Her Maçına 25 Bin Kişinin Gittiği 3. Lig İngiliz Takımı: Sheffield Wednesday
sheffield wednesday... sheffield kentinin daha karizmatik ve güzel formalı ve isimli olan, sadık bir taraftar kitlesi olan futbol takımı. wednesday, dünyanın en eski spor kulüplerinden olan bu kulübün orijinal ismiydi (şehrin ismi sheffield sonradan ekleme yani). 90'ların önemli ingiliz takım projelerinden birisiydi. ingiliz ligi daha henüz bir tür tekel altında değildi, ferguson'un man utd'si bile yeni yeni yolculuğuna başlıyordu. o yıllarda her takımın zirve yarışında belirli bir şansı vardı. örnek vereyim 91-92 sezonunda 18. olan norwich, ki kalibresini biliyorsunuz, tavanı belli bir takım, 92-93'te ligi 3. bitirdi.
sheffield wednesday de 89-90 sezonunda ligden düşmüş, 90-91 sezonunda hem lig kupasını (league cup) kazanmış hem de lige geri çıkmış, ve de çıktığı gibi 91-92 sezonunu lig 3.'sü olarak bitirmişti. günümüzde düşününce akıl almaz işler. futbol bugün fazla "profesyonel" ve bunlara mahal vermiyor.
ingiltere milli takımı forvetlerinden, 50 küsür kere milli olmuş trevor francis bu ekibin oyuncu-menajeriydi. irlanda milli takımı gediklisi yetenekli orta saha, leeds'ten temin john sheridan parlayan yıldızlarındandı. man utd'den ingiliz milli savunmacı viv anderson 91'de temin edilmişti. 100'ü aşkın kez kuzey irlanda milli takımında oynamış nigel worthington, kıdemli bir ingiliz ligi savunmacısı nigel pearson, isveç milli takımının önemli savunmacısı roland nilsson, dönemin önemli ingiliz milli orta sahalarından carlton palmer, amerikan milli john harkes, dönemin tehlikeli forvetlerinden david hirst, çok yönlü paul warhurst, genç bir chris bart-williams, paul williams, phil king, danny wilson gibi bugün oralarda dahi çok hatırlanmayacak ingiliz oyuncularla bu başarı elde edildi.
bunun üzerine 92-93'te takım başarıyı kalıcı hale getirmeye yönelik hamleler yaptı
50'yi aşkın kez milli olmuş dönemin ingiliz milli takım kalecisi veteran chris woods, zaten belalı addedilen önemli golcü hirst ile tehlikeli bir ikili oluşturacak mark bright, marsilya'dan getirilen ingiliz futbolunun altın çocuğu chris waddle eklendi. böylece yıldızlı, tehlikeli forvet hattına sahip, bilinir isimlerden oluşan zirveye oynayabilecek bir takım söz konusu oldu. lakin bu takım önceki başarıyı tekrar edemedi ve sezonu 7. bitirdi. ancak hem fa cup'ta hem lig kupasında final yaptı bu ekip (arsenal'e yenildi iki finalde de).
ismi oturmuş bir takım haline dönmüşlerdi ve ingiliz futbolunun o dönemki belki en önemli stoperi des walker'ı sampdoria'dan ve de yine ingiliz futbolunun kendini kanıtlamış milli sol kanatlarından andy sinton'u ekleyerek ertesi sezona devam ettiler. aynı 7. sırayı yine aldılar 93-94'te (daha iyisi olabilirdi - ama öte yandan premier lig haline dönüştürülen ingiliz 1. liginin kalitesi de, yabancıların da giderek artan katılımıyla, giderek artmakta olduğu yıllardı).
bu esnada, takımın yaşı ilerliyor, öte yandan avrupa başarısı da gelmediği için, zaten geçmişte çok büyük bir camia kabul edilmeyen ve de sheffield içinde dahi ezeli rakibi sheffield united'ın varlığıyla şehir içinde dahi ikiye bölünmüş kulübün bu mali tabloyu sürdürebilme ihtimali azalıyordu. sakatlıklar da cabasıydı (o dönem daha sık ve daha kariyer bitirici sakatlıklar yaşanıyordu - tıbbi, diyetetik ve fiziki yöntemler bugünkü kadar değildi - yaşı ilerleyen oyuncular sakatlık sonrası aniden performanstan kesiliyordu -- örn. waddle, hirst). 94'te sıla hasreti çeken nilsson'un isveç'e dönmesiyle takım önemli bir savunma unsurunu kaybetti, carlton palmer'ın leeds'e geçmesiyle de orta sahada önemli bir oyuncusunu kaybetti. peter atherton, dönemin uluslararası efsane sağ beklerinden dan petrescu, isveç milli ön libero klas ingesson , aston villa'da bir dönem önemli işler yapmış santrfor guy whittingham gibi eklemelere karşın takım artık premier lig tablosunun ikinci onlu grubuna demir atmıştı. bu performans koç francis'in de sonu oldu. yerine çok da iyi işler yapamayacak david pleat geldi.
95-96'da yaşlanan kadroya belçika efsanelerinden marc degryse, bildiğiniz meşhur şanlı - o yıllarda sırbistan'dan yeni çıkmış genç darko kovacevic, beklenen mertebelere gelememiş savunma oyuncusu dejan stefanovic,eski feyenoord forveti regi blinker gibi eklemeler söz konusu oldu. bu isimler premier lig'e ve ingiltere'ye tam olarak adapte olamadı, bekleneni veremedi. bir diğer eklenti de galler milli oyuncusu orta saha mark pembridge'di.
ancak 95-96 daha da kötü geçti ve 15. sırada bitirdiler
kadro istikrarı ve sistem gibi bir şey pek kalmamıştı. kadro birbirine adapte olmamıştı, ancak "süper takım" şiarıyla yola çıkan takım yönetiminin de pek sabrı da yoktu. uluslararası oyuncuların neredeyse tamamı satıldı. birkaç sene önceki kadronun adalı isimleri de, kısmen oyuncuların yaş almasından, kısmen sakatlıklardan, kısmen de satışlardan neredeyse tamamen ortadan kalkmıştı. kısa bir süre genç andy booth heyecan yarattıysa da performansı uzun sürmedi. o yıllarda gelen isimler arasında ünlü italyan benito carbone ve feyenoord'dan gelen hollandalı savunmacı orlando trustfull da vardı.
96-97'de 7. sıralarına geri döndüler ama bu geçiciydi
97-98'de geldiği gibi yeteneğini belli eden paolo di canio'ya rağmen ertesi yılı 16. sırada bitirdiler. koç danny wilson'un kötü yönetiminde artık kalıcı hale gelecekti bu küme düşmemeye oynama hali. 98'de wim jonk gibi eski bir uluslararası yıldız eklendi. brezilyalı stoper emerson thome, sol bek andy hinchcliffe, çek kaleci pavel srnicek, isveç'in o dönemki altın çocuklarından niclas alexandersson gibi eklemelere karşın 98-99'da da tablo iyileşmedi. ancak bu performansla bu kadronun ekonomik sürdürülebilirliği de pek kalmamıştı. belçika'nın yükselen yıldızı forvet gilles de bilde ve hollanda'nın o dönemki ajax patentli yeteneklerinden gerald sibon'un eklenmesine karşın, beklenen son geldi ve kulüp 2000 yılında küme düştü.
küme düşme olunca haliyle kadro dağıldı
uzun yıllar harcanan paraların geri dönüşünün olmamasından mütevellit, kulüp sonrasında mali krizlerden çıkamayıp bir de 3. lige kadar düştü. uzun yıllar ismi cismi pek duyulmadı. geri bir daha championship'e yükselip 15 yıl kadar orada takıldılar. sonra tekrardan bir tur daha 3. lige (league one diye geçen) düştüler ve 2023 yılında tekrar championship'e döndüler. 2000'li yıllarda sheffield united'a çok fena geçildiler ve bu utançla yaşıyorlar. ama yine de hala her maçlarına ortalama 25.000 kişi gidiyor. siz o 90'lardaki sarı çizgili koyu renk siyah/lacivert formanıza dönseniz her şey olur bakın benden söylemesi.
bir de ha, tutamayacağım kendimi, ozan tufan'dan hat-trick yemek nedir yani? en büyük kariyer dibiniz bu olabilir belki de.