II. Dünya Savaşı Sırasında Tesadüfen Ortaya Çıkan Teknoloji: Mikrodalga Fırın
her şey 1940’larda başladı. amerikan savunma sanayi, radar teknolojisini geliştirmek için yoğun bir çaba içerisindeydi. radar dalgaları, uçakları ve diğer objeleri algılamak için kullanılıyordu. bu süreçte önemli isimlerden biri, percy spencer adında bir mühendisti ve spencer, radar cihazları üzerinde çalışırken bir gün cebindeki çikolatanın eridiğini fark etti. ilk başta bir anlam veremedi, ancak kısa süre sonra bu erimenin, çalıştığı cihazın yaydığı mikrodalgalar nedeniyle olduğunu anladı.
tabii bunun üzerine hemen "ooo yemekleri ısıtırken bunu kullanalım hacılar" gibi bir durum olmadı. percy spencer, bu dalgaların gıdaları nasıl etkilediğini denemeye başladı. ilk deneylerinden biri patlamış mısır yapmak oldu. sonraki deneyde ise bir yumurta kullanıldı; fakat yumurta mikrodalgalara pek dayanamadı ve patladı. ancak bu olay, spencer ve ekibine mikrodalga enerjisinin gıdalara uygulanabileceği fikrini verdi. savaş sona erdiğinde, bu teknoloji daha barışçıl bir amaca hizmet etmeye başladı: mutfaklara girmek! ilk ticari mikrodalga fırın 1947 yılında radarange adıyla piyasaya sürüldü. ancak bu cihaz bugünkü kompakt mutfak dostu tasarımdan çok uzaktı ve fiyatı küçük bir araba kadar pahalıydı. hal böyle olunca, mikrodalga fırınlar başlangıçta sadece restoranlar ve büyük işletmeler tarafından kullanılabildi.
1960’lı yıllarda mikrodalga fırın teknolojisi daha ucuz, daha küçük ve daha güvenilir hale geldi. artık sıradan insanlar da bu cihazlara erişebiliyordu. 1970’lerde ise mikrodalga fırınlar, amerikan mutfaklarının vazgeçilmezi olmuştu. çalışan bireyler için yemek hazırlığını hızlandıran bu cihaz, bir lüks olmaktan çıkıp ihtiyaç haline geldi.