İzlandaca Gibi Zor Bir Dili 1 Haftada Yalayıp Yutan Otistik Savant: Daniel Tammet
2004 yılında oxford universitesi'ne gidip "ben pi sayısını 22bin 500'üncü rakamına kadar söyleyebilirim" diye ortaya çıkıp, 5 buçuk saati aşkın bire süre rakamları sıralayarak gerçekten de hatasız sayabilen bir adam daniel tammet.
4 yaşından itibaren büyük sayılarla işlem yapmayı becerebilen, geçirdiği bir hastalık sonucunda beyninin sayılarla ilgili bölgesi ve şekillerle ilgili bölgesi (artık neler oluyorlar bilemiyorum) bir şekilde normal dışı bir etkileşime girmiş olabileceğinden (öyle diyorlar) rakamları bizim gördüğümüzden çok farklı, neredeyse manzara resimleri gibi, farklı ışık yoğunlukları, boyutlar, yüzeyler ve şekiller olarak görüyormuş, ve çarpımları yaparken de sayıları değil, bu manzaraları ve onların sonucundan doğan yeni manzarayı okuyormuş.
mesela 9 rakamına uzun ve ürkütücü olabilen bir rakam diyor, 1 parlakmış, 6 çok küçükmüş, o kadar ki zorlanıyormuş görmekte, daha çok kara delik gibi şeyleri 6 diye tanımlıyormuş vs. bunun dışında asal sayılar da bambaşka bir görüntü canlandırıyormuş zihninde, ve özellikle asalları çok seviyormuş bu sebepten.
ayrıca benzer bir beceriyle herhangi bir dili (ki mesela izlandaca gibi korkunç zor bir dili öğreniyor bu şekilde) 7 gün içinde konuşabilecek hale gelebiliyormuş mesela. üstüne bir de, tüm bunların yanısıra, biraz yalnız görünen, ama yine de gayet günlük hayata uyum sağlamış, sosyal anlamda iletişim problemlerinden tamamen kurtulmuş bir örnek olduğu için de araştırmacıların ve genel olarak dünyanın hayret ettiği bir durum olarak ortaya çıkmış.
"the boy with the incredible brain" isimli hayatını anlatan belgeselde bir deneyde kendisine pi sayısının tek tek basamaklarındaki rakamlar gösterilmekte ve belli aralıklarda hatalı rakamlar aralara serpiştirilmekte. bu hatalı rakamlarda vücuduna bağlı olan sensörlerden daniel'in aşırı heyecanlandığı anlaşılmakta; bunu kendisi pi sayısına duyduğu duygusal yakınlıkla açıklamakta.
ayrıca şu anda hayatta olan hiç bir otistik savant yapabildiği işlemleri neden ve nasıl yaptığını/yapabildiğini söyleyemez ya da açıklayamazken, daniel gördüklerini ve hissettiklerini açıklayabildiği için bilim dünyasının bu sırrı çözebilmesi için kilit bir öneme sahip olduğu düşünülmekte.