İkinci Dünya Savaşı'ndan Evine 2000 Yılında Dönebilen Son Askerin Trajik Hikayesi
andras toma, ülkesi için ruslara karşı savaşan bir macardı. 1945 başlarında büyük bir yenilgi aldıklarında binlerce esirle birlikte o da yaralı şekilde esir kampına yollandı. tıka basa esir dolu vagonlarda günler boyu süren yolculuk birçok yaralı macar askerin ölmesine neden olmuştu.
leningrad’daki esir kampına ulaştığında adı yanlışlıkla andras tamas olarak kaydedildi. küçük bir hata gibi görünse de, bu yanlış yazım onun onlarca yıl boyunca tarihten silinmesine neden oldu. 2 yılın sonunda esir kampında delirme aşamasına gelince onu kotelnich’deki akıl hastanesine yolladılar. akıl hastanesine nakil demek, toma’nın artık savaş esiri sayılmaması anlamına geliyordu; çünkü bir sanatoryuma kabul edilmek, esir statüsünün sona ermesi demekti. ama soyadının yanlış yazılması yüzünden macar hükümeti onu bulamadı. savaşın hemen ardından başlayan karmaşık geri gönderme süreci sırasında toma, bürokrasinin sonsuz boşluğunda kayboldu, unutuldu. 1954 yılında resmen ölü ilan edildi!
zavallı toma hastanede macarca konuşan tek insandı ve kimse onu anlamıyor hatta deli olduğu için saçmaladığını düşünüyorlar ve onunla alay ediyorlardı. her ne kadar inanılması zor görünse de, aslında durum çok da şaşırtıcı değildi. macarca, “fin-ugor” adı verilen çok küçük ve özel bir dil grubuna aittir. bu nedenle, roman, cermen ya da slav dilleriyle hiçbir akrabalığı olmayan macarca, kotelnich’in büyük ölçüde rus nüfusu tarafından var olmayan bir dil gibi algılanmıştı.
bir süre sonra çevresiyle iletişimi tamamen kesen toma hiç konuşmamaya başladı. öyle bir hale geldi ki bu durum ona “dilsiz“ lakabını taktılar. tüm bunlar yetmezmiş gibi sağ bacağı bilinmeyen bir rahatsızlık nedeniyle kesildi.
1997 yılında bir slovak dilbilimci, kotelnich’e yaptığı bir ziyaret sırasında tesadüfen toma ile karşılaştı. onun macarca konuştuğunu fark edince şaşırdı ve hastanın dosyasını istedi. o zaman kayıt sırasındaki hata ortaya çıktı ve yetkililer macar hükümetiyle temasa geçtiler. 2000 yılında toma budapeşte’deki psikiyatri enstitüsü’ne nakledildi. hayatını bir akıl hastanesinde geçirmişti ve bir hastalığı olabilirdi, uzmanlar onunla konuştular. eski moda macarcasıyla geçmişinde hatırladığı detayları anlattı. bu bilgiler ve dna testi sayesinde hayattaki iki kardeşine ulaşıldı.
bu arada toma’nın ülkeye dönüşü büyük bir haber olmuştu. savaş sırasında rusya’ya esir götürülen 600.000 askerin ailelerinden bazıları umutla dolmuştu.
macar savunma bakanlığı, yaşadığı bu çileye minnettarlık göstergesi olarak toma’yı astsubay kıdemli çavuşluğuna (sergeant-major) terfi ettirdi ve yıllar boyunca alamadığı maaşlarını geriye dönük olarak ödedi; çünkü hukuken onun askerlik hizmeti hiç kesintiye uğramamış sayılıyordu. toma, ülkesine döndükten sonra kız kardeşi anna’nın yanına taşındı; anna ona bakmakla görevlendirildi. uzun süre yeni yaşamına adapte olamayan toma’ya eski arkadaşları ve ailesi büyük destek verdiler.
anavatanına döndükten dört yıl sonra, 79 yaşında doğal nedenlerle hayatını kaybetti. onun bu hikayesi savaşta yakınlarını kaybedenler ve bir haber dahi alamayanlar için umut oldu.