III. Ramses'in İntihara Zorlanan Oğlunun Yıllar Sonra Bulunan Çığlık Atan Mumyası
1881 yılında luksor'da, 21. ve 22. hanedan rahiplerinin mezar soyguncularından korumak için kraliyet üyelerinin cesetlerini sakladıkları deir el-bahari kraliyet mezar kompleksi keşfedilmişti. deir el-bahari kraliyet mezarlığında "çığlık atan mumya" olarak adlandırılan bir mumya da bulunuyordu. "bilinmeyen adam e" olarak bilinen bu cesedin kimliği uzun süredir araştırmacıların dikkatinden kaçıyordu.
mısır mumya projesi'nin bilimsel ekibi tarafından yürütülen ct taramaları ve dna ile yapılan son çalışmalar, "çığlık atan mumya"nın, 3. ramses'in "harem komplosu" olarak bilinen cinayetine karışan ve asılarak intihara zorlanan oğlu prens pentawere'nin cesedi olduğu kanıtlanmış.
tarihi kayıtlar prensin ihanetinin bir sonucu olarak asılmaya mahkum edildiğini göstermektedir ve çığlık atan mumyanın boynundaki izler de bu anlatımı doğrular niteliktedir.
ceset, kraliyet mumyalarının yanına gömülmüş olsa dahi, aslında düzgün bir şekilde mumyalanmadığı için tuhaf kabul edilmiştir. ceset mumyalanmak yerine kurumaya bırakılmış ve çoğu mumya için kullanılan keten yerine koyun derisine sarılmıştır. uzmanlara göre koyun derisi eski mısırlılar tarafından murdar kabul ediliyordu.
dna kanıtları, ceset üzerindeki izler ve cesedin gömülme şekli değerlendirildiğinde, mumyanın gerçekten de gözden düşmüş prense ait olduğuna işaret ediyordu.
mısırbilimci zahi hawass, "böylesine sıra dışı bir mumyalama mısırbilimcilerin kafasını karıştırmış ve birkaç yıl önce mısır müzesi'ndeki mumya koleksiyonuna ilişkin eksiksiz bir adli bilgi veri tabanı oluşturmak üzere benim yönetimimde mısır mumya projesi başlatılana kadar hiç kimse böyle bir mumyanın ardındaki hikayeyi öğrenmeyi başaramamıştır" demektedir.
3. ramses'e karşı kurulan komplo, firavunun ailesinin, komutanlarının, hizmetkârlarının, haremindeki kadınların ve büyücülerin onu öldürmek için nasıl plan yaptıklarını anlatan harem komplosu papirüsü'nde ana hatlarıyla anlatılmaktadır.
papirüs komplocuların nasıl yakalandığını ve yargılandığını anlatır, ancak komplonun başarılı olup olmadığını söylemez. gerçek bir suç işlendiğine dair tek işaret, "kraliyet barçası (teknesi) devrildi" şeklinde tercüme edilen şifreli bir ifadedir.
3.ramses'in kalıntıları üzerinde yapılan analizler onun 60 yaşında öldüğünü ve sağlık sorunları yaşadığını ortaya koymuş olsa da, bilim insanları artık ölümünün sadece yaşlılıktan kaynaklanmadığını düşünüyor.
uzun süre firavunun vücudunda herhangi bir yara izine rastlanmadığı düşünülürken, 2012 yılında yapılan ct taramaları firavunun muhtemelen boğazı kesildikten sonra öldüğünü ortaya koymuştur ve bu da komplonun gerçekten de başarılı olabileceğini göstermektedir.
gelelim "bilinmeyen kadın a"nın hikayesine
deyr el-bahari'deki aynı kraliyet kompleksinde "çığlık atan kadın mumyası" olarak bilinen, yüzünde dehşet, acı ve çığlık belirtileri olan bir kadın mumyası da bulunmuş. diğer mumyalar ağzı kapalı ve düz bir şekilde yerleştirilirken, kadının başı sağ tarafa doğru eğilmiş, bacakları bükülmüş ve ayak bileğinden sarılmıştır.
"çığlık atan kadın mumya" hakkındaki gerçek nedir? neden diğer mumyalardan farklı bir şekilde dinlenmeye bırakıldı? "çığlık atan kadın" prens pentawere ile aynı kaderi mi paylaştı; ölümle cezalandırıldı ve diğer prensesler gibi asil bir şekilde mumyalanmadı mı?
bu gizemi çözmek için zahi hawas ve kahire üniversitesi'nde radyoloji profesörü olan sahar selim mumya üzerinde bir çalışma yürüttü ve mumyayı kahire'deki mısır müzesi'nde bulunan siemens ct cihazında inceledi.
"bilinmeyen kadın a" hakkında keten parşömenler üzerine hiyeratik dilde yazılan yazılarda şu şekilde bahsedilmektedir: "kraliyet kızı, kraliyet kız kardeşi meritamen." ancak, mumyanın bilinmediği düşünülmüş ve "bilinmeyen kadının a" denilmiş, çünkü aynı isimde birçok prenses vardır, örneğin on yedinci hanedanlıktan kral seqenenre tao'nun (mö 1558 - 1553) kızı meritamen ve on dokuzuncu hanedanlıktan kral 2. ramses'in (mö 1279-1213) kızı meritamen gibi.
arkeolog zahi hawas ve sahar selim tarafından yapılan ct taramasının sonuçları, çığlık atan mumyanın altmışlı yaşlarında ölmüş bir kadına ait olduğunu ve pentawere'nden farklı olarak vücudunun iç organları çıkarılmış ve mumyayı sarmak için saf keten kullanılmıştır. vücut boşluğuna reçine ve kokular gibi pahalı malzemeler yerleştirilmiş. bu uygulama mumyacılar tarafından büyük özen gördüğünü göstermektedir.
dolayısıyla, "bilinmeyen kadının mumyası "nın ölüm koşullarının, "çığlık atan adamın mumyası"nın ölümüne yol açan koşullardan farklı olduğu varsayılmaktadır.
bilgisayarlı tomografi sonuçları; "bilinmeyen kadın a"nın vücudunun birçok arterini etkileyen ciddi ateroskleroz hastalığına yakalandığını göstermektedir.
ateroskleroz, arter duvarını aşamalı olarak etkileyen, boşluğun daralmasına ve kan damarının tıkanmasına yol açan dejeneratif bir hastalıktır.
eski mısır tıbbı "kalp krizini" tanımış ve ölümle ilişkilendirmiştir. ebers olarak bilinen eski mısır tıp papirüsünde, 3500 yıl önce bir doktorun mide ağrısı, kol ve göğüs ağrısı çeken bir adamı muayene ettiği anlatılmaktadır. antik doktor papirüs metninde "bu, kalp krizine eşdeğer olan wad hastalığıdır. adama ölümün yaklaşmakta olduğunu bildirmelisiniz" demektedir.
kimliği bilinmeyen kadının mumyasının bt taraması, sağ ve sol koroner arterlerin yanı sıra boyun arterleri ile karın ve iliak aortta ve ayrıca alt ekstremite ve bacak arterlerinde sertlik olduğunu göstermiştir.
zahi hawas ve selim tarafından yürütülen çalışmada, kimliği bilinmeyen kadın mumyasının koroner damar trombozunun kalp kasında hasara yol açtığı ve bunun da ani ölümüne neden olduğu varsayılıyor.
çalışmada ayrıca prensesin aniden kalp krizinden öldüğü, bacakları bükülmüş ve ayak bileğinden sarılmış bir şekilde tam olarak mevcut vücut pozisyonunda olduğu varsayılıyor. ölüm, başın sağa doğru eğilmesine ve çene kaslarının gevşeyerek ağzın açılmasına neden olmuştur.
kanıtlar, cesedin bulunmadan önce yukarıda belirtilen pozisyonda uzun bir süre cansız kaldığını göstermektedir. ölüm sonrası spastisite kasları ve eklemleri sertleştirmiş ve prensesin mumyasını binlerce yıl boyunca bu pozisyonda tutmuştur. mumyalayıcılar, diğer ölen prenseslerde olduğu gibi ağzını kapatamamış ya da cesedi normal gömme pozisyonuna getirememişlerdir."