Hayat Kalitesini Yükseltmek İçin Azar Azar Edinilmesi Hiç de Fena Olmayacak Alışkanlıklar
bilmiyorum bu başlığa yazacak kadar kalitesi yüksek bir hayata sahip miyim ama son birkaç senedir peyderpey uygulamaya çalıştığım bazı hususlar var. bunların herkese aynı oranda iyi geleceğinin garantisi elbette yok, kimine göre elzemdir kimine göre zırva. bir çoğu tabii ki önceden yazılmış alışkanlıklarımı en önemlisini ilk sıraya koyarak gerisini de lalettayin sıralıyorum. buyrun:
1- bir rutine sahip olun
burada kastım planlı olmak, ajanda kullanmak, dakika dakika hesaplı olmak değil. erken yat erken kalk, git spor yap gibi bir direktif de içermiyor. ilk okuduğunuzda sizin aklınıza gelen her ne ise onu kast ediyorum. günün belli vakitlerinde yapmaktan hoşlandığınız şeyleri, yapmanız gereken şeyleri ya da yapmanızın fayda sağlayacağı şeyleri belirleyin ve bunları gerçekçi olarak 24 saatinizin içinde bir yere oturtun. bu, sabah kalkıp bir fincan kahve içmek de olabilir, gece yatmadan önce makyajınızı çıkarmak da, her öğlen belli bir saat aralığında annenizi aramak ya da işten eve dönerken taze yeşillikler alıp ana yemeğin yanında salata yapmak da olabilir. her ne ise. bir maddelik ya da 11 maddelik fark etmez. hayatınızda bir rutin belirleyin ve uygulamaya çalışın.
bu maddeyi bitirirken çok sevdiğim ve çalışma masamda asılı duran iki sözü şuraya bırakayım:
"sağlam bir rutin, insanın zihinsel enerjisi için güvenli bir korunak sağlar ve haletiruhiyelerin tiranlığını savuşturmaya yardım eder."
"akıllı insanda rutin ihtirasın işaretidir."
(bkz: günlük ritüeller)
2- sabah erken kalkın
bunun herkese uygun bir tavsiye olmadığının farkındayım. algısı gece açılan, yalnızca geç saatlerde çalışan ve bu saatlerde ayakta olmaktan keyif alan insanlar da var. yukarıda bahsettiğim gibi bu bir rutin işi aslında. ama biraz bile sabah insanı olabileceğinizi düşünüyorsanız gerçekten erken kalkmaya bir şans vermelisiniz. buradaki tavsiyem normal şartlarda boş bir gününde 10.30'da uyanan birine birden bire sabah 5'te ayağa dikil tavsiyesi değil elbette. bunu yavaş yavaş yapmaya çalışın ve geriye çekemeyeceğinizi anladığınız noktada da bırakın. uzun zamandır tatil günlerim de dahil olmak üzere 7.30-8 arası uyanıyorum halimden bayağı memnunum.
3- sadeleşin/sade yaşayın
şimdi herkes bunun peşinde. dünyayı son zamanlarda etkisi altına alan bir minimalizm çılgınlığı var ve hepimizin malumu. bunu çok uç noktada yaşayanlar da var kıvamında uygulayanlar da. şunu söyleyebilirim ki sadeleşmek yeni başlayanlar için hiç kolay değil ve sonuca ulaşmak en iyi ihtimalle aylar alan bir şey. öncelikle kendinize şunu sormalısınız. sadeleşmek istiyor muyum? sonra gaza gelip neyiniz var neyiniz yok satmayın. evinizi inceleyin. neyiniz çok fazla? kıyafetiniz mi? biblolarınız mı? mutfak gereçleriniz mi? kozmetik ürünleriniz mi? ayakkabılarınız mı? ne?
bu konuda beni tetikleyen şey evlenmeden önce tek başıma yaşadığım evi boşaltmam olmuştu. o evden çıkan koli sayısını unutamıyorum. bir kişi, tek bir kişi nasıl bu kadar çok eşya edinebilir? hayır öyle ıncık cıncık da seven bir tip değildim nasıl oldu hala anlamıyorum. oradan kalma bir travma ile yeni evime bir şey almadan önce kendime soruyorum. "bu lazım mı?", "bunu almazsan ölecek misin?" örneğin şöyle bir yöntem var: diyelim bir fincan seti gördünüz ve çok beğendiniz. biliyorsunuz ki evinizde aslında bir fincan seti var ama buna bayıldınız, illa alacaksınız, alamazsanız mevzu çıkacak. bu noktada birinin size hem fincan setini hem de setin parasını nakit olarak uzattığını düşünün. hangisini alırdınız? bu yöntem bende yüzde yüz çalıştı, çalışıyor. çoğunlukla eve döndüğümde almazsam köpüreceğimi düşündüm seti unutmuş oluyorum.
evinizde neleri azaltabileceğinize bakın. mesela ben sabun sapığıyım. evde zibilyon tane sabun istiflemişim. yok defne sabunu, yok argan yağlı sabun, zeytinyağı sabunu, ardıç sabunu, portakal çiçekli peeling sabunu, yaseminli sabun, killi sabun filan. hepsini tüketmek için eve 1 yıldır sabun almıyorum. tamamen tükenene kadar da almayacağım.
gardrobunuza bakın. bir haftasonunuzu ayırın ve ne var ne yoksa indirin aşağıya. daha önce sadeleşmeye gitmemişseniz çok fazla giyilmeyen kıyafet çıkacaktır. ayırın, durumlarına göre atın ya da bağışlayın. 80/20 kuralı bu, muhtemelen gardrobunuzun yüzde 20'sini zamanınızın yüzde 80'inde giyiyorsunuz. yüce iktisatçı ve sosyolog, elit kuramın babalarından vilfredo pareto'ya selam olsun! (bkz: pareto analizi)
4- not tutun
ister telefonunuza ister deftere. alışveriş listesi yapın, size tavsiye edilen bir kitabı not edin, gitmek istediğiniz bir oteli, hoşunuza giden bir sözü ya da o an nasıl hissettiğinizi. yani aklınıza gelebilecek her şeyi. bu hem sizi iyi hissettirecek hem de kişisel bir arşiv oluşturmanıza yardımcı olacak. ben yanımda ajandam dışında küçük bir not defteri taşıyorum hep, dönüp dönüp karıştırmak hoşuma gidiyor.
5- yazın
not tutmaktan bahsetmiyorum. kağıtla kalemle haşır neşir olmaktan bahsediyorum. gününüzün nasıl geçtiğini yazın. o dönem yaşıyor olduğunuz şeylerden bahsedin. o an sizi ele geçiren bir duygu varsa ondan bahsedin. aşk, öfke, hüzün, hırs, şehvet, kaygı artık ne ise. yazın. yazdıkça hafifleyecek, rahatlayacaksınız. daha aydınlık olacak dünya. yazın.
6- pratik yapın
iyi olmak istediğiniz her konuda pratik yapın. çünkü pratik yapmadan olmaz. iyi bir okuyucu olmak istiyorsanız kitap okuyun, iyi bir koşucu olmak istiyorsanız bol bol koşun, lezzetli kurabiyeler yapmak istiyorsanız sürekli deneyin. korkmayın. zamanınız var, sağlığınız da yerindeyse bırakmayın.
7- ailenizi ihmal etmeyin
sevdiklerinizi arayın. çok sevdiğiniz bir büyüğünüz varsa onu ihmal etmeyin. belki de tek istediği bir dakikalığına sesinizi duymak. ne kendinizi ne de onu bundan mahrum bırakmayın. hayat kısa. pişman olmadan sevdiğiniz herkese sevginizi gösterin.
8- beslenmenize dikkat edin
kahvaltıda yulaf yiyin, yağsız süt için, günün üç öğünü otlayın demeyeceğim. zaten bunlara nasıl sinir oluyorum belli değil. bunu tavsiye ederken kastım şu. yediğiniz şeye dikkat edin. ne yiyorsunuz? araştırın, soruşturun. yediğiniz yumurta nereden geliyor? kafes yumurtası mı gezen tavuk yumurtası mı? protein alalım derken gdo yüklemesi mi yapıyorsunuz bunu öğrenin. şimdi size paketli gıdalardan uzak durun diyeceğim bunun ilk etapta zor olduğunu bilerek ama imkansız değil. gerçekten değil. mutfakta pratik yapın. kendinize meydan okuyun. ne yapabilirsiniz? elinizden ne geliyor? örneğin yoğurdunuzu kendiniz mayalayın. hiç zor değil inanın kolay. 1.5 senedir eve paketli yoğurt girmiyor ve daha öncesinde ağzına yoğurt koymayan ben şimdi günde en az bir koca kase yoğurt gömüyorum. probiyotiğini, yararını biliyorsunuz. ev yoğurduna alıştığınızda pakette satılan kıvamlı beyaz şeylerin yoğurtla alakası olmadığını anlayacaksınız.
bir beslenme programı yapın. ne seviyorsunuz, sevmeseniz de nelerden yemeniz lazım, neyi tüketirseniz size iyi gelecek, listeleyin. bu hem size zaman kazandıracak hem de planlı olmanızı sağlayacak. mesela ben pazar günleri oturup haftalık plan yapıyorum. pazartesi şu pişecek, salı bu pişecek diye. hem işten eve gelirken ne pişircem krizi yaşamıyorum hem de evde her daim yiyecek bir şeyler oluyor. üretin. evinizin bereketini sağlayın.
9- suyla haşır neşir olun
her anlamda. hem içeriden hem dışarıdan. bol su için. suyun tadını sevmiyorsanız tatlandırın. limon atın, nane atın, tarçın atın, frambuaz atın ne bileyim elma atın. ama su için. her gün en az bir kere suyun altına girin. şahsen ben akşam eve geldiğimde günün tüm yorgunluğunu, pisliğini o ılık duşla atıyorum. kocam tam tersi sabah duş almadan sokağa adımını atmıyor. yukarıda dediğim gibi kendi rutininizi bulun. hangisi size göre? onu uygulayın.
10- başladığınız işi bitirin
bu size büyük hafiflik sağlayacak ve sürekli ileriye gitmenize yardımcı olacak. bir noktada takılıp kalmayın. bitirin, diğerine başlayın.
11- kendinizi, hayatınızı kimseyle kıyaslamayın
sosyal medyanın kışkırttığı bu bela hepimizi bir dönem etkisi altına aldı. kim ne yapıyor, nereye gidiyor, ne kadar mutlu bunlarla ilgilenmeyin. bunlar size er ya da geç mutsuzluk getirecektir. yıllar önce çok sevdiğim bir arkadaşım söylemişti. "kendi sahne arkanı başkalarının sahne ışıkları ile kıyaslama" diye. ünlü bir söz mü bilmiyorum ama duyduğum andan beri unutmam. sadece kendi hayatınızla ilgilenin ve onu nasıl maksimum keyifle yaşayabileceğinizi düşünün.
12- kendinize hem fiziksel hem de zihinsel yatırım yapın
hareket edin, bunun için illa spor salonlarına taşınmanıza gerek yok. kendinize gerçekçi bir alt sınır koyun ne bileyim her gün mutlaka 6000 adım atacağım gibi. manevi olarak kendinize bir şeyler katmaya çalışın bunu asla bırakmayın. kitap okuyun, dergi okuyun, video izleyin, film izleyin, müzik dinleyin. bunları yapmak için çok çok zaman ya da çok çok para gerekmiyor.
13- evinizde en az bir tane yeşil bitki besleyin
kocaman bir yeşil bitkinin evinize katacağı canlılığı düşünün. onun suyunu, aldığı güneş ışığını gözetmek ve günden güne büyümesini gelişmesini izlemek yaşama dair şahane bir motivasyon sağlıyor.
14- sevdiğinize sarılın
onunla hayatı paylaşmayı bir şölen haline getirin. sevdiğinizle hayat arkadaşlığı yapmak kadar keyifli bir şey yok. iletişim kurun. birbirinizi mutlu edecek şeyleri gözetin ve onu yapmaktan kaçınmayın. hayatınızda yarattığınız gibi bir ilişki rutini yaratın ve uygulayın. ne bileyim her cuma birlikte balık yiyin ya da her cumartesi akşamı evinize yakın bir yere gidip bir şeyler için, her pazar sık gittiğiniz kahvecide bir öğlen kahvesi için, her ay birbirinize bir kitap hediye edin, haftada bir gün en sevdiği keki pişirin, poğaçayı yoğurun filan. birbirinizin zevklerini bilin ve bunlarla ilgili sürprizler yapın. ne bileyim sevdiğini mutlu etmek çok kolay be.
15- meditasyon yapın
işte bu sonuncusu henüz birkaç aydır denediğim, şimdilik bana iyi gelen bir şey. farkındalık üzerine biraz daha okuyunca belki başka bir entry'de ansızın beliririm.
söylemem gerekiyor ki, yazdığımı şöyle bir okuyunca 20 slaytlık bir foto galeri eşliğinde hazırlanmış bir gazete içeriği gibi olmuş fksfşlsdkfş. bunların hepsi -mutlaka atladıklarım da vardır- seneler içinde okuyup içselleştirmeye çalıştığım şeyler. dışarısı bazen o kadar kötü ve can sıkıcı olabiliyor ki insanın kendi kendine yapabileceği ne varsa mutlu olmaya dair onları kovalıyorum. yazdıklarımın hiçbirisi çok zaman ya da çok para gerektiren şeyler değil, dolayısı ile insanın kaliteli bir hayat sürmesi kendi içinde o isteği bulmasında yatıyor.