Kar Küresinin, Tıp Aletinden Hatıra Nesnesine Uzanan Ortaya Çıkış Hikayesi

1900’lerin başında, bir ameliyathane ışığını güçlendirmek için yapılan basit bir deneme, dünyanın en duygusal hatıra nesnelerinden birine dönüştü.
Kar Küresinin, Tıp Aletinden Hatıra Nesnesine Uzanan Ortaya Çıkış Hikayesi

bir zamanlar, 1900’lerin başında viyana’da küçük, sabır kokan bir atölye vardı. bu atölyede çalışan erwin perzy, tıp aletleri yapan bir ustaydı. doktorların ameliyathanelerde kullandığı lambalar çok zayıf yanıyordu ve ondan bu ışığı güçlendirmesi istenmişti. perzy, ayakkabı ustalarının mum ışığını büyütmek için kullandığı, suyla dolu cam kürelerinden birini aldı. kürenin içine yansımayı artırmak için metal parçaları ekledi, ama hepsi dibe battı. umudunu kesmeyip bu kez irmik tanelerini suya bıraktı. taneler suda yavaşça dönerek asılı kalınca, ortaya düşen karı andıran büyüleyici bir manzara çıktı.


bu görüntü perzy’yi o kadar mutlu etti ki, eğlenceli olsun diye kürenin içine minicik bir kilise yerleştirdi: bir arkadaşı için daha önce yaptığı mariazell bazilikası’nın küçücük bir modeli. o an farkında değildi ama tesadüfen, dünyanın en sevilen objelerinden birini yaratmıştı: kar küresi. kısa süre sonra “cam küre içinde kar efekti” buluşu için patent aldı ve kardeşiyle birlikte viyana’da küçük bir üretim başlattı. bu atölye, bugün hâlâ aynı aile tarafından sürdürülen original wiener schneekugelmanufaktur oldu.


(burada bir not düşelim. 1878 yılında paris’teki dünya fuarında bir cam firması, kağıt ağırlığı olarak kullanılmak üzere içi su dolu cam küreler sergilemişti. bu kürelerin içinde elinde şemsiye olan bir adam ve ters çevrildiğinde kar yağışını taklit eden beyaz tozlar vardı. aslında ilk kar küresi örneği bunlardı ama bir patent vb alınmamıştı. perzy bu küreleri görmemişti muhtemelen ama biz notumuzu düşelim.)

yıllar geçtikçe, bu cam kürelerin içindeki küçük dünyalar da büyüdü. her biri sabırlı bir el işçiliğiyle camdan yapıldı. kar efekti için özel bir karışım kullanıldı ve bu formül aile sırrı olarak saklandı. zamanla bu küçük küreler sadece bir süs eşyası değil, birer hatıra, birer duygu kabına dönüştü. sarsıldığında, beyaz taneler suyun içinde yavaşça dans ediyor, sonra yeniden dinginliğe kavuşuyordu.

1941 yılında, citizen kane filminin açılış sahnesinde bir kar küresi camdan düşerken, bütün dünya bu nesnenin taşıdığı melankoliyi fark etti. böylece kar küreleri, çocukluk özleminin, kış masallarının ve kaybolmayan masumiyetin sessiz sembolü haline geldi.


perzy ailesinin işi nesiller boyunca sürdü. savaştan sonra erwin perzy ıı ihracata başladı; amerika, kanada ve avustralya’ya kar küreleri yollandı. daha sonra erwin perzy ııı bu mucizevi küçük dünyaları japonya’ya taşıdı ve kar küreleri orada da sevildi. hatta bir gün japon devi mitsubishi tek seferde tam 100 bin adet sipariş verdi.

yıllar içinde bu küçük cam dünyalar filmlerde de yer aldı: home alone, edward scissorhands ve true lies gibi yapımlarda parladılar. hatta ronald reagan, bill clinton ve barack obama için bile kar küreleri yapıldı.


pandemi yıllarında bile bu sihir durmadı. ailenin dördüncü kuşağından sabine perzy, içine tuvalet kâğıdı rulosu yerleştirilmiş esprili bir kar küresi tasarladı ve atölye ayakta kalmayı başardı. bugün hâlâ, schumanngasse’deki o eski at arabası deposunda, her biri elle yapılan yaklaşık üç yüz bin kar küresi doğuyor. her biri, kar taneleri gibi eşsiz.

ve belki de en güzel yanı şu: bazen insanlar, büyükbaba erwin perzy ‘nin yaptığı çok eski bir kar küresiyle kapıyı çalıyor. tamir isteyince aile elinden geleni yapıyor. çünkü onlar için bu sadece cam ve sudan ibaret değil. bu, bir asrı aşan bir sevgi, bir sabır ve kar taneleri gibi sessizce süren bir aile hikâyesi.

kar küresini eline alıp hafifçe salladığında, içindeki küçük dünya canlanır. ve sen, bir anlığına da olsa, her şeyin daha yavaş, daha sakin ve daha büyülü olduğu bir zamana dönmüş olursun.