Gürcistan'a Arabayla Nasıl Gidilir?

20 yıllık Fiat Brava'sı ile Batum ve Tiflis seyahati yapan bir motor ustası anlatıyor. Nelere dikkat etmek gerekir? Hangi belgeler lazım olur? Oralarda ne yapılır?
Gürcistan'a Arabayla Nasıl Gidilir?

gürcistan... bu sene ocak ayının ortalarında gidip şubat başı dönmüş biri olarak, kendi aracıyla gidecek olanlara birkaç tavsiyede bulunmak istiyorum. entry başında şunu belirtmek isterim; ben turistik bir gezi için değil, zorunlu bir sebep yüzünden gittiğim için turistik bilgi isteyenleri hüsrana uğratmış gibi olmayayım.

ben bu yola, kendi aracımı rusya'da bıraktığım için yine 20 yıllık dostum fiat brava aracım ile çıktım.

rusya'dan gelip antalya havalimanına indikten sonra eve gitmeden ilk işim aracım üzerine bir vekalet çıkarmak oldu yurt dışı için. çünkü araç benim üzerime kayıtlı değildi. başkasının aracıyla yurt dışına vekalet olmadan çıkamazsınız. aracın resmi sahibi ile notere gidip, "araç yurt dışına çıkabilir" vekâleti almanız gerekmektedir. aracın üstüne kayıtlı olduğu kişi 65 yaş üzeri ise, herhangi bir sağlık ocağından bu kişi için, "akli dengesi yerindedir" diye rapor almanız gerektiğini belirteyim. yoksa noter vekalet vermiyor. aracınızın üzerinde haciz olması yurt dışına çıkışa engel değil fakat yakalanması var ise çıkamazsınız zaten. herhangi bir trafik kontrolünde arabayı altınızdan alırlar. ayrıca aracınızın geçerli bir sigortası ve muayenesi olmak zorunda. bunun dışında yapacağımız herhangi bir resmi işlem yok. benim gittiğim zaman pcr testi isteniyordu ve gürcistan'a girdikten üç gün sonra tekrar yapılması talep ediliyordu. buna uymayana da çıkışta sağlam geçiriyordu arkadaşlar. ayrıca ülkeye girmeden önce online bir giriş formu var, onu doldurmanız yeterli.

bundan sonra yapacağınız tek şey sınırdan geçiş saatlerini hesaplamak ve ona göre yola çıkmak. navigasyonun verdiği tahmini varış saatine çok güvenmeyin, üstüne üç beş saat daha ekleyin siz. benim gibi antalya'dan bir kış günü çıkıp gitmeye kalkarsanız yol tahmin ettiğinizden çok daha uzun sürecektir. özellikle sabah erken saatlerde ve hafta içi geçerseniz sınırda çok beklemezsiniz. benim gittiğim dönem bomboştu ve tek geçiş yapan binek otomobil bendim tırlar hariç.

yolculuk sırasında çektiğim ve sıraya uygun birkaç fotoğraf yükledim


antalya'dan akşam 20:00 civarında çıktım ve hopa'ya ertesi gün 21:00 sularında varabildim. o dönem nurdağı'nda insanlar yolda mahsur kalıyordu ve karayolları ekipleri zorunlu olmadıkça şehirler arası yolculuk yapılmamasını söylüyordu. fakat bu yolculuk, benim gidişimin zorunlu olmasından kaynaklanıyordu. yollar o kadar kötüydü ki, konya cihanbeyli arasında tipiden durduğum halde rüzgar arabayı sol tarafa doğru, zemindeki buz yüzünden yavaş yavaş götürüyordu. hopa'ya geldiğimde bir metre gidecek halim kalmadığı için kendimi küçük bir otele atıp sabah erken saatlere kadar dinlendim. 340 bin kilometredeki fiat brava dağa taşa meydan okuyordu resmen. mesleğim oto tamirciliği olduğu için bagajda tüm alet ve ekipman var her zaman olduğu gibi. hem kendim için, hem yolda kalan diğer insanlara yardım etmek için yıllardır bagajda durur bu alet edavat.

sarp sınır kapısına giriş yaptığımda kimse yoktu. pasaport kontrolüne girmeden 100 metre geride sol tarafta yurtdışı çıkış pulu satılıyor. benim gibi kapıya kadar gidip kar buz içinde yürüye yürüye geri gelmeyin. birçok kez sarp kapısından çıkış yapmama rağmen ilk defa yurt dışı çıkış harcını ödemeyi unuttum.


gürcistan'a pasaport ya da kimlik ile geçebilirsiniz. bu tamamen sizin tercihinize kalmış bir şey. ikisinde de uygulanan işlem aynı. ben hiç kimlikle çıkmadım fakat kimlikle çıkanlara bir form doldurtuyorlar hemen orada. çıkış yaparken ve gürcistan'a girerken herhangi bir sağlık sigortası sorulmuyor fakat aracınız için sigorta şart. nereden alacağım diye sormayın, gürcü kapısını geçince yapışıyorlar zaten.

türk kapısında görevliler gerçekten çok ilgileniyor ve insana insan gibi davranıyorlar, gürcü kapısında ise durum öyle değil. kendinizi sanki hapishaneye giren suçlular gibi hissedebilirsiniz. azarlama, bağırma, anırma ne ararsanız var. açık bulsak da birşeyler koparsak modunda herifler. ben geçerken arabanın içini fiziksel olarak türk tarafında aradılar fakat normal bir trafik kontrolünde yapılan aramanın hemen hemen aynısı. gürcü tarafında ise bagaj açtırıp kapattılar. bu kadar. gürcü kapısındaki polislere ruhsat, pasaport, varsa vekalet, yeni tip ehliyet ve isteniyorsa pcr testini toplu halde verin. tek tek verirseniz sinirleniyor abiler.

işlem orada bitiyor ve birkaç metre gidince direkt sigortacıların kucağına düşüyorsunuz. elli kişi geliyor üstünüze. aralarından birini seçip mecbur sigortayı yaptıracaksınız, çünkü polis takipte. direkt basıp giderseniz durdurup size sigorta soracaktır ve cezayı yersiniz. ben 15 günlük 200 türk lirası gibi bir rakama yaptırdım. sigortayı yaptırdıktan sonra ihtiyacınız acil değilse döviz çevirisi yapmayın. batum içerisinde kurlar daha uygun. 

sınırı geçip sigorta yaptırdıktan sonra durup çektiğim iki video


batum'a girince yollar tamamen buzdu gittiğim dönem. ilgilenip yolu tuzlayan falan yok yani. memleketin neyi düzgün ki yolu düzgün olsun. alın size bir video daha. küfür olduğu için sesi kapattım :)


batum'da oteller pahalı. ben rusya'dan batum havalimanına gelecek olan fakat uçağı rötar yapan bir arkadaşım için üç gün beklemek zorunda kaldım ve üç gecelik toplam 150 gürcistan larisi ödedim. kaldığım otel odası şu şekildeydi:


yol kenarında olan standart üç yıldızlı oteller bunlar. üç gün mecbur batum'da biraz gezdim dolaştım. yakınlarda bir kilise var, karadenize kıyısı vs. kış sezonu fazla gidilip görülecek yeri yok.

batum'da birçok şey pahalı arkadaşlar

az biraz alkol ve sigara ucuz. yakıt türkiye'den çok daha uygun. özellikle lpg'li bir otomobil sahibiyseniz yaşadınız. lpg çok ucuz fakat bir konuda dikkat edin; dolum ağızları ülkemizdeki gibi değil. bizim arabalara uygun olan yerler var fakat bulmakta çok zorlanırsınız. batum için konum bilgisi şurada: https://maps.app.goo.gl/zp4cnucucp7hkgf97

batum'da bizim işler hallolur diye düşündük fakat olmayınca tiflis yolu göründü bize. gece yarısı ani bir kararla arkadaşımla beraber düştük yollara. düşmez olaydık. yolları eskiden de berbattı şimdi daha berbat olmuş. tam isimlerini bilmiyorum ama uzun bir rampa çıkıyorsunuz bir yerde, inanın yolda araba çukura girip çıkmıyor, resmen zıplıyor havaya. çamur, pislik, işaret levhaları yok, aydınlatma hiç yok.. batum sonrası ve tiflis öncesi yol düzgün fakat bir o kadar da insana illallah ettiriyor. yollar genelde tek şerit.

tiflis içinde trafik kurallarına uyuyorlar ve şehir daha derli toplu. batum ve şehirler arası yolları kadar bakımsız değil. biz yine günlüğü 50 lari olan bir otele yerleştik. işimiz iki gün sürer, bitince direkt antalya'ya basar gideriz diye tahmin ettik fakat öyle olmadı. yedi gün beklemek zorunda kaldık. kafa olarak çok yorulduğumuz için ve istek olmayınca pek gezip dolaşmadık otel etrafı dışında.

bu da benim efsane :) garibim ukrayna'ya gitti, rusya'nın novosibirsk şehrine gitti, türkiye'de görmediği şehir kalmadı ve halâ tık demeden yoluna devam ediyor. ha bir de geçenlerde sivas ve yozgata gidip geldim. satayım dedim satamadım, kalsın dedim benimle ölsün gitsin. yaz sonu tekrar antalya'dan novosibirsk'e gidecek:


bizim gürcistan macerası gelen mutlu haberle son buldu ve telefonu kapattıktan sonra hazırlanıp çıkmamız bir saat sürdü. o kadar bıktık artık. tahminimce en uzun mesafeyi hiç uyumadan gelmiş olabilirim. antalya'ya kadar geldim tiflis'den. üstüne birde beni pek sevmeyen alacabel geçidi çıktı önüme. daha önce orada iki kez kalmış biri olarak yanımdaki kıza "bak burayı geçelim kesin kalacağız, burası beni hiç sevmez" diyorum, kız ise "tanrı bizi anlıyor merak etme geçeriz bir şey olmaz" diyor. bi kaldık orada, dedim "seni seviyor olabilir de beni hiç sevmiyor galiba" oldum olası o alacabel geçidini hiç sevmem ve kendisi de beni sevmez. tiflis'den çık gel antalya sınırları içerisinde kal.

tam kaldığımız an ve iki saat bekledikten sonra zincirle çıkıp gittiğimiz videolar


16:00 civarında tiflis'de başlayan dönüş yolculuğumuz, ertesi gün 02:00 civarında son buldu. 34 saat gelmişiz. manavgat'a girdiğimiz saatlerde (23:00), kar buz tipi bitti ve yerini şiddetli yağmur ve fırtınaya bıraktı. bu sebepten bir saat gecikmeli olarak saat 02:00 civarında direkt konyaaltı sahiline gittik ve yolun yorgunluğunu iki bira içerek attık sabah saatlerine kadar... bir gram da uykumuz gelmedi...