Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi Kitabından Dikkat Çekici Alıntılar
- insanlar nadiren ellerindekiyle yetinmeyi biliyor. insan aklı hemen hemen her zaman kanaat etmek yerine daha fazlasını arzuluyor. insanlar hep daha iyinin, daha fazlanın ve daha lezzetlinin peşindeler.
- başarı, hırsı ve açgözlülüğü beraberinde getirir; yeni başarılarımız bizi daha cüretkar hedefler koymaya yönlendiriyor. eşi benzeri görülmemiş refah ve sağlık seviyeleriyle uyum içinde yaşamayı garantilediğimize göre, insanlığın yeni hedefi ölümsüzlük, mutluluk ve tanrısallık olacak gibi duruyor.
- sanatsal yaratıcılığımız, politik bağlılıklarınız ya da dindarlığınızın büyük bir kısmı esasen ölüm korkusu ile beslenir.
- akıllı telefonlarımız aracılığıyla sürekli facebook hesaplarımızı kontrol ettiğimizden arkadaşlıklarımıza tam olarak odaklanamıyor, heyecan verici her şeyin başka yerlerde olup bittiğini düşünüyoruz. modern insanlık bitmek tükenmek bilmeyen bir "fırsat kaçırma korkusu" (fomo, "fearing to miss out") tarafından esir alınmış durumda. hiç olmadığı kadar çok seçeneğimiz olmasına rağmen, tercihlerimize odaklanma yeteneğimizi kaybetmiş haldeyiz.
- anlamdan yoksun bir evrende, güç peşinde, bitmek tükenmek bilmeyen bir koşudur aslında modern yaşam.
- ortada bir senaryo ve insanların rol alacağı büyük bir trajedi olmadığından, başımıza felaketler de gelse hiçbir güç bizi kurtarıp acılarımıza bir anlam katamıyor. mutlu ya da kötü bir son yok; hatta hiçbir son yok. olaylar birbiri ardına sadece olageliyor. modern dünya bir amaca inanmıyor, sadece nedenleri umursuyor. modernitenin bir sloganı varsa o da şu olmalı: “olur böyle şeyler.”
- yükselen en ilginç din, ne tanrılara ne de insana hürmet ediyor, sadece veriye tapıyor: dataizm dini.
- hümanizm, "duygularınıza kulak verin!" diye buyuruyordu, dataizm ise "algoritmaları dinleyin!" diye emrediyor.
- bir varlığın kurgusal olup olmadığını nasıl bilebilirsiniz? oldukça basittir aslında; "acı çekiyor mu?" diye sorun yeter. insanlar zeus'un tapınaklarını yaktığında zeus acı çekmez. euro değer kaybettiğinde euro kederlenmez. bankalar battığında banka mağdur olmaz. bir devlet savaşta kaybettiğinde devlet ıstırap çekmez, bankalar ve devletler metaforlardan ibarettir. fakat savaşta yaralanan bir askerin acısı gerçektir. yiyecek tek lokması olmayan yoksul bir köylü gerçekten eziyet çeker. annesinden ayrılan yeni doğmuş bir buzağı gerçekten ıstırap duyar. gerçeklik budur.