İş Bulup Münih'e Taşınan Bir Sözlük Yazarının Edindiği İlk İzlenimler
2 ay önce taşındığım ve tuttuğum eve ancak üç gün önce yerleşebildiğim şehir. ev bulma süreci gerçekten zorlayıcıydı. çalıştığım şirketin ayarladığı relocation şirketi sayesinde sürecin biraz daha kolaylaştığını söyleyebilirim. buna rağmen evlerin geneli pahalı ve bulma süreçleri çok uzun.
ev bakınırken işyerine yakın olmasını çok istemiştim. türkiye'de her gün 70 km araba kullanmaktan tiksindiğim için bir süre keyfini çıkarmak istedim. şu an ev iş arası mesafe yaklaşık 300 metre ve bu ciddi bir şekilde insanın hayat standardını yükseltiyor. schwabing sanırım münih'in en pahalı yerlerinden birisidir. 35 metrekare bir eve her şey dahil 1200 euro ödüyorum. aslında gelirken genel olarak ilk 7-8 ay bir birikim yapma hedefiyle gelmedim.
daha çok sisteme adapte olmaya çalışmakla geçireceğim bir süreç olacak. sonrasında belki kendime başka bir ev bakabilirim. kurumsal değil startup bir şirkete geldiğimden dolayı çok fazla uzun vadeli plan yapmadım. oturum kartını aldıktan sonra daha farklı yaklaşacağım kesin.
herkes yazmış ama almanya bekar ve çocuksuz bir çalışan için steuerklasse 1 dedikleri en yüksek gelir vergisi sınıfına sahip. yıllık 70000 euro brüt maaşın aylık neti yaklaşık 3500 euro yapıyor. evli olup eşiniz çalışmadığında ya da sizden daha az kazandığında klasse 3 oluyorsunuz ve sanırım 4000 euroya kadar yükseliyor. çocuk kısımlarını ise hiç bilmiyorum.
çalışma şartları genel olarak türkiye'den çok daha rahattır. haftada iki gün evden çalışma imkanı var. özel bir durumunuz varsa bu süreyi uzatabilirsiniz. oktoberfest yüzünden otel bulamadığımdan dolayı 10 gün uzaktan çalışmıştım. türkiye'nin aksine karşılıklı güven olduğu için çok sorun olmuyor. yıllık izin 28 iş günüydü türkiye'deki 20 günden ve haftayı kapattığınızda cumartesi gününün de düşülmesi saçmalığından sonra gayet iyi geldi.
şehir sakin ve düzenli, birçok alman şehri de aşağı yukarı böyle zaten ama münih almanya'nın en pahalı şehri tabii bunu bilmekte fayda var. haftalık market alışverişine ortalama 150 euro harcıyorum. genel olarak pek bir maddi zorluk yaşamıyorum. aşağı yukarı ayda 1000 euro kenara atabiliyorum ama çocuklu aileler için bambaşka dinamikler söz konusudur, hem vergi hem de harcama kalemleri bakımından.
buradaki ücretimden kirayı çıkarınca geriye kalanı türkiye'de kazanamıyordum, hem de savunma sanayinin en büyük şirketlerinden birindeyken. biraz daha önümü görmeye başladıktan sonra türkiye'deki birikimimi de buraya getirip ev alabilirim. kira/ev kredisi ödemeden burada 3500 euro net gelirle zaten türkiye'deki standartların çok üzerine çıkacağımı biliyorum.
bu işin sadece finansal tarafı tabii. bunun dışında işe yürüyerek gitmek, güvenlik kaygıları yaşamamak, sürekli enflasyon ve döviz kuru takip etmek zorunda kalmamak, senede 28 iş günü yıllık izin gibi tarafları da var ki onları denkleme katınca zaten türkiye'nin tek avantajı anadilini konuşmaktan ibaret hale geliyor.
yine de, ben mevcut durumda maddi nedenlerden dolayı geldiğimi söyleyemem çünkü türkiye'deki yaşam standartlarım daha çok para kazandığımda daha iyi hale gelmeyecek kadar iyiydi, yani benim kariyer anlamında beklentilerim vardı ama maddi bir beklentim yoktu. ama geleceğe dair belirsizlikler, düzensiz bir trafik, saygısız insanlar, fakirlikten dolayı birbirine kinlenmiş yığınlar, parayı verip yine de bir ay kışlaya girme saçmalığı, can ve mal güvenliğinin olmaması gibi nedenler varken kazandığım parayla kendinize fanustan bir habitat inşa etme ihtimalim bile kalmamıştı.
yaşadığınız toplum huzurlu değilse, siz huzurlu olamazsınız çünkü huzur parayla satın alınamaz. türkiye'de huzurlu yaşamanızı sağlayacak bir maaş/ücret/makam/gelir maalesef artık yok, inzivaya çekilmediğiniz takdirde.