Kadınları En Çok Yaralayan Şeylerden Biri: Erkeklerin Seks İçin Aşık Taklidi Yapması
gereksiz derecede yaralayıcı bir mallık.
tüm kadınların evlenme vaadiyle yatağa atıldığını düşünerek, duygusal kafalara giren adamlar beni hep üzdü.
sadece yatmak istediğini söyleyen adamla yatmayı ben de istiyorsam yatıyorum. ya da diyorum ki ben bu aralar duygusal bir ilişki istiyorum, teşekkür ederim.
başka bir adam geliyor, gözümün içine bakıyor; saçımı seviyor; tatlı sözler söylüyor. sonra sevişiyoruz ve aklım çıkıyor seksin güzelliğinden. işte bu! diyorum. sonra adam diyo ki sen beni yanlış anladın.
hayır yanlış anlamadım, sen yanlış oynadın.
anlık sevmek diye bir şey olmaz arkadaşlar. bir insanı seviyorsundur ama bağlanmak işine gelmiyordur. bunun türkçesi bu.
bir insana şefkat göstermek, sarılarak uyumak, tatlı tatlı gözlerine bakmak; yalnızca seks yapmak için alınan aksiyonlarsa bence baya ayıp ve çirkin.
seks, arzudur.
sevişmek istiyorsan; "sevişmek sevmekten gelir" diyerek aç gözlerini de bir bak karşındaki kadına. sevmiyorsan, sırf seks için seviyormuş gibi yapma, seviyorsan da hakkını ver, onun yanında kal ve onunla yaşa kafa karışıklığını, onunla aş bağlanma korkularını.
çünkü "bedenler söz verir" aslında. biz farkında olsak da olmasak da...
pek çok farklı deneyim yaşadım. bir kişide takılı kaldım. sebebi bakışlarıydı. hala da içimi sızlatır. çünkü sevdim. çok sevdim. ve başka bir pislik yaptım: aşık değilmişim gibi davrandım.
keşke kendim olabilseydim.
garip bir çelişkiyle bitirdim yazıyı ama insan da zaten bir çelişkiler yumağı...
en azından elinizden geldiğince, karşınızdakini kırmamaya bakın. hepsi bu.
sevgili kızlar, o aşık taklidi olmuyor esasen. adam sevişeceği kadına -hali ile- değer veriyor ve bu verdiği değeri gösteriyor. hani hep olmasini istediğimiz/beklediğimiz değer, incelik ve naiflik bu. bu ilgi, değer ve naifliği aşk sanmak sizin aptalliginiz, üzgünüm.
eskiden ben de öyle sanıyordum, oradan biliyorum. büyüdükçe aradaki nüansı yakalıyor ve pek siklememeye başlıyorsunuz. paniklemeyin o yüzden yani.
adam ilgi gösterse yalancı aşık, göstermese kereste muamelesi görüyor. ayıp değil mi şu yaptığınız allah aşkına lan?
şunu unutmayın ki size her aşıkmış gibi bakan veya sizi prenses gibi hissettiren erkek aslında size aşık değildir. size değer veriyor ve sizinle geçen dakikaların en güzel şekilde hakkını vererek sizi mutlu etmek istiyordur. bunu aşk sanmanız bu adamların kabahati değil, sizin tecrübesizliğinizdir.
kadınların seks yapmak için kendi duygularından çok karşısındaki erkeğin duygularını esas almasından kaynaklanır.
muhtemelen bu saçma durumu vurkaç yapan erkeklerin duygusal kadınlarda yarattığı travma ortaya çıkarıyor. kadın da seks yapmak istemesine istiyor elbet ama kendini kötü hissetmemek için karşısındakinin kendisine geçici bir hevesle değil aşk ile bağlanmış olduğundan emin olmak istiyor. istiyor ki ertesi sabah suratına bile bakmadan çekip giderek kendisini yaralamasın.
adiliğin vücut bulmuş, dile gelmiş halidir. beyler inanın bana, sizinle sevişmek isteyen bir kadın sırf siz ona aşık değilsiniz diye sizinle sevişmekten vazgeçmez. eğer geçiyorsa da merak etmeyin, hiç biriniz o kadınla sevişemediniz diye ölmezsiniz.
en başından itibaren karşınızdaki kadına net olun, kendi baharınız için başkasının yazını kışa çevirmeyin. benden size bir abi tavsiyesi.
bir hocamız vardı. hem chivalric özellikler taşıyan, hem de villain olan iki adamın bir kadın için savaşmasından bahsederdi. evet, kötü adam hemen belli ediyordu kadına sahip olmak istediğini. ama diğeri onu kurtarırken kırlarda koşup çiçek toplamayı hedeflemiyordu heralde, değil mi? ikisi de kadınla yatmak için farklı yolları dener derdi hocamız.
o yüzden çok da şeyapmamak lazım. adam zaten her şekilde belli eder ne yapmak istediğini. buna evet ya da hayır diyecek ya da gerçekten aşık mı değil mi anlayacak kadının kendisidir. kanmak isterse kanar ve tadını çıkarır; yoksa da uzak durur. tabii yeterince akıllı ve gözü açıksa.
sekse aşık olduklarından belki de taklit sayılmayacak durumdur.
bu arada, yüzyıllar boyu yazılan şiirler destanlarda fark ederseniz eğer hep bir kavuşamamanın verdiği acı vardır. işte bu acı bu şiirleri yazdırmıştır. bu acı ise hem istediğini elde edememenin getirdiği obsesifliğin hem de elde edemeyince o kadını gözünde ilaheleştirmiş olmasının bir sonucudur. tabii bu elde edememenin içinde şehevi olarak elde edememe de söz konusudur (özellikle martin eden'in ruth ile ilgili duygularına ve sonradan nasıl da bu ilüzyonun ortadan kalktığına dikkat çekmek istiyorum).
evet kolay seks her zaman vardı ama o şiirleri destanları yazanlar için belki de bu ulaşamadıkları sevgililere duydukları şehvet kolay seksle giderebilecekleri şehvete oranla çok çok daha fazlaydı. çünkü şehvet sadece fizyolojik bir şey değil psikolojik de bir şeydir. sonuçta aşık olduğun birine mi daha çok fiziksel ve şehevi bir çekim hissedersin yoksa herhangi birine mi. lütfen gerçekçi olalım burada. aşkın içinde şehvet bol miktarda bulunur. bu normaldir, kötülenecek bir şey değildir ama yanlış olan şey aşkın şehvetten tamamıyla ayrılarak yüceltilmesidir. bunu özellikle edebiyat eserlerinde görmekteyiz. öyle bir sunarlar ki aşklarını, gören de şehvet gibi tüm insani özelliklerden ayrı, yüce mi yüce bir şey sanır. öyle sananlar da hayatın gerçekleri tokat gibi yüzlerine çarpınca "nooluyoo yaa" olur.