Karbonhidrata Neden Pek de İhtiyacımız Olmadığını Beslenme İpuçlarıyla Anlatan Bir Yazı

Sağlık ve beslenme ile ilgili yazılarıyla tanıdığımız Sözlük yazarı "angelus"; bu sefer de karbonhidrat mitini insanın evrimsel süreci, beslenme alışkanlıkları ve sık yaptığı hatalar ile ilişkilendirerek kendine has üslubuyla anlatmış.
Karbonhidrata Neden Pek de İhtiyacımız Olmadığını Beslenme İpuçlarıyla Anlatan Bir Yazı
iStock


bodybuilder (vücut geliştirici) değilseniz en ufak bir ihtiyacınız yok karbonhidrata, o noktayı geçiyorum.

sağlığına kilosuna dikkat eden standart insanlar hakkında konuşuyorum: karbonhidrata ihtiyacınız yok.

yani bildiğiniz anlamda ihtiyacınız yok karbonhidrata. evet, bugüne kadar "karbonhidrat en önemli enerji kaynağıdır" diye çok affedersiniz siktiler sizi fakat gerçek esasında hiç de öyle değil. hatta "bono korbonhodrot lozom" deyip makarnaya pilava gömülüp beyni hamurlaşan tosbalara dönüşmeseydiniz size "biraz mantıklı olun; tarım şunun şurasında 10 bin yıldır var, onun öncesindeki 7 milyon yılda insanlar ne yiyordu?" diye sorardım ama öyle olmadığınız için ben söyleyeyim. hayvan yiyordu. ama bugün sizin yaptığınız gibi gidip 2 kilo tavuk kanadı gömmüyordu; hayvanın taşakları dahil tüm organlarını yiyordu. yani hayvansal yağlara vitaminlere minerallere ihtiyacı kalmıyordu. onun dışında buldukları yeşil kök bitkileri ve meyveleri de yediklerinde bugün sizin vitamin var diye yediğiniz tüm tahıl ürünlerindeki vitamini bu şekilde kullanabiliyorlardı ve başka hiçbir şeye ihtiyaçları kalmıyordu. yani sizin gibi günlük 800/900 gram karbonhidrat alıp obez olmuyordu, şeker hastası olmuyordu, kalp hastası olmuyordu veya kötü kolesterolü yükselmiyordu. o dönemin şartlarına göre iyi ve sağlıklı bir hayat yaşıyorlardı. ki bunu günlük 50/60 gram karbonhidratla yapıyordu ve bu karbonhidratı enerji için kullanmıyorlardı; sadece vücutta biriken toksini atmak için kullanıyorlardı. bu kadar.


peki enerji nereden geliyordu?

şuradan geliyordu: yedikleri hayvanın yağından geliyordu, belli bir oranda da proteinden geliyordu. şimdi aranızdan birkaçı "ama kaslar enerjiye çevrilirse kas kaybı yaşanır ölürsün" diye atlayacak biliyorum, fakat o öyle olmuyor. zira bu beslenmede asıl enerji kaynağı yağlardır. evet evet, hayvandan gelen yağlar ve sizin gibi şişkoların götünde göbeğinde bulunan yağlardır enerji kaynağı. siz bilmiyorsunuz fakat yağlar kanda/suda çözülebilen maddelerdir. peki yağlar kanda çözülünce ne oluyor? şu oluyor: ketonlar açığa çıkıyor. peki ketonler açığa çıkınca ne oluyor? ketonlar glukoza dönüşüyor. glukoz nedir? beynin ve tüm vücudun ihtiyacı olan enerji maddesi. e hani karbonhidratlar en önemli enerji kaynağımızdı, çok ihtiyacımız vardı? bakın işte, yağlar da dönüşüyor glukoza. üstelik sizde bol miktarda bulunan yağlar dönüşüyor enerjiye. zira ketonlar glukozu taklit edebilen cisimlerdir, bu da beynin ve vücudun ihtiyacı olan glukozun yağlardan karşılanabildiği anlamına gelmektedir. ki bu toplam 120/130 gram civarı bir miktardır. bu ne anlama geliyor peki? şu anlama geliyor: glukoz için karbonhidrat şart değil. zaten 120/130 gram glukoz için ayı gibi karbonhidrat tüketmenin ne gereği var anlamıyorum ben. biz pisboğazız ondan yiyoruz demiyorsunuz da... neyse.

peki, şimdi bana "ya o dönemde yaşayan insanlar koca günü hayvan yiyerek geçiriyorlardı, karbonhidrat almıyorlardı. haliyle yağlanmıyorlardı da. peki bizim böyle bir durumumuz yok. biz ne yapacağız?" diyeceksiniz. ben daha az önce ne dedim size? dedim ki; o adamlar hayvandan gelen yağı keton cisimciklerine dönüştürüyor, onu da enerji olarak kullanıyordu. fakat sizin sınırsız yağ kaynağınız var. nedir bunlar? o koca göbeğinizdeki yağlar. evet evet, o yağlar. vücut aynı şekilde o yağları da ketonlara dönüştürüp ketonları da glukoza çevirebiliyor. çok şaşırdınız değil mi? halbuki 2 saattir bunu anlatıyorum size niye şaşırıyorsunuz anlamak mümkün değil. vücudunuz bu sistemde vücut yağlarınızı ketonlar vasıtasıyla enerjiye çevirip sürekli yağ yakmaya yönlendiriyor sizi. zaten bu yolla protein/kas kaybetmeden yağ yakıyorsunuz. beyin zaman zaman karbonhidrat yokluğunda proteini enerjiye çevirmeye çalışsa da, protein ve yağ ağırlıklı beslendiğiniz için bu da probleme neden olmuyor.


gördüğünüz gibi; her şekilde kardasınız.

hem karbonhidrat tüketmiyorsunuz hem şişmanlamıyorsunuz hem de var olan yağlarınızı enerji olarak kullanmak için yakıp kilo veriyorsunuz. sizin yapacağınız tek şey bol miktarda (günlük 100/120 gram civarı) protein tüketmek, bir o kadar sağlıklı yağ tüketmek ve vücutta oluşacak toksinlerin temizlenmesi için yeşil sebze tüketmek. bu kadar basit. 

hülasa; öyle düşündüğünüz gibi "karbonhidrat olmazsa ölürüz olm biz" gibi bir durum yok. koca insanlık tarihi son 10 bin yılın dışında hiç tahıl kaynaklı karbonhidrat tüketmedi. tüketip de sizin gibi şişko olmadı şeker hastası olmadı kanserden ölmedi. onlar karbonhidratsız yaşadıysa siz de yaşarsınız herhalde, iki üç tane homo erectus kadar olamıyorsanız zaten boşuna yaşıyorsunuz demektir amk. neyse. tabii bu konunun bir yüzü. bir de "ya bunlar sağlıklı karbonhidratlar ama, bunları yememiz lazım" dediğiniz tahılların metabolizmanızı nasıl siktiği konusu var ki o bu konuya dahil değil. ona sonra gelmeyi düşünüyorum fakat önce bunu bi hazmedin. geçmiş olsun.