Kapitalizmin Dünyadaki Yeri, Yarattığı Maddi Eşitsizliğe Rağmen Neden Böylesine Sağlam?

Amerikan ekonomisinin gidişatına göre sürekli değişkenlik gösteren ekonomiler, insana bir şekilde bu sistemi kabul ettiriyor ve sistem insanların güvenini kazanarak onları içine çekiyor. Bu kısır döngüyü Sözlük yazarı "1123581321", orta gelir tuzağı üzerinden anlatıyor.
Kapitalizmin Dünyadaki Yeri, Yarattığı Maddi Eşitsizliğe Rağmen Neden Böylesine Sağlam?
iStock


kapitalizm'in nasıl olup da bunca sene yarattığı onca maddi eşitsizliğe rağmen dünya hakimiyetini sürdürebildiğini hiç düşündünüz mü?

sistemi bugüne kadar büyüterek egemen kılan tek unsur katma değer üretimini mümkün kılarak devamlı büyüyebilmesinden başka bir şey değildi. katma değer üretimi aslında bir ekstra değer yaratıp, onu paraya çevirerek toplam serveti artırıyor. böylelikle geçmiş birikimden gelen servetin ekonomideki ağırlığı azalarak gelir dağılımını düzenleyici bir etkide bulunuyor. ama işin acı tarafı bu katma değer üretimi de kendini gerçekleştirdiği andan itibaren geçmiş servetlerin sınıfına girerek finansal sisteme dahil oluyor ve o da kendini sisteme dahil ediyor.

toplum içindeki sosyal tansiyonları yükselterek fay hatlarını tetikleyen gelir dağılımındaki bozukluk böylece bireylere kabul ettirilen sen de başarabilirsin algısı ile kök salarak, insanların sisteme olan güvenlerini pekiştiriyor. böylece sistem kendini devam ettiriyor.

buradaki kritik nokta ise sürekli katma değer üretimi ile sisteme ait olan pastayı büyütebilmekten ibaret. 

çünkü kapital iki şekilde büyüyebilir, ya bir şekilde yatırımın içine girerek üretim ile büyür. üretimden sadece endüstriyel üretimi anlamayın, danışmanlık yapıp satan bir profesör de üretimini satmış olur. ya da finansal sistemin içinde kalarak büyür bunun da en büyük aracı faizdir.


faizden elde edilen değer maddi bir üretime katkı sağlamaz. kimileri bunu faize yatırılan kapitalin, finansal sistem aracılığıyla kredi olarak verilerek alternatif yatırımlara ön ayak olacağı fikriyle tersini savunur. mamafih, kapitalin arada finansal bir komisyoncu olmadan direkt yatırıma soyunarak değer üretme şansı daha yüksektir. aracılar, yatırılan kapitalden elde edilecek olan değerden yiyecekleri için daha yüksek roi gerekir. bu da sistemi verimsizleştirerek birçok büyüme şansının kaybolmasına neden olur.

dolayısıyla, pastayı büyütmek için birikmiş kapitalin büyüme hızı ile finansal aracılık kayıplarının toplamından, ki bu faiz ile mevduat ve kredi faiz oranı arasındaki fark oluyor, hızlı bir değeri sisteme ekleyebilmek şarttır.

gayet uzun bir giriş oldu ama orta gelir tuzağını tanımlamadan önce bu kısımları tekrar vurgulamalıydım. aslında orta gelir tuzağı, ekonominin kişi başına düşen gelir seviyesinin belli bir değerde saplanıp kalması değildir, döngüsel olarak belli bir aralıkta gidip gelmesidir. çünkü uluslararası piyasalardaki likidite miktarı zamanla sürekli artıp azaldığı bir döngüye girmektedir.


bu döngünün periyodu eskiye oranla giderek uzamaktadır, çünkü döngüsel olarak kapitalizm'e, kapitalin biriktiği (yüksek faiz dönemi) ve zamanla bu biriken kapitalin yatırıma girerek katma değer eklenme sürecini (düşük faiz/parasal genişleme dönemi) yarattığı dönemler gerekir. bu döngülerin daha uzun olmasının iki nedeni var, aslında ikincisi birincisinin bir sonucu.

küreselleşme dediğiniz olgunun gerekliliği, kapitalizme gereken pazarları yaratmaktı. 

döngülerin uzamasının nedeniyse, biriken kapitalin tüm dünyaya yayılması sonucu geri dönmesinin uzun sürmesiydi. bir odanın içindesiniz, elinizde metal bir tesbih var, o tesbih o odanın içindeki toplam servet. ipi keserek odadaki bütün parçacıkları, ve merkez bankasının katma değer üretimi olmadan eklenen diğer birkaç parça tesbihle birlikte odaya saçıyorsunuz. böylece sağa sola dağılan tesbih taneleri, tesbih sahibi olmayanların bile harcama yapabilmesini sağlıyor.

o oda, yakın zamana kadar abd'den ibaretti. artık globalleşme nedeniyle ortaya saçılan tesbihler evin diğer odalarına kadar hızlıca gitmeye başladı. bu yüzden saçılan tesbihin, saçıldığı odadaki hızlı hareketleri de ve o tesbih tanelerinin geri çekilmesi de oldukça uzamaya başladı. bu iki nedenden ilki, dünyadaki rezerv paranın abd doları olması, ikincisi ise doların neredeyse ülkedeki her yere elini kolunu sallayarak girip çıkabilmesidir. takdir edersiniz ki diğer odalara dağılmış tesbih tanelerini geri toplamak daha çok zaman alır, çünkü hızlı yapmaya kalkarsanız daha güçlü bir mıknatıs kullanarak çekmeniz gerekir ama mıknatısın kaynağı kendi odanızın abd içinde olduğu için kendi dengelerinizi de sarsarsınız. tesbih tanelerini bu yüzden yavaş yavaş saçıp yavaş yavaş geri toplamanız gerekir.


tam da bu nedenle, orta gelir tuzağına düşmüş ülkelerde kişi başına düşen gelir tek bir noktada takılıp kalmaz. 

ileri-geri bir bantta amerikan ekonomisinin gidişatına göre sürekli salınıp durur. bu salınımların en keskin etkisi de hatta direkt gdp yerine ppp'de satın alma gücü paritesinde kendini belli eder. çünkü ppp kura karşı daha hızlı tepkiler verecektir. dolar endeksinin genel trendine bağlı olarak, ortalama büyüme rakamlarını kur kadar dikkate almadan iner çıkar.

enflasyon, en kısa tanımıyla paranın değer kaybını ifade eder. peki o değer kaybı neye göre hesaplanır, şu meşhur enflasyon sepeti. toplumların zenginliği, yani üst gelir grubundan alt gelir grubuna veya tam tersi yönde, değiştikçe o enflasyon sepetinin içeriği de değişir, değişmek zorundadır. niteliksiz emekle yapılan üretim nedeniyle hızlıca ekonomi büyümeye başlar.

bu noktada da, sürdürülebilir büyüme kavramı ise demokles'in kılıcı gibi orta gelir tuzağı adayı gelişmekte olan ülkeminizin üzerinde sallanmaya başlar. niteliksiz üretimle büyüme başlarsınız, büyürsünüz de ama sürdürülebilir büyüme oranınız sürekli azalmaya başlar. çünkü yukarıdaki paragrafta da dediğim gibi, pastanın büyümesi için katma değer üretmek zorundasınız. niteliksiz üretim karbonhidrat ve yağ gibidir, çok açken karnınızı doyurur ama doydukça yemek istemezsiniz, bünye artık protein ister çünkü alabileceğiniz kadar kilo almışsınızdır artık.


gelişmekte olan ülkeler, bu proteini toplum tabanına yayamamışlardır. az da olsa, üretilebilen katma değer ülkeyi ancak orta değer tuzağının sınırına dayayabilmiştir. o sınırda kalınca da, bütün ekonomik göstergeler fed'in politikalarına yani amerikan ekonomisinin göstergelerine göre bir aşağı bir yukarı oynar durur ama hiçbir zaman o sınırı aşamaz. dolar da enflasyona uğradığından dolayı, bugün 12500 $ olan sınır 10 yıl sonra başka bir sayı olur, ama sonuç değişmez.