Kanada Sahillerinde İki Bacağı Kesik Halde Bulunan ve Sırrı Asla Çözülemeyen Adam: Jerome
jerome... 1850'de güzel bir yaz öğleden sonrasında fundy körfezi'nde digby neck açıklarında ağlarına ve ıstakoz kafeslerine bakan balıkçılar, kıyıdan uzakta dalgalanan yelken beziyle garip bir beyaz gemi fark ettiler.
windjammer'ların olduğu o dönemde, tam donanımlı gemiler çalkantılı körfezde sıkça görülen manzaralardı ve ilk başlarda, işleriyle meşgul balıkçılar tarafından pek dikkat edilmedi. ancak bunun muhtemelen yabancı bir yerden gelen bir gemi olduğu yönünde bazı söylentiler vardı.
bu garip gemi öğleden sonra, kıyıdan uzakta, üç veya dört millik bir rota boyunca ileri geri yelken açarak dolaştı. kimsenin anlam veremediği bu durum merak uyandırdı.
söylentiler garip bir şeyin sahilde bir kayanın üstünde görülmesi ile başladı. ilk başta bunun bir fok balığı olduğunu düşünüldü ancak daha yakından bakıldığında bu yaklaşık 25 yaşlarında bir adamdı... kısmen bilinçliydi ve yabancı bir dilde mırıldanıyordu. etrafındaki kum, yeni kesilmiş bacaklarından akan kanla kıpkırmızı olmuştu. adamın yanında bir sürahi taze su ve bir somun iri siyah ekmek vardı. sahilde ayak izleri vardı ve etrafta bandaj olabilecek birkaç keten parçası bulunuyordu. bacakları sanki tıbbi bir müdahale edilmişcesine ustalıkla sarılmıştı.
öğleden önce haber digby neck'in her tarafına yayılmıştı. köylüler, mink cove'da bir yardımsever tarafından misafir edinilen yaralı yabancıyı görmek için akın ettiler. insanlar bu yabancı adamın misafir edildiği evin etrafında toplanmış, adamın kim olabileceği ve sandy cove'a nasıl geldiği konusunda spekülasyon yapıyorlardı. çok fazla tartışma oldu, ancak kimse bilmiyordu. tahmin edilen tek şey, bir önceki gün koyda gezinen garip beyaz geminin bununla bir ilgisi olduğuydu.
yabancının kıyafetleri de ilginçti
yeleği incecik astarlıydı ve yabancı bir desene sahipti. gömleği en iyi ketendendi, diz boyu pantolonu ise digby neck halkının bilmediği bir malzemeden yapılmıştı.
yüz hatları çok ince ve belirgindi, narin, yumuşak elleri ise belli ki çalışan bir adamın elleri değildi.
adam saatlerce uyuduktan sonra, yabancı olduğu evde oldukça şaşkın bir şekilde uyandı. yataktan kalkmaya çalıştı ama bunun imkansız olduğunu görünce iç çekerek geriye yaslandı.
ev sahipleri ona ismini sordular. tek bir kelime söyledi. bu kelime onlara "jerome" gibi geldi. o andan itibaren ona bu şekilde hitap edilecekti. nereden geldiği, onu sahile kimin bıraktığı ve koyda gördükleri gemiden gelip gelmediği konusunda sorular soruldu. sorulara hüzünle gülümsedi ama sessizliğini bozmadı.
jerome'un ten rengi koyuydu. bu durum köylülerin onun latin kökenli olduğunu düşünmesine yol açtı ve ingilizce ve fransızca'ya ek olarak birkaç dil daha konuşabilen insanların bulunduğu meteghan'a götürülmesine karar verildi.
jerome, yine gönüllü bir aile tarafından misafir edildi
ev sahibi, korsikalı-rus kökenliydi ve kırım savaşı'nda çar'ın ordusunda subay olarak savaşmıştı. eski rus subayı birçok dil biliyordu. bildiği tüm dillerle iletişim kurmaya çalıştı ama jerome sessiz kaldı.
aradan aylar geçti. jerome'un bacakları iyileşti ve topallamaya başladı. havanın güzel günlerde jerome sahile gider, orada saatlerce oturup ufuktan gelecek ziyaretçileri bekliyormuş gibi denize bakardı.
adamın durumu sonunda nova scotia hükümeti'nin dikkatini çekti ve jerome'un bakımı için haftada iki dolar sağlayan özel bir yasa tasarısı kabul edildi.
olayın üstünden yedi yıl geçti ve ev sahibinin karısı öldü. jerome daha sonra bayan deider comeau ile yaşamaya gönderildi. jerome zamanının çoğunu sahilde gemilerin geçişini izleyerek geçirdi. köylüler artık onun zihinsel problemleri olan ne konuşabilen ne de duyabilen bir adam olduğunu düşünüyorlardı.
aslında köylüler yanılıyordu…
jerome çocuklara ilgi duyuyor gibiydi. onların oynamasını izliyordu ve bazen de onlara sahile kadar eşlik etmelerine izin veriyordu.
jerome, yalnızca çocuklarla birlikteyken mesafeli duruşunu bir kenara bırakırdı. etrafta yetişkinlerin olmadığından emin olduktan sonra, jerome çocukların kahkahalarına eşlik ederdi. yetişkinlerle neden konuşmadığı sorulduğunda, başını sallar ve fransızca; "hayır, hayır, hayır" derdi. bazen, bir çocuk ona bacaklarının neden kesildiğini sorduğunda, tek kelimeyle cevap verirdi: "zincirler."
jerome'un konuşabildiği haberi kısa sürede duyuldu
yaşlılar ona sorular sorduğunda yüzünü ellerinin arasına saklıyor ve titriyordu. bir keresinde, nereden geldiği sorulduğunda trieste diye cevap verdi. başka bir seferinde biri onu nova scotia'ya hangi geminin getirdiğini sordu ve o da "colombo" diye cevapladı.
Trieste: İtalya'nın kuzey doğusunda Friuli-Venezia Giulia bölgesinde aynı adı taşıyan Trieste ili merkezi olan bir belediye, şehir ve liman.
bu ifşaların her birinden sonra jerome haftalarca süren bir depresyona girdi. odasına saklanıyor ve yemek için bile olsa dışarı çıkmayı reddediyordu.
jerome'un ingilizce konuşabildiği bu depresyon nöbetleri sırasında açıkça görülmüştü.
birileri odasına girip dostça davranmak için elini kazazedenin omzuna koyduğunda jerome mükemmel bir ingilizceyle bağırdı: "seni ısırırım!"
jerome yaşlandıkça öfkesi daha dengesiz hale geldi. herhangi biri onu rahatsız eden bir şey yaptığında veya söylediğinde öfkeye kapılıyordu.
yıllar geçtikçe jerome daha da içine kapandı
günlerini odasında pencereden denize bakarak geçiriyor, diğer zamanlarda yere oturup başı öne eğik ve elleri kavuşturulmuş halde oturuyordu.
hayatının yaklaşık son otuz yılı mutlak bir sessizlik içinde geçti. gözlerinde sanki ruhunda korkunç bir yük varmış gibi işkence dolu bir bakış vardı. bir keresinde, uzak geçmişte yapılmış bir kötülük için son nefesini verir gibi, ellerini sıcak bir sobaya bastırdı. elleri korkunç bir şekilde yanmıştı ama jerome o can acısı için tepki bile vermedi.
ölümünden birkaç ay önce, onu misafir eden ailenin kızlarını ziyaret etti. jerome o eve geldiğinde henüz çocuk olan ve çocukların oyun oynamasını izlemeyi seven bu garip adamla ilgili güzel anılar biriktiren kız ona konuşması için yalvarınca öne eğilip konuşmaya çalışırken gözlerinden yaşlar geldi ama konuşamadı…
belli ki uzun süredir hareketsiz olan ses telleri konuşmasına engel oluyordu…
jerome, 1908'de fırtınalı bir gecede, st.mary's körfezi'nin suları "kaynayan süt" gibi dalgalanırken öldü. kanlar içinde bulunduğu zamandan bu yana neredeyse 47 yıl geçmişti.
jerome'un sırrı onunla birlikte öldü
kim olduğu, nereden geldiği ve terk edilmesine yol açan uğursuz koşulların ne olduğu bir sır olarak kaldı. onu en iyi tanıyanlar, jerome'un kalbinde ifşa edilemeyecek kadar korkunç bir sır taşıdığına inanıyordu. 47 uzun ve sessiz yıl boyunca ölümü beklemişti ve geldiğinde yaşamı yine sessiz ve anlaşılmaz bir jerome olarak son bulmuştu.
kaynaklar:
https://epe.lac-bac.gc.ca/…_neck/stories/jerome.htm
https://en.wikipedia.org/wiki/jerome_of_sandy_cove
https://unidentified-awareness.fandom.com/…i/jerome