıkardığını anlatmış oluyorsun. sigaraya 13 lira vergi vermenin altın rezerviyle alakası ne halen çözebilmiş değilim fakat, biraz kimya bilgisi olan bir metalurji ve malzeme mühendisi olarak yaptığımız işin çevre kirliliğinde 1. dereceden etken olduğunun farkındayım. eyyorlamam bu kadar.

kullandığım ekstra kaynaklar:
kaynak 1kaynak 2kaynak 3kaynak 4kaynak 5

Periyodik Cetveldeki 100'den Fazla Element Arasında Altın Neden Bu Kadar Değerli?