İnsanlık Tarihinin Gelmiş Geçmiş En Önemli Uygarlığı: Sümerler
insanlığı 7000 yıl öncesinden bugüne taşıyan tüm bilgilerin ilk tohumları sümerler tarafından atılmıştır. yine bugün adına uygarlık dediğimiz bilgi birikimini oluşturan her şeyin ilk biçimleri; sümer ülkesinde yaratılmış, geliştirilmiş ve nihai olarak oradan çevre ülkelere ve topluluklara yayılmıştır. akdeniz sahanında ortaya çıkan tek tanrılı üç büyük dinin de temellerini atmış olan bu kadim uygarlığın yaygın itikatlar üzerindeki etkisini idrak etmek için geride bıraktıkları yazılı eserlere bakma yeterli olacaktır. örnek vermemiz gerekirse; kuran'da bir, tevrat'ta ve incil'de ise iki üç sayfalık yer tutan tufan söylencesi, sümerler tarafından "327" dizeden oluşan hayli detaylı bir öykü halinde bizlere miras olarak bırakılmıştır.
sümerlerin bulduğu ve görece insanlığa verilmiş en büyük armağan olan yazı ise belirli bir evrim geçirmesinin akabinde fenikelilerin eliyle önce kolonileri olan yunanlara, onlardan da bütün batı dünyasına aktarılmıştır. birer tanrı olarak addettikleri gökcisimlerinin uzaklıklarını ve devinimlerini hesaplamakta da büyük bir başarı gösteren sümerler, toprak bölüşümü veyahut ürün paylaşımı gibi konular üzerinden de ölçüm bilgilerini şaşırtıcı bir düzeye ulaştırmışlardır. iyonyalı meşhur matematikçi thales'in teoremlerini ondan 1500 önce çözmeyi bilen bu sıra dışı uygarlık daireyi 360 dereceye, günü ise 24 saate bölmeyi kolaylıkla akıl etmiştir.
velhasıl bütün bu ve benzeri bilgilerin yukarıda da bahsini geçirdiğimiz üzere bilhassa doğu akdeniz ve anadolu üzerinde batı'ya yayılmasının kapısını aralayan sümerler, binaenaleyh pozitif düşünce ve akılıcılık gibi kuramların da ortaya çıkmasına kaynaklık etmiştir.
sümerler'in ilk olarak mö 5000'lere doğru aşağı mezopotamya'da görüldüğü varsayılır. yakın zamana dek hindistan'ın indus yöresinden deniz yoluyla geldikleri düşünülen sümerler için bugün kuzeyden, kafkasya'dan geldikleri savı ortaya atılmaktadır. bu iddianın temelinde ise mö 7500'lerde görülen büyük küresel ısınma sonucu eriyen buzullar nedeniyle okyanusların yükselmesi ve atlas okyanusu üzerinden akdeniz'e gelen olağanüstü büyük taşkınların o dönemde anadolu'nun kuzeyindeki küçük bir gölü binlerce kat genişletip bugünkü karadeniz'e dönüştürmesiyle beraber çok büyük bir yerleşik alanın yok etmesinin bir sonucu olarak kurtulabilen halkların uzak ülkelere kaçması gibi sebepler yatmaktadır. (bkz: nuh tufanı)
dicle ve fırat kıyılarında uruk, kiş, eridu, şuruppak, lagaş ve nippur gibi kentlerin mimarı olan sümerler, bu şehirleri iki ırmağın düzenli taşkınlarından koruyabilmek adına yüksekçe yerlere inşa etmişlerdir. aynı zamanda bölgenin coğrafi yapısını doğru bir şekilde analiz ederek edindikleri bilgiler doğrultusunda ileride ardıllarının da sıklıkla başvuracağı bir sulama sistemi geliştiren bu kadim topluluk, zaman içerisinde altın, bakır, gümüş ve tunç gibi madenleri işlemekte de ustalaşmıştır.
bulundukları bölgede taş veya mermer çıkmadığı için yapılarında ekseriyetle kerpiç ve tuğla kullanan sümerler'in inşa ettikleri kentlerin orta yerinde gök tanrısı an için yapılmış olan tapınaklar yer almaktadır. doğal yükseltileri olmayan düzlük bir ülkede belki de geldikleri dağlık yerlerin anısını yaşatabilmek adına ya da gök tanrı'ya daha yakın olabilmek ve onunla direkt bir iletişim kurabilmek için heybetli ve yüksek bir biçimde inşa edilmiş olan bu tapınaklara ziggurat denmektedir.
sümerler'in dünya kültür mirasına etkisini daha iyi idrak etmek açısından mezopotamya'da ortaya çıkışlarından itibaren yaşanan süreci, tarihsel bir zaman çizelgesi üzerinden takip etmek daha verimli ve doğru olacaktır.
- mö 5000'li - 4000li yıllar arasındaki zaman zarfı, mezopotamya uygarlığının sümerler ve sami kökenli halklar ile şekillenmeye başladığı dönemdir.
- mö 3000’e doğru sümerler yazıyı icat eder. yazılı kaynaklara göre gılgamış bu dönemde yaşamış ve ilk sümer yerleşkelerinden uruk kentinde kral olarak görev yapmıştır.
- mö 2350’ye doğru sümer bağımsız kent devletleri ortaya çıkmaya başlar (bkz: birinci ur dönemi) ve aynı zamanda sümercenin de yaygınlaşmaya başladığını görürüz. yine bu süreçte gılgamış, efsanevi bir hüviyet kazanmıştır.
- mö 2330 ile 2100 yılları arasında sami kökenli bir topluluk olan akadların büyük sargon'un yönetiminde kurdukları ilk devlet ortaya çıkar (bkz: akad imparatorluğu). yine bu zaman aralığında gılgamış ile alakalı ortaya çıkmış muhtelif söylencelerin ilk kez yazıya geçirildiği görülür. akad istilasının ardından travma sonrası tepki olarak da nitelendirilebilecek olan bu davranış biçimi aslında, yaşanılan büyük felaket sonrası karabaşların yani sümerlerin verdiği önemli bir toplumsal reaksiyondur.
- mö 1750 ile 1600 arasına tekabül eden dönemde babil kralı hammurabi’nin bütün sümer diyarını tek bir krallık altında birleştirdiğini görürüz. yine gılgamış'ın öyküsü de destan formunda ilk kez bu dönemde ortaya çıkar.
- mö 1600 ile 1300 arasında ise uzun süreli bir kassit egemenliği söz konusudur (bkz: orta babil dönemi)
- mö 1300’den 1100’e kadar olan süreçte ise asurlar'ın etkili olduğu görülmektedir. (bkz: orta asur dönemi)
- mö 1100'lü yıllardan başlayarak yüzyıllar boyunca devam eden süreç, babil ile asur arasında egemenlik savaşlarının yaşandığı bir dönemdir ve asur kültürünün bölgede iyice yaygınlaştığı görülür.
- mö 330 yılında büyük iskender, pers imparatorluğunu ele geçirir ve onun ölümünün akabinde sümer bölgesinde makedon hanedanı selevkoslar’ın dönemi başlar.
- ms. 2. yüzyıla gelindiğinde ise sümer ülkesinde artık part egemenliği başlamıştır. bu tarihten itibaren sümer’in görkemli geçmişinin; yazıları, dilleri ve bütün yapıtlarıyla beraber yavaş yavaş tarihin belleğinden silindiğini ve 2000 yıl sürecek olan bir sessizliğe gömüldüğünü görürüz.
sümerler'e dair daha fazla edinmek isteyenlere samuel noah kramer'dan sümerler ile muazzez ilmiye çığ'dan uygarlığın kökeni sümerler 1 - 2 adlı eserleri ve sümer kral destanları / enmerkar - lugalbanda ile gılgamış destanı adlı kitapları tavsiye ediyorum.